Münir, T24’teki yazısında, ekonomideki karanlık tabloya dikkat çekiyor ve seçimde tekrar Erdoğan’ın iktidara gelmesi durumunda er veya geç 2002’de onu iktidara getiren ekonomik krizin bir benzerini Türkiye’ye yaşayacağı öngürüsünde bulunuyor.
Münir, “Diğer politikacılarla karşılaştırıldığında, Erdoğan’ın ilginç bir ayrıcalığı var. Başkalarını gömebilecek bir hata yaptığında ‘Rabbim beni affetsin’ deyip cevabı beklemeden yoluna devam etmek” diyor.
Erdoğan’ın Merkez Bankası’nın bağımsızlığını zedeleyen müdahale ve baskılarına, ardından da Moodys’e karşı “operasyon” düzenleyeceğini açıklamasına işaret eden Münir, “Sadece bir cümle ile TL’nin yeniden düşmesine neden oldu. TL yılın başından bu yana yüzde yirmi civarında değer kaybederek gelişmekte olan ülke paraları arasında düşüş birincisi oldu. Bu felâketinin baş nedeni Erdoğan’dır” görüşünü dile getiriyor.
“Erdoğan, Batı’yı sevmiyor, Müslüman dünyası ile sarmaş dolaş bir Türkiye istiyor” diyen Münir, “Yüzeysel olarak böyle bir kucaklaşma var. Ama ekonomi Erdoğan’ın peşinden gitmiyor, Batı’ya çakılı duruyor. Dış ticaretin büyük bir bölümü Batı ülkeleriyledir. Türkiye’ye en büyük yatırımı Batılı şirketler yapıyor. Ve belki de en önemlisi, ekonomi Batı’dan gelen kredilere muhtaç. Çünkü Mustafa Sönmez’in sözleriyle ekonomi ‘döviz kazanmaktan çok, çok döviz harcayan ve borçlanan’ bir ekonomidir” ifadesini kullanıyor.
Borçlanmanın sürdürülebilir olması için siyasette ve ekonomide istikrarın şart olduğunun altını çizen Münir, “Türkiye artık siyaset ve ekonomide istikrara sahip değildir. Ve Moody’s muhtemelen Türkiye’nin notunu kıracaktır. Erdoğan’ın kızgınlığının nedeni budur” diyor ve satırlarını şöyle noktalıyor:
“Bütün bunlardan çıkan ders Türkiye’nin dış finans dünyasına kafa tutacak güce sahip olmadığıdır. Ama Erdoğan için, ders çıkıyor diye ders alınacak diye bir kural yoktur. Huylu huyundan vazgeçmez. Yarınki seçimlerde iktidarını yenilerse er veya geç 2002’de onu iktidara getiren ekonomik krizin bir benzerini Türkiye’ye yaşatacaktır. Karanlıkta uçurumun kenarında dans edenler, nerede dans ettiklerini ancak aşağı düştüklerinde anlarlar.”