Erdoğan yine havadan helikopterlerle, karadan onlarca zırhlı araç ve üst düzey koruma kalkanıyla TBMM’ye giriş yaptı. Artık her Salı şayet Erdoğan AKP grubunda konuşacaksa TBMM ana giriş kapısından itibaren mavi bariyer şeritleriyle oluşturulan, sivil polislerce korunan, ziyaretçilere ve gazetecilere kapalı koridordan geçerek gruba gelen Erdoğan, bu kez konuşmasında muhalefete fazla dokunmadı.

İstanbul seçiminin sonuçlarının hayırlı olmasını, İstanbul halkının seçimini yaptığını belirterek Ekrem İmamoğlu’nu bir kez daha tebrik ettiğini, kendi siyasi anlayışlarında millete küsmek diye bir şey olmadığını ifade etti. 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinin sonuçlarını değerlendireceklerini, gereken dersleri çıkartacaklarını vurguladı.

Sadece isim vermeden İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “Duble yol, havaalanı, köprü yaptınız diye bu millet sürekli size oy vermeye mecbur mu? Yaptıysanız zaten iktidarsınız ve göreviniz” sözlerine yanıt vermekle yetindi. AKP iktidarının yine köprüler, tüneller, demiryolları yapmaya devam edeceğini, Türkiye ekonomisinin istikrara kavuşturulacağını söyledi.

Grup toplantısı çıkışında ise siyasi kulislerde yaygın şekilde konuşulan kabine değişikliğiyle ilgili sorulara; “'Öyle bir şey yapılması gerekiyorsa onu biz yaparız. Dışarıdan dayatmayla kabine değişikliği olmaz” karşılığını verdi.  Böylece Erdoğan kabine revizyonu için “şimdilik” biraz daha bekleyeceğinin işaretini verirken, toplayacağı Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nda (MKYK) seçim sonuçlarını masaya yatırarak içine düşülen durumun sorumlularından hesap soracak. 

G-20 zirvesi nedeniyle Japonya’ya ve ardından Çin’e gidecek olan Erdoğan daha sonra Balkan Zirvesi için Bosna-Hersek’e geçecek. Bir haftayı aşan süreyle yurt dışında olacak. Muhtemelen bu sürede kabine ve parti revizyonunu kafasında şekillendirecek. 

23 Haziran sonrası ilk kez toplanan TBMM’de iktidar ve muhalefet kulislerinden yansıyan havayı gözlediğimizde, muhalefet kulislerinde milletvekillerinin oldukça keyifli, güvenli, olduğunu, birbirleriyle şakalaştıklarını, espriler yaptıklarını CHP-HDP-İYİ Parti’li vekillerin gruplar halinde bir arada çaylarını yudumlayıp, İstanbul’u konuştuklarını gördük.

Muhalefet kulisindeki “birliktelik” havasına karşılık iktidar kulisinde AKP’li vekillerde yıllar sonra ilk kez ağır bir seçim yenilgisi almanın şaşkınlığı kendi aralarındaki konuşmalara yansıyordu. MHP’li vekiller suskunluğu yeğlerken, Abdullah Öcalan’ın mektubu ve Osman Öcalan’ın TRT ekranlarına çıkartılmasını kendilerine ve seçmenlerine izah edemediklerinden mustaripler.

Bahçeli tabusu nedeniyle konuşmak istemeyen MHP’li vekiller, örtülü şekilde Erdoğan’ın son 72 saatte art arda taktik hatalar yaptığını, Bahçeli’yi de bu hatalara ortak olmaya mecbur bıraktığını savunuyor. 

Konuştuğumuz AKP’liler seçimin iptali ve yenilenmesinin yanlış olduğunu, seçmeni iptalin gerekçelerine ikna edemediklerini söylerken, İstanbul örgütü ve parti üst yönetiminin Genel Başkan Erdoğan’ı da yanlışlarına ortak ettiklerini, bedelini ödemeleri gerektiğini fısıldıyorlar. AKP grubunda başta Berat Albayrak ve Süleyman Soylu olmak üzere Bekir Pakdemirli’nin de aralarında yer aldığı bakanlar kurulu üyelerine, Numan Kurtulmuş, Mehmet Özhaseki gibi AKP yöneticilerine tepki çok büyük.

Nitekim grup toplantısında da Berat Albayrak adeta “yalnızları” oynadı. Arka sıralarda diğer kabine üyelerinden ayrı şekilde tek başına milletvekillerinin arasında oturarak Erdoğan’ı tepkisiz bir şekilde dinledi. 2014’te İzmir’den sonra şimdi de iki kez İstanbul seçimini kaybeden Binali Yıldırım, Numan Kurtulmuş ile en ön sırada oturdu.

Ancak Erdoğan sözlerine İstanbul seçimleriyle başlayıp, İmamoğlu’nu tebrik ettikten sonra, Binali Yıldırım’a teşekkür ederken Yıldırım’ı hızla geçiştirmesi, ayağa kaldırıp alkışlatarak onore etmemesi dikkat çekti. Çankırı’dan gelen partili grubun amigolar ve çığırtkanlar eşliğinde attığı Erdoğan’a övgü sloganlarına rağmen, AKP grubunda coşku sağlanamadı. Adeta İstanbul yenilgisinin ağırlığı ve hüznü tüm grup salonuna çökmüştü.

Bir başka dikkat çeken noktayı ise konuşmasının sonunda Erdoğan ifade etti. 24 Haziran 2018 seçimlerinin üzerinden bir yıl geçtiğini anımsatan Erdoğan, bu seçimle birlikte geçilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin masaya yatırılması, eksiklikleri ve yanlışlıklarının ortaya çıkartılması mesajını verdi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay başkanlığında bir çalışma başlatılacağı, hukukçuların akademisyenlerin, medya mensuplarının davet edileceği çalışma sürecinde yeni yönetim modelinin ele alınarak aksayan yanlarının gözde geçirileceği kaydedildi.

Üzerinden bir yıl geçmeden tek adam yönetiminin yeniden tartışmaya açılacağının bizzat Erdoğan tarafından dile getirilmesi, iktidarın bu konuda bir açmaz içinde olduğunun göstergesi.

Yeni sistemin Türkiye’yi ekonomik, siyasi, dış politika açısından getirdiği noktanın yanı sıra, kurumsal tahribat ve devletin işlemez hale gelmesi, resmi gazetede yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararlarının yap-boz tahtasına dönüşmesi,  kimi alanlarda neredeyse bir hafta ya da 48 saat içinde alınan kararların değiştirilmesi, sistemin işlemediğinin, kafa karışıklığının, yönetsel çaresizlik ve aczin belirtisi.

Ana muhalefet lideri, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın yeni yönetim sistemini masaya yatırma açıklamasına karşılık tüm partilere “partili Cumhurbaşkanlığını, tek adam rejimini kaldırıp, tarafsız Cumhurbaşkanı ve parlamenter demokrasiye dönmek için bir araya gelme, anayasa değişikliği ve referanduma gitme” çağrısında bulundu.

CHP lideri; “Vatandaş hak, hukuk, adalet istiyor. Huzur istiyor, daha güçlü bir Türkiye istiyor. Yandaş medya değil, doğru haber alabileceği medya istiyor. Tarafsız cumhurbaşkanı istiyor. 3. havalimanının ne kadara yapıldığını öğrenmek istiyor. Tüm partilere açık çağrımdır, vatandaşın bu beklentilerini karşılamak için biz her şeye hazırız. Getirin kanun, tek adam rejimini kaldıralım” diye seslendi.

Erdoğan’ın açıklamaları ve ardından CHP liderinden gelen referandum çağrısı, önümüzdeki dönemde erken seçimin değil, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin yoğun bir şekilde siyasi tartışmaların ana gündemlerinden birisini oluşturacağının işareti.  

Bu arada mecliste AKP kulislerinde en yaygın konuşulan konulardan birisi de Ahmet Davutoğlu-Ali Babacan cephelerinde yürütülen yeni partileşme çalışmaları. İstanbul seçimlerinden sonra Davutoğlu cephesinde partileşme çalışmalarına hız verildiği konuşulurken, Ali Babacan-Abdullah Gül cephesinde ise Temmuz’u da geçirip “ekonominin dibe vurmasını” bekleme tercihinin önde olduğu söyleniyor.

Babacan ekonominin başında olsaydı tablonun çok farklı olacağını söyleyen AKP’liler, Temmuz ayının bu açıdan kritik önemde olduğunu, ABD’nin yaptırımlar için verdiği son süre olan 31 Temmuz’dan sonra ortaya çıkacak tablonun Babacan cephesi için de yeni oluşuma start vermek açısından belirleyici olacağını savunuyorlar.                    

AKP kulislerinde yankılanan bir başka konu ise iktidar medyasının seçimin kaybedilmesindeki rolü. Medya manipülasyonları, sosyal medyada troll kampanyalarının kendi aleyhlerine işlediğini düşünen AKP’liler Erdoğan’ın medyaya yönelik olarak da bir operasyon planladığını, yaygın bir tasfiyenin söz konusu olacağını dile getiriyorlar.

Şu anda iktidar medyasının amiral gemisi konumunda olan Sabah-Takvim-ATV-A Haber’i bünyesinde barındıran grubun başında Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın abisi Serhat Albayrak bulunuyor. Demirören’e satılan Hürriyet-Milliyet-Posta-Kanal D-CNN Türk’ün de başında CEO olarak Mehmet Soysal olmasına karşılık, dolaylı yönetimin Albayrak ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’da olduğu, manşetlerin tek merkezden atıldığı biliniyor.

AKP kulislerinde Erdoğan’ın “Artık bizi medya yönetmeyecek” dediği öne sürülürken, önümüzdeki günlerde TRT ve iktidar medyasına Erdoğan tarafından neşter atılacağı yaygın şekilde konuşuluyor.

Bu yazi ahvalnews.com'dan alınmıştır.