Başbakan Ahmet Davutoğlu, AKP kongresini müdahale etmesini önlemek için Cumhurbaşkanı Erdoğan yurtdışındayken yapmak istedi. İddiaya göre bunu öğrenince çok sert tepki gösteren Erdoğan, 12 Eylül’deki yurtdışı seyahatini iptal etti, kongrenin iplerini eline aldı.
AKP’de eskiler-yeniler- Gülcüler ayrımlarının ilk kez netleştiği kongre çatlağının görülenden de derin olduğunu gösteren bir gelişme ortaya çıktı. Cumhuriyet'ten Erdem Gül'ün haberine göre, İddiaya göre, Başbakan Ahmet Davutoğlu, AKP kongresini müdahale etmesini önlemek için Cumhurbaşkanı Erdoğan yurtdışındayken yapmak istedi. Bunu öğrenince çok sert tepki gösteren Erdoğan, 12 Eylül’deki yurtdışı seyahatini iptal etti, kongrenin iplerini eline aldı.
Başbakan Davutoğlu, erken seçimin 1 Kasım’da yapılacağının kesinleşmesi üzerine sürpriz bir kararla 12 Eylül’de AKP kongresini toplama kararı almıştı. Seçimler nedeniyle kongrenin neden ertelenmediği tartışmalarının yanı sıra “askeri darbe” günü olan 12 Eylül’de kongre tercihinin nedenleri de tartışılmıştı. Kongreye doğru son 48 saat, seçilecek yeni MKYK listesi konusunda yaşanan görüş ayrılığı ve Binali Yıldırım’ın adaylığının gündeme gelmesiyle Davutoğlu ile Erdoğan’ın karşı karşıya gelmesine ramak kalan bir kriz yaşandı. Davutoğlu’nun geri adım atarak tek aday olarak çıkabildiği kongreyle ilgili krizin daha derin olduğu ortaya çıktı.
Astana’da olacaktı
AKP kulislerinden edinilen bilgiye göre Davutoğlu ile Erdoğan arasındaki kriz, kongre tarihinin belirlenmesiyle başladı. Davutoğlu, 12 Eylül tarihini Erdoğan’ın yurtdışı programını dikkate alarak belirledi. Buna göre Davutoğlu kongre tarihi olarak 12 Eylül’ü belirlediğinde Erdoğan’ın programında da Kazakistan seyahati görünüyordu. Buna göre Erdoğan 10-11 Eylül tarihlerindeki Türk Dili Konuşan Ülkeler İş Konseyi zirvesine katılmak için Kazakistan’ın başkenti Astana’da olacaktı. Erdoğan’ın, 9-13 Eylül tarihlerinde Astana’da olması planlanmıştı. Davutoğlu da parti yönetimiyle paylaşmaksızın kongreyi 12 Eylül tarihinde toplama kararı aldı. Davutoğlu’nun Erdoğan’ın Türkiye’de olmadığı bir tarihte kongre toplamasının, kendi genel başkanlığında ilk kez oluşacak listeye müdahalesini önleme amacına yönelik olduğu belirtiliyor. Davutoğlu’nun bu seçiminin, “Erdoğan’ın karışamayacağı bir kongre isteğinden kaynaklandığı” da AKP içinde ifade ediliyor.
Ancak Erdoğan, Davutoğlu’nun kongre için 12 Eylül tarihini seçmesinin doğrudan kendisine yönelik bir karar olduğunu hemen fark etti. İddiaya göre, Davutoğlu’nun 12 Eylül kararıyla kendisinin yurtdışında olduğu sırada kongre yapmayı amaçladığını gören Erdoğan çok kızdı. Bu kızgınlığı, yakın çevresine de yansıtması nedeniyle parti kulislerine yansıdı. Erdoğan kızmakla kalmadı, Davutoğlu’nun planının boşa çevirmek için harekete geçti. Ve Kazakistan programını iptal etti. Üstelik de kendisinin karıştırılmak istenmediği kongre planına karşı kongrede ipleri tamamen eline alarak karşılık verdi. Ve kongreye iki gün kala, yeni parti yönetimini bizzat oluşturarak, genel başkan olarak kalmasına karşın Davutoğlu’nun elini ciddi biçimde daraltacak hamleler yaptı. Hatta Binali Yıldırım kozunu da konuşturarak Davutoğlu’na, “Bugün değilse de en yakın bir zamanda bu görevden alınabilirsin” mesajını çok net olarak verdi.
Fazilet günleri...
Erdoğan’ın kongrede ipleri tamamen eline alması, AKP kulislerinde “2000 yılındaki Fazilet Partisi (FP) dönemine dönüş” olarak da değerlendiriliyor. O dönem Recai Kutan başkanlığındaki FP’nin tüm kritik kararları “yasaklı” konumdaki Necmettin Erbakan tarafından alınıyordu. Bu nedenle Erdoğan’la birlikte hareket eden Abdullah Gül, “yenilikçi hareket” adıyla, parti içi muhalefeti, “Parti emanetçi eliyle Balgat’tan idare ediliyor” teziyle yükseltiyordu. Sonrasında da 14 Mayıs 2000 tarihinde Gül, Kutan’a karşı genel başkanlık yarışına girmiş ve sonrasında da AKP’nin temelleri atılmıştı.
AKP’de kongrede ortaya çıkan rahatsızlık, “15 yıl sonra parti yasaklı bir lider değil ama bizzat Cumhurbaşkanı tarafından idare ediliyor” denilerek ifade edilmeye başlandı. 1 Kasım seçimlerine kadar partinin bu şekilde gideceği, ama sonrasında 2000 yılında FP’dekine benzer gelişmelerin yaşanabileceğini söyleyen çok sayıda AKP’li bulunuyor. Cumhuriyet