Gazetecilerin Türk-Ermeni ilişkilerin normalleşmesi ile Dağlık Karabağ sorunun çözümü arasındaki bağı sorusuna Mnatsakanyan, "Pozisyonumuzu yeterince net ifade ettiğimizi ve özellikle ön koşul olmaksızın ilişkileri normale döndürmeye hazır olduğumuz konusunda tutarlı olduğumuzu zannediyorum. Ancak bu açıdan tek başına tango yapan bir partnere benziyoruz" yanıtını verdi.
Türk-Ermeni ilişkilerinin ayrı bir açıdan ele alınması gerektiğini söyleyen Mnatsakanyan, bu konunun farklı sorunlarla ilişkilendirilmesinin ön koşul anlamına geldiğini, aynı zamanda taraflardan birinin öne süreceği önkoşullara diğer tarafın da bir o kadar ön koşul sunabileceğini kaydetti.
Ermeni diplomat, "Ermeni-Türk ilişkilerinin kendi mantığı var ve buna uygun bir şekilde ele alınmalı. Zürih Protokolleri'nin çok karmaşık sürecinin temelinde yatan tüm felsefe de bundan ibaretti. Çok çeşitli yorumlarla karşı karşıya kaldım ve bir şey açıkça bilinmeli. Biz yolun kendimize ait kısmını geçtik, Ermenistan yolun kendisine ait kısmını geçti" diye konuştu.
'TÜRKİYE ZÜRİH PROTOKOLLERİ'Nİ İMZALAMALI'
Ermenistan'ın Zürih Protokolleri'ni imzaladığını ve Türkiye'den de aynı şeyi yapmasını beklediğini söyleyen Mnatsakanyan, sözlerine şöyle devam etti:
"Ermeni tarafı olağanüstü hassas ve çok acılı bir süreçten geçti, Zürih Protokolleri'ne yolu açmak için muazzam siyasi çaba harcadı. Ancak sonuçta, söylemesi hoş olmasa da, Zürih Protokolleri fiilen ‘camdan dışarıya atıldı'. Daha diplomatik bir dille ifade edecek olursak, diğer tarafın ilgili prosedürleri yerine getirmemesi, sürece ciddi zarar verdi."
Gazetecilerin Ermenistan eski Devlet Başkanı Serj Sarkisyan'ın geçen martta Zürih Protokolleri'nin geçersiz olduğu açıkladığını hatırlatması üzerine Mnatsakanyan, "2009'dan bu yana yaklaşık 10 yıl geçti. Bu belgeler, Ermeni toplumunda yaşanan şiddetli tartışmalara rağmen 9 yıl boyunca masada kaldı. Yanlış görüşlerin olmaması gereken bir konu daha var, Türk toplumunda zaman zaman, ‘Ermenistan'daki iyi adamlar Türkiye ile dostane ilişkiler istiyor, ancak kötü Ermeni diasporası bu süreci engelliyor' söylemiyle karşılaşıyorum. Bu konuda yanlış sonuçlar çıkarılmaması gerekiyor, Ermenistan'da yaşayan Ermenilerin ilişkilerin normalleşmesi konusundaki yaklaşımı, Diasporada yaşayan Ermenilerin yaklaşımından faklı değil" ifadelerini kullandı.
'ERMENİ HALKI ERMENİSTAN'DA YAŞAYANLARDAN İBARET DEĞİL'
Ermeni halkının sadece Ermenistan'da yaşayanlardan ibaret olmadığına dikkat çeken diplomat, şöyle konuştu:
"Erivan'ın caddelerinde dolaşırsanız, soykırımın acısını taşıyan pek çok kişiyle karşılaşırsınız. Ben de dedem tarafından soykırımı yaşamış olan bir ailenin torunuyum. Ben sadece bu problemin tüm karmaşıklığını ve derinliğini dile getirmeye çalışıyorum."
Zürih Protokolleri'nin Türk-Ermeni müzakereleri gündeminden düşmesinden Ermenistan'ın sorumlu olmadığına dikkat çeken Mnatsakanyan, Türkiye'nin bu konudaki söylemlerinin hem Ermenistan'da, hem de Türkiye'de olumlu görüşlerin oluşmasına katkıda bulunmadığını ifade etti.
Sputnik