(...)
1 Kasım’da yine dört partili bir Meclis, yaptığı hatadan ders çıkarmasını umduğumuz bir muhalefet ve hesap sorma devri olacak.
Meclis’le birlikte kurulacak komisyonlar, örttüğünüz tüm dosyaları açacak. Bugün sırtını iktidara dayayıp keyfi uygulamalara giden bürokrasiden yanlışlarının hesabı sorulacak.
Bunun korkusuyla halkı, muhalefeti, sesini yükselten herkesi yıldırmak, sindirmek istiyorlar. İstedikleri çizgiye gelmeyen Hürriyet Gazetesi’ne ekiplerini gönderip terör uyguluyorlar. İsyan eden Hürriyet yöneticileriyle “Ne kıymetli camınız varmış” diye alay ediyorlar. Nokta Dergisi’ni hukuk dışı yöntemlerle basıp dergiye el koyuyorlar. En küçük eleştiriye dava açıp şehit yakınlarını bile tutuklatıyorlar.
Çünkü korkuyorlar.
Hesap verme saatinin yaklaştığını gördükçe paniğe kapılıp baskıyı artırıyorlar. Ama siyasi mühendislikleri, baskıları, ittifak hesapları sonuç vermiyor. Gittikçe bozulan ekonomi, geleceğe duyulan güvensizlik artık AKP ve Saray devrinin kapandığını gösteriyor.
DEVLET AKLI DEVREYE GİRER...
Endişem, hesap vermemek için çılgınlıklar yapmaları ve ülkeyi içinden çıkılmaz kanlı bir iç savaşa sürüklemeleri. Tek kurtuluş umutları bu çünkü.
HDP’yi hile hurda ile baraj altı bırakmayı denerlerse tam da bu olur. Cizre’deki gelişmeler gösterdi ki, Kandil’in çağrılarına rağmen Kürt halkının umudu parlamenter sistem.
Cizre’de yapılan hukuk dışı uygulamalarına rağmen bölge halkı sokaklara dökülmedi, iç savaş görüntüleri yaratmadı. Ancak, HDP hukuk dışı yollarla baraj altında bırakılırsa bu tablo 180 derece değişir.
Sağlıklı bir ortamda yapılmayacak seçime bir de hile karışırsa, bölge halkının sisteme güveni kalmaz ve bunun bedelini hep birlikte öderiz. Devlet aklı varsa, devreye girer herhalde.