AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu hedef alan Erdoğan, "CHP'nin başındaki zat SADAT'ın önüne baskın yapar gidip benzer zırvaları sıralamıştır. Bu çıkışın suflesinin nereden geldiğini, neyi amaçladığını, niçin şimdi yapıldığını da çok iyi biliyoruz. Başaramayacaksınız" dedi.
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'de AKP'nin grup toplantısında konuştu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sürpriz bir şekilde İstanbul Beylikdüzü'nde bulunan Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin (SADAT) önüne gitmişti. Kılıçdaroğlu'na çok sayıda CHP'li vekil de eşlik etmişti.
Burada bir açıklama yapan CHP lideri, "Önünde bulunduğumuz SADAT paramiliter bir kuruluştur... Burası terörist yetiştiren bir kurumdur" diye konuşmuştu. Grup toplantısında konuya ilişkin konuşan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nu hedef alıp "CHP'nin başındaki zat SADAT'ın önüne baskın yapar gidip benzer zırvaları sıralamıştır. Bu çıkışın suflesinin nereden geldiğini, neyi amaçladığını, niçin şimdi yapıldığını da çok iyi biliyoruz. Başaramayacaksınız" dedi.
Öte yandan Erdoğan, "SADAT'ın yöneticileriyle, kendileriyle yakından uzaktan hiçbir alakam olmadığı halde bunu adeta bizim şu anda kullandığımız darbeci bir oluşum olduğunu söyleyecek kadar bu başkan terbiyesizleşiyor. Bay Kemal ne dersen ne sen sabahtan akşama yalanla yatıyor, kalkıyorsun. Hiçbir zaman senin dürüstlüğüne şahit olmadık. Bu yalanların yine tutmayacak" dedi.
Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:
"CHP'NİN BAŞINDAKİ ZAT BASKIN YAPAR GİBİ ŞİRKET ÖNÜNE GİTMİŞTİR"
Bir SADAT tantanası çıkarttılar. SADAT, TSK'dan emekli bir grup subay ve astsubayın 2012 yılında savunma alanında danışmanlık faaliyeti yürütmek üzere kurdukları bir şirkettir. Bu şirket uzun süre sömürge altında kalmış İslam ülkeleri ile ilgili çalışmalar yapıyor. Daha önce de bu şirketle ilgili kimi siyasetçilerin beyanlarına dayanarak, medyada yalan haberler çıkmıştı. 2018 yılında halen CHP İttifakı içinde yer alan bir siyasi partinin genel başkanı hanımfendi, ülkemizin çeşitli yerlerinde silahlı eğitim kampları kurulduğu iddiasını bir gazetede dile getirmişti. Soruşturma açılmış, savcılık bu iddianın yalan olduğunu belgelerle ortaya koymuştu.
CHP'nin başındaki zat SADAT'ın önüne baskın yapar gidip benzer zırvaları sıralamıştır. Bu çıkışın suflesinin nereden geldiğini, neyi amaçladığını, niçin şimdi yapıldığını da çok iyi biliyoruz. Başaramayacaksınız. SADAT'ın yöneticileriyle, kendileriyle yakından uzaktan hiçbir alakam olmadığı halde bunu adeta bizim şu anda kullandığımız darbeci bir oluşum olduğunu söyleyecek kadar bu başkan terbiyesizleşiyor. Bay Kemal ne dersen ne sen sabahtan akşama yalanla yatıyor, kalkıyorsun. Hiçbir zaman senin dürüstlüğüne şahit olmadık. Bu yalanların yine tutmayacak. Siyasi ve ekonomik çelmelerle başaramadığınızı Bay Kemal gibi karikatür bir tip ile elde edemezsiniz. Biz insanlığımızı, diplomatik nezaketimizi gösterelim de varsın onlar kendi bildikleri yoldan yürüsünler.
"BAY KEMAL BİZİM O KADAR BOŞ VAKTİMİZ YOK"
SADAT tartışması bitmeden Atatürk Havalimanı'nda inşa edeceğimiz Millet Bahçesi'ne binbir yalanla saldırmaya başladılar. Bu tesisin adı 12 Eylül darbesine kadar Yeşilköy Havalimanı idi. 28 Şubat'a kadar darbecilerin ihaneti, gizlemek için kullandıkları araç Atatürk maskesi olmuştur. 12 Eylül darbecilerinin başı Evren de Yeşilköy'ün ismini Atatürk yaparak aynı yolu izlemiştir. Bunların derdi Atatürk'ün ismine sahip çıkmak değil bu ismi kalkan yaparak kendi kirli gündemleridir. Samimiyetleri olsaydı PKK güdümlerindeki partiyi siyasi ortakları yapmazlardı. Kendi ülkesini yabancılara şikayet eden genel başkanlarından, belediye başkanlarından hesap sorarlardı. Dünyanın pek çok yerinde yapıldığı gibi yeni havalimanı inşa ettik. Bundan bile rahatsız oldular. Sadece kargo bölümü Atatürk Havalimanı kadar olan İstanbul Havalimanı ülkemizin kazanımlarında yer etmiştir. Atatürk Havalimanı'nın bir pisti oradaki hastaneye hizmet etmek üzere tutulmaktadır. Yeni havalimanı milletin cebinden tek kuruş para çıkmadan inşa edilmiş, milletin cebine para aktaran bir kaynak haline gelmiştir. Dünyanın en prestijli havalimanları arasına giren bu eseri itibarsızlaştırma çabaları beyhudedir. Millet bahçesine çevrecilik adına karşı çıkmaları tam bir garabettir. Dünyanın en prestijli eserlerinden biri olan bu havalimanını itibarsızlaştırmaya çalışmak beyhudedir.
Buradan sesleniyorum, Ankara, İzmir, İstanbul olmak üzere kaç tane millet bahçesi yaptınız, bize bir bunu ispatlayın. Bu zat geçmişte Atatürk Havalimanı'na yapılacak millet bahçesini öyle bir sahiplenmişti ki, telefonunu dinleyerek projeyi ondan çaldığımızı söyleyecek kadar ileri gitmişti. Bay Kemal bizim o kadar boş vaktimiz yok. İşimiz gücümüz yok Bay Kemal'i dinleyeceğiz. İşine bak ya.
Buranın yabancılara sayılacağı yalanı ile milleti galeyana getirmeye çalışıyorlar. Bana bir televizyon kanalında soruldu, ben böyle bir şey olamayacağını söylemedim. Bunlar için Amerikan, Alman, Yunan değil, Afrikalısı, Arap'ı yabancıdır.
"BAY KEMAL, NE SEN, NE DE BURADAKİ YANDAŞLARIN BU TÜR İŞLERİ BAŞARAMAZSINIZ"
İstanbul'un belediye başkanı olduğum dönemde İstanbul'un şeritlerine, orta şeritlerine bir milyon 250 bin ağaç diktik. Ağaca hasret olan İstanbul'u yeşillendirelim diye. Bay Kemal, ne sen, ne de buradaki yandaşların bu tür işleri başaramazsınız. Bugüne kadar kaç tane millet bahçesi yaptınız, bize bunu ispatlayın. Bu hizmete itiraz edenin bırakın çevreciliğini insanlığından şüphe etmek lazım. Bu zat daha eskiden millet bahçesini o kadar sahiplenmişti ki bu projeyi telefonunu dinleyerek kendisinden çaldığımızı iddia etmişti. Bay Kemal bizim o kadar boş vaktimiz yok. 132 bin ağacı ile, yürüyüş yolları ile ülkemizin gururu olan bu projeye karşı çıkmakla kalmıyor, buranın yabancılara satılacağı yalanı ile milleti galeyana getirmeye çalışıyor. Bir de burada konutlar yapılacakmış. Yalana bak. Sen mağarada yaşayanlarla siyasi ortaklık yapıyorsun, onlarla yoluna devam ediyorsun. Ortaklığını sürdürdüğün mağaradakilerin hali ortada. Gel bir an önce onlardan kurtul, yoksa halin iyi değil.
'29 MAYIS'I ATATÜRK HAVALİMANI'NDA KUTLAYACAĞIZ'
Sermaye sahiplerinden devletin memuruna kadar herkesi tehdit edip ülkeye yapılan yatırımları engellemenin adı siyaset değil ihanettir. Bunlar sadece dışarda hazırlanan projelerde kendilerine verilen görevi yaparlar. Ülkenin her kazanımına balta vurmayı siyaset sanan bu güruhu zavallılığı ile baş başa bırakıyoruz. Dikili tek bir ağaçları, hiçbir hizmetleri olmayanların sadece yıkmakla, nefret dili ile kendilerini göstermelerini devraldıkları faşist mirasa bağlıyoruz. Varsın onlar İstanbul'a hizmet diye musluk açmaya devam etsinler. 29 Mayıs'ı da Bay Kemal istersen sen de gel, Atatürk Havalimanı'nda kutlayacağız. Sen 700 kişiyi falan topla oraya götür. Ama biz orada 29 Mayıs İstanbul'un fethini kurlayacağız. O gün ağazı dikeceğiz ve inşallah bahçenin temelini de atacağız.
'SIĞINMACILAR TARTIŞMASI DA KİRLİ PLANIN PARÇASIDIR'
Sığınmacılar tartışması da kirli planın parçasıdır. Halbuki parti daha bir kaç yıl önce yayınladığı raporda ülkemizin açık kapı politikasının yetersizliğinden, bu insanların sağlık, meslek gibi konularda yeterli hizmetin verilememesinden şikayet ediyor. AK Parti ülkemiz ve milletimizle birlikte bize sığınan tüm mazlumların haklarını savunmayı bir medeniyet ve tarih sorumluluğu olarak görmektedir.
'BUNLAR KUSURA BAKMASINLAR NATO'DAKİ MÜTTEFİKLERİMİZDİR'
Enflasyonun en bariz tecellisi olduğu ekonomik sıkıntılar herkesi kara kara düşündürüyor. İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Ukrayna - Rusya arasında cereyan eden savaş güvenlik dengelerini tekrar ön plana çıkardı. NATO, Doğu sınırlarını güçlendirmek için çeşitli arayışlar içindedir. Ukrayna krizinin ardından bölgede sergilenen dayanışmanın seferber edilen kaynakları, biraz gözlerimiz dolarak biraz da tebessümle izliyor dersek yeridir. Biz yıllardır terörle mücadele eden bir NATO üyesi olarak bu tablo ile hiç karşılaşmadık. Müttefiklerimizden hassasiyetimizi anlamalarını, saygı göstermelerini ve destek vermelerini bekliyoruz. Teröre karşı sınırlarımızı korumak gibi hassasiyetimiz vardır. Bu hassasiyetimize hiçbir müttefikimiz beklediğimiz ölçüde saygı göstermediler. Sığınmacılar Batı ülkelerine yönelmediği sürece derdimizi paylaşan hiçbir müttefik görmedik. Bunlar kusura bakmasınlar NATO'daki müttefiklerimizdir. NATO ve AB içinde her türlü şımarıklığı sergileyen kimi ülkelere sınırsız hoşgörü gösterseler de müttefiklerimizin bu hassasiyetimizi paylaşmadıkları ortadadır. Önümüze getirilen her teklife sorgusuz sualsiz evet diyeceğimiz anlamına gelmiyor. Hem PKK/YPG terör örgütüne destek verip hem de bizden NATO üyeliği için destek istemek en hafif tabiri ile tutarsızlıktır.