Para politikasını da siyasi çıkarları için kullanan Saray rejimi, seçimlerin ardından yapılan ilk Para Politikası Kurulu toplantısında düşük faiz politikasını terk etti. Rahip Brunson krizinin yaşandığı Eylül 2018’in ardından son yılların en yüksek faiz artışına gidildi. Merkez Bankası (TCMB), 27 ay sonra ilk kez faiz artırdı. Politika faizi 650 baz puan artışla yüzde 8,5’ten yüzde 15'e çıkarıldı. Ancak bu artış yüzde 20-40 arasındaki beklentiyi karşılamayınca döviz kuru yükseldi.
BirGün'den Havva Gümüşkaya'nın haberine göre, Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısından sonra yapılan açıklamada parasal sıkılaştırmanın gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirileceği ifadelerine yer verildi. Açıklamada “Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırma gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirilecektir” ifadesiyle enflasyondaki yükseliş itiraf edildi.
Böylece daha önce ‘Nas’ diyerek farklı sermaye gruplarına hizmet eden iktidar şimdi de ‘rasyonel’ diyerek farklı sermaye gruplarına hizmet etme kararı aldı. Seçim döneminde kazanmak için kasayı boşaltan iktidar bu faiz kararıyla bütün hamlelerini halkın sırtına yükledi. Bundan sonra enflasyona yüksek faiz, artan borç maliyeti ve işsizlik eşlik edecek.
FAİZİN KARŞISINDAYDI
Kararın ardından AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Faiz sebep, enflasyon sonuç” tezi yeniden gündeme geldi. Sık sık ‘Nas’ vurgusu yapan ve faiz artırımının karşısında olduğunu söyleyen Erdoğan, “Faiz her kötülüğün hem anası hem babasıdır. Faizi savunanla beraber olamam, olmam” ifadelerini kullanmıştı. Seçimlerden sonra ise göreve getirdiği Şimşek’in TCMB ile hızlı şekilde atacağı adımları “kabullendiklerini” söylemiş ancak faiz konusunda görüşlerinin değişmediğini sözlerine eklemişti. Şimşek de göreve gelmesinin ardından “rasyonel politikalara dönüş” vurgusu yapmıştı. Kararın ardından açıklama yapan Şimşek, "Paramızın istikrarlı ve güvenli olması, dolarizasyon belasından kurtulmak için en etkili çözümdür" ifadelerini kullandı.
SADECE BAŞKAN DEĞİŞTİ
Siyasi çıkarları için sık sık para politikasına müdahale eden Erdoğan, işler yolunda gitmediğinde de isim değişikliklerine giderek sorumluluğu üzerinden attı. Seçim sonrası da TCMB’de başkan değişikliğine gidildi.
Son PPK toplantısına kurul üyeleri Hafize Gaye Erkan, Taha Çakmak, Mustafa Duman, Elif Haykır Hobikoğlu, Emrah Şener katıldı. Eski Başkan Kavcıoğlu döneminde faiz indirimlerine imza atan üyeler bu kez tam tersi yönde faiz artışına imza atmış oldu.
YOL HARİTASI KÖRFEZ
PPK öncesi Bakan Şimşek ile Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) temaslarda bulunmaya gitti. Şimşek’in Yılmaz ile birlikte gitmesi ‘ekonomi yönetiminde tek başına değil’ diye yorumlanırken Reuters haber ajansı temaslar hakkında bilgi sahibi olan iki kaynağa dayandırdığı haberinde, Türkiye'nin görüşmeler neticesinde BAE ve Suudi Arabistan’dan enerji ve savunma alanlarında yatırımlar yapmalarını beklediğini aktardı.
Kaynaklar, seçimlerin geride kalmasıyla Körfez yetkililerinin enerji ve savunma sektörlerine doğrudan yatırımları değerlendirdiğini ancak olası anlaşmalarının büyüklüğü ve zamanın belirsiz olduğunu dile getirdi. Kaynaklardan biri, "Önümüzdeki dönemde özellikle Körfez bölgesinden para girişi bekleniyor" dedi.
Son yıllarda BAE'nin de aralarında bulunduğu dost ülkelerle yaklaşık 28 milyar dolarlık swap anlaşmaları yapıldı. Kurdaki artış bu ülkelerden gelen paralar ile müdahale edilerek baskılanmıştı. Ancak bu paraların dahil edildiği rezervler de seçim döneminde eksiye düştü.
MUHALEFET TEPKİLİ
Karara muhalefetten oldukça sert tepki geldi. TBMM’de konuşan CHP Grup Başkanvekili Burcu Köksal şunları söyledi: “Bu ne demek? ‘Ben ekonomistim’ diyen Erdoğan’ın politikaları yeni Maliye Bakanı ve Merkez Bankası Başkanına sökmemiş olacak ki faizler arttı demek. Oysa ekonominin reçetesi belli. Hep söylüyoruz, söylemeye devam edeceğiz, adalet gelmeden bu ülkede ekonomi düzelmez.”
Yeşil Sol Parti Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ise “Bu karar Türkiye Ekonomi Modeli olarak yılladır pazarlanmak istenen safsatanın çöktüğünün itiraf edilmesidir. Diğeri, yıllardır Erdoğan’dan şu tekerlemeyi dinliyoruz, ‘Faiz sebeptir, enflasyon sonuçtur’ şeklinde saçma sapan bir iddianın çöktüğünün de kabul edilmesi anlamına geliyor. Bizi haklı çıkardı bu sonuçlar” dedi. Beştaş, "Düşük faiz inadının ülkeye maliyeti ne olacak?" diye sordu.
DOLAR 24 TL’Yİ AŞTI
Son yılların en sert faiz artışı yapılsa da piyasalardaki beklenti karşılanmadı. TCMB’nin faiz kararı öncesinde 23,53 seviyesinde bulunan Dolar/TL, karar sonrası kademeli olarak yükseldi. Dolar kısa sürede 50 kuruşun üzerinde artarak tarihinde ilk kez 24 TL’yi aştı. Kurdaki günlük artış yüzde 4’ü geçti.
PPK öncesi 5223 puanda hareket eden Borsa İstanbul, karar sonrası ilk tepki olarak 5241 puana yükselirken sonrasında artışını hızlandırdı ve değer kazancını yüzde 4’ün üzerine taşıdı. Avro yüzde 2,7 artarak rekor seviyesini 26,74 TL’ye yükseltti. Gram altın ise 1507,45 liraya kadar çıktı. Türk Lirası’nın döviz karşısındaki değer kaybı ise halkın alım gücünü zayıflatmaya devam ediyor.
20 Haziran’da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan tarafından açıklanan yeni asgari ücret, 500 dolar sınırının altında kalmış ve o günkü kurla (1 dolar: 23.62 lira) 482 dolar olmuştu.
1 Temmuz’dan itibaren geçerli olacak asgari ücret, faiz artırım kararından ise dolaylı olarak olumsuz etkilendi. Merkez Bankası’nın yüzde 8,5 olan politika faizini yüzde 15’e yükseltmesinin ardından döviz kurları hareketlendi ve Türk Lirası ciddi bir değer kaybı daha yaşadı. Çalışanların ortalama maaşına dönüşen asgari ücret, bu hareketlenmeyle birlikte 16 dolar birden eridi.
20 Haziran’da 482 dolara denk gelen asgari ücret, böylece 466 dolara düştü.
LİRALAŞMA VE BÜYÜME METNE GİRMEDİ
Merkez Bankası karar metninde de değişikliğe gidildi. Önceki PPK toplantında ‘liralaşma’ stratejisi kapsamında ‘büyüme’ için gerekli adımların atılmaya devam edileceği söylenmişti. Bu uğurda da faiz sabit bırakılmıştı. Dünkü toplantıda ana hedefin enflasyonun düşürülmesi olduğu şöyle vurgulandı:
“Kurul, dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması, fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için parasal sıkılaştırma sürecinin başlamasına karar vermiştir.” Ayrıca, önceki toplantıların aksine ‘büyüme’ sözcüğüne ve ‘liralaşma stratejisi’ne haziran toplantısının özetinde hiç yer verilmedi.
ERDOĞAN ‘ARTAMAZ’ DEMİŞTİ
Faiz kararının ardından AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları tekrar akıllara geldi. Erdoğan başta son seçim süreci olmak üzere sürekli faiz karşıtı söylemlerde bulunmuştu. En son yaklaşık iki ay önce iktidarda oldukça faizin artmayacağını söylemişti. Buna rağmen faizde artış oldu.
Erdoğan’ın açıklamalarından bazıları şöyle:
•“Bu görevde olduğum sürece faizle mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim”
•Faizi indireceğiz ve indiriyoruz.”
•Faiz her kötülüğün hem anasıdır hem babasıdır.”
•Bir müslüman olarak Nas’lar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğiz.”
•Faiz sebep, enflasyon neticedir. Buna inanmayanlar olabilir. Benim alanım ekonomi. Neticesi ortada.”
•Faiz lobilerine sesleniyorum, boşuna heveslenmeyin. Bu milletin sırtından kazanamayacaksınız.”
•Bu kardeşiniz iktidarda olduğu sürece faiz yükselemez. Faiz devamlı düşecek.”