Lüneburg'da yayımlanan Landeszeitung pazar günü İstanbul'da Türkiye kökenli Alman vatandaşı bir çiftin gözaltına alınmasına yönelik bir yoruma yer veriyor. Gazete, Almanya'nın seyahat uyarısı yapmasına gerek olmadığını, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tutumunun başlı başına bir uyarı olduğunu savunarak, en etkili yolun Erdoğan iktidarda olduğu sürece AB'nin kapılarını kapatması olduğu değerlendirmesinde bulunuyor:
"Federal hükümete sükunetini korumasını tavsiye etmek iyi olurdu. Diplomasinin keskin kılıcı olan seyahat uyarısı şimdi uygulanmak zorunda değil. Zira Erdoğan'ın tutumu başlı başına yeterli bir uyarı olmalı. O, laf anlamaz. Bu nedenle de daha önce net açıklamaların bir etkisi olmadı. Etkili olacak olan ise AB tam üyelik müzakerelerinin tamamen sonlandırılması. Erdoğan, hukuk devleti kavramı yabancı bir sözcük olarak kabul edildiği sürece Ankara ile üyelik müzakerelerinin mümkün olmadığını defalarca ispat etti. İnsanlar keyfi şekilde terör şüphesi ya da Gülen yapılanmasına yakın oldukları bahanesiyle ki Erdoğan ikisini aynı kefeye koyuyor, takip edilip, tutuklandığı sürece bu mümkün değil. Ancak AB'nin böyle bir adım atması, kapının tamamen kapatıldığı anlamına gelmemeli. Aksi halde bu metropollerdeki milyonlarca Batı yönelimli Türkü etkiler. Kapı daha ziyade Erdoğan iktidarda kaldığı sürece kapalı tutulmalıdır. "
Reutlinger General-Anzeiger gazetesi de Türk hükümetine ilişkin bir yoruma yer veriyor:
"Bu sıralar güvensizlik ağır basıyor. Türk yatırımı koruma taahhütleri, Alman vatandaşları keyfi şekilde tutuklanıp, Alman şirketleri terör şüphesi altına sokulduğunda ne işe yarar ki. Böylesi bir taahhüdün, bir yatırımcının bir günden ötekine terörist olarak tanımlanma korkusu yaşamasıyla ne değeri olabilir ki?"