Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Dostluk Derneği'nin düzenlediği iftar programına katıldı. İftarda 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de hazır bulundu. Burada bir konuşma yapan Erdoğan, "Yola çıktıklarımızı yolda bulduklarımıza değişmeden ancak sürekli kendimizi, kadromuzu, hedeflerimizi yenileyerek millete hizmet etme yolunda olduk." dedi.
İstanbul Dostluk Derneği'nin Yenikapı Miting Alanı'nda düzenlediği iftar yemeği düzenledi. Programa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıras 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul Dostluk Derneği Başkanı Ahmet Davut ile çok sayıda dernek üyesi ve vatandaşlar katıldı.
Programda konuşan Erdoğan, " Ramazan'da kazandığımız hasletleri, dayanışma ve paylaşma duygularını, gelecek 11 ay boyunca da devam ettireceğimize inanıyorum." ifadelerini kullandı.
Kendisi için görevin, her türlü makam ve ikbal kavgasının değil, millete hizmet etmenin, onun gönlünü fethetmenin aracı olduğunu söyleyen Erdoğan, "Bu mücadelede üstlenilen görevler, garibin elinden tutmak, yoksulu kollamak, yetime sahip çıkmak, hak ve adaletin tesisini sağlamak bakımından anlamlıdır" şeklinde konuştu.
Bunun aynı zamanda bir gönül işi olduğuna işaret eden Erdoğan, istikbali, sadece geleceğe dair bir tasavvuru ve teklifi olanların inşa edebileceğini söyleyerek şöyle devam etti: "Ancak bu niyetle yapıldığı zaman, harcanan emeğin, verilen mücadelenin, çekilen zahmetin bir karşılığı olur. Bu işi yalnızca bir kazanç kapısı, ikbal vasıtası, makam, mansıp aracı olarak görenler, açık söylüyorum, yaprağın üzerindeki toz gibidirler. Onların varlıkları hiç kimsenin dikkatini çekmez, yokluklarında da hiç kimse onları hatırlamaz."
"Yola çıktıklarımızı yolda bulduklarımıza değişmeden ancak sürekli kendimizi, kadromuzu, hedeflerimizi yenileyerek millete hizmet etme yolunda olduk." diyen Erdoğan, şunları söyledi: "Bizler hiç bir zaman tesadüflerin bir araya getirdiği kimseler olmadık, olamayız, olmamalıyız. İnsanların en hayırlısı insanlara hizmet edendir anlayışı ile bu yolda yürüdük, yürüyoruz. Tutkalı muhabbet olan, büyük ve güçlü bir Tükiye idealine yürekten inanmış bi gönül hareketiyiz. Vefa bu hareketin kilit taşıdır. Ahlak ve erdem bu hareketin mayasıdır. Çıktığımız kutlu yolda her zaman milletimiz aynı istikamette yürüdük. Milletimize mahcup olacak onun güvenini sarsacak, gönül bağımızı tahrip edecek bir yola asla tevessül etmedik. İhanet edenler, hırsına yenik düşenler, korkanlar, egolarının kurbanı olanlar, nefesleri kesilenler elbetteki çıktı. Onları oldukları yerde bıraktık ve biz yolumuza devam ediyoruz."
ABDULLAH GÜL: ARAP VE ORTADOĞU POLİTİKALARIMIZI GÖZDEN GEÇİRMELİYİZ
Programda konuşan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Türkiye'nin gelişmesi ve zenginleşmesi için huzur, istikrar, demokrasinin daha da derinleşmesi, hukukun üstünlüğünün daha da sağlanmasının gerekli olduğuna dikkat çekti. Gül, Tükiye'nin, Ortadoğu ve Arap politikalarını da gözden geçirmesi gerektiğine de vurgu yaptı.
"Değerli Cumhurbaşkanı Tayyip Bey, Muhterem Hanımefendi Emine Hanım" diye szlerine başlayan Gül, şöyle devam etti: "Bu toplantı ve burada bulunanlar gerçekten arkadaşlar, dostlar ve gönüldaşlardır. Talebelik yıllarımıza kadar gittiğimizde Milli Türk Talebe Birliği'nden o zamanki arkadaşlarımız, daha sonra siyasette köy köy, mahalle mahalle, şehir şehir dolaştığımızda oradaki arkadaşlığımız ve daime bize destek veren isimsiz kahramanlar. Bugün İstanbul Dostluk Derneği herkesi burada topladı, bundan dolayı teşekkür ederim. 01.00 bize eski günlerimize bir zamanlar bir dolmuş insan olsa yeter dediğimiz günleri hatırlattınız, omuz omuza verdiğimiz büyük mücadeleleri, çok zor dönemlerde Anadolu'nun saf, temiz gençleri olarak büyük samimiyetle verdiğimiz mücadeleleri hatırlattınız. Çok şükür ki o kadrolardan ortaya çıkan arkadaşlarımız Türkiye'yi büyük köklü reformlara tabi tutu. Bir zamanlar rüyalarımızda görsek inanamayacağımız gerçekler nasip oldu. Bütün bunlarda hakkı geçen çok çok isimsiz kahramanlar var. Burada isimlerini zikretmeden geçemeyeceğim iki büyük şahsiyet var; biri bizim düşünce ve fikir hayatımızı şekillendiren Necip Fazıl, diğeri de bizi siyasete kazandıran Erbakan Hocamız. Hepsinin mekanı cennet olsun. Şüphesiz ki Türkiye'de birçok tabular yıkıldı. Bir zamanlar memleketimizde kendimizi 'öz vatanında garip, öz yurdunda parya' hissederken şimdi memleketin bütün sorumluluğunu omuzlarına almış ve bu memlekete çok büyük başarılar kazandırmış kişiler olarak çıktık karşınıza. Türkiye'de büyük değişiklikler oldu. Büyük tabular yok oldu, büyük ekonomik başarılar kazanıldı. Gerek maddi gerek manevi çok büyük işler yapıldı. Yaılacak dana çok şey var. Önemli olan bu başarının sürdürülebilmesi. İnanıyorum ki bu sorumlulukları üstlenen arkadaşlarım da bunu en iyi şekilde yapacaklardır."
"Her şeyden önce sıkıntılı, zor günlerden geçtiğimiz malum." diyen Gül, şunları söyledi: "Ümit ederim ki bunlar kısa süre içinde atlatılır. Türkiye'nin etrafında olup bitenler, bunların hepsinin neticeleri bizi de yakından etkileyecek olaylardır. Her şeyden önce İslam ülkelerinin, kardeş ülkelerin, Ortadoğu ülkelerinin, komşu ülkelerin içinde bulundukları acı hepimizin acısıdır. Üzülerek görüyorum ki birçok Müslüman ülkenin bel kemikleri adeta kırılmış vaziyettedir. Irak'ın, Suriye'nin. Bunlar çok acı vericidir. Milyonlarca insan acı çekmektedir. Milyonlarca insan yerinden yurdundan göçmen haline gelmiştir.
Etrafımızdaki yangın, ateş ister istemez bizi de ısıtmakta. Bunun için hepimizin çok daha dikkatli olması gerekir. Rejimler, hükümetler, siyasetçiler bunlar gelir geçer ama eğer devlet parçalanırsa, ülkelerin bütünlüğü giderse esas tehlike buradadır. Komşumuzda olanlar da budur. Henüz Ortadoğu'da Filistin meselesi çözülmemişken, kalıcı barış sağlanmamışken bu İslam ülkelerinin kendi kendilerini tüketiyor olması çok büyük bir acıdır. Türkiye olarak bu ülkelere yardımcı olmak durumundayız. Bunun için de çok daha farklı bir şekilde hepsi ile ilişkilerimizi geliştirmemiz, Libya'dan Mısır'a kadar, Yemen'den Körfez ülkelerine kadar, nasıl bir zamanlar hepsine Türkiye ilham oldu ise tekrar Türkiye'nin ilham olabileceği, önderlik yapacağı, yol göstereceği bir duruma gelmek gerekir. Bu anlamda açıkçası Ortadoğu, Arap politikalarımız daha gerçekçi bir şekilde gözden geçirmenin de faydalı olabileceği kanaatindeyim. Çünkü bölgede çok başka da bir gelişme söz konusu. Büyük bir kaos ortaya çıkınca bu kaosun içinden hiç tahmin etmediğimiz sürprizlerle karşı karşıyayız. Görüyorsunuz terör örgütleri, terör olayları önü alınamayacak şekilde gelişmeye başladı. Bunların bir kısmı maalesef İslami başlıkları taşıması, İslami motiflerle anılması bütün dünya için ve özellikle de Müslümanlar için çok büyük tehlike arz etmekte.
Bugün karşımızda gördüğümüz birçok radikal örgütler, aşırı örgütler aslında birkaç sene önce belki ülkelerinin en düzgün insanlarıydı. Bir kaos ortaya çıkarsa, bir boşluk ortaya çıkarsa bu boşluk maalesef bilinmeyecek şekilde doldurulmakta. Ortadoğu'daki bu gelişme ise hepimiz için tehdit olmaktadır. Türkiye'nin bekası, etrafında daima dost ülkelerin olması açısında da bu konular bizi yakından ilgilendirmektedir.
'SEÇİM SONRASI ORTAYA ÇIKAN ATMOSFERDEN FAYDALANILMALI'
Seçim sonrası ortaya çıkan atmosferden faydalanılması gerektiğini anlatan Gül, "Çünkü daha diyaloğa açık bir zeminin oluştuğunu görüyorum. Memleketimizin kıymetini bilelim. Birbirimizin kıymetini bilelim. Şüphesiz ki Türkiye'yi daha iyi yönetmek için hepimiz yarış halindeyiz. İnanıyorum ki şimdiye kadar ne güzel hizmetler yapıldıysa bundan sonra da bu güzel hizmetler devam edecektir." şeklinde konuştu.
Memleket idaresindeki en önemli konunun ekonomi olduğunu söyleyen Gül, "Milletin zenginleşmesi, refahı. Bütün bunlar da ancak huzur ortamı olduğunda mümkün olmaktadır. Bunun için bir taraftan Türkiye'de büyük atılımlar yapılırken, diğer tarafta Türkiye'nin demokratik standartlarının, hukuk standartlarının daha da yükseltilmesi ve bunlara bizlerin öncülük yapması hepimizin çok onur duyacağı işler olacaktır. Nasıl çok köklü reformlar yaparak bütün dünyayı kendimize hayran bırakmışsak bundan sonra da arkadaşlarımız aynı işleri en güzel şekilde yapacaktır." ifadelerini kullandı.
'TÜRKİYE'NİN FERT BAŞINA DÜŞEN GELİRİ 10 BİN, YUNANİSTAN'INKİ 30 BİN DOLAR'
Gül, ekonomik gelişmenin önemine değinirken, bunun huzur, demokrasi ve hukuk içinde olacağını söyledi. Gül, Yunanistan ve Türkiye'deki milli geliri karşılaştırarak şöyle devam etti: "Türkiye'nin her ne kadar fert başına geliri 10 bin doları geçtiyse de şu anda krizde olan Yunanistan'ın fert başına gelirinin 30 bin doların üstünde olduğunu düşünürsek , hala Türkiye'nin yapacaklarının ne kadar çok olduğunu görürüz. Kalkınma, gelişme, ileri gitme hepimizin birinci hedefidir. Bunun için de ülkede huzur, istikrar, demokrasinin daha da derinleşmesi, hukukun üstünlüğünün daha da sağlanması gerekli olan şartlardır." CİHAN