'TÜRKİYE, PARTİLİ CUMHURBAŞKANLARI GÖRMÜŞTÜ AMA BÖYLESİNİ YAŞAMAMIŞTI'
16 Nisan ortaya yönetilemez yapı çıkardı, devletin ve siyasetin tüm gerek ve geleneklerini yıktı. Türkiye, 1946-60 arasında da partili CB’ları görmüş, ancak ‘partici’ CB hiç yaşamamıştı. CB’ları parti üyesi olsun olmasın, tarafsız ve partilerin üstünde görünmeye özenliydi. 16 Nisan’dan sonra CB’nın ‘partici’ tutumu milletin birliği ve devletin dirliği açısından ortaya yönetilemez, sürdürülemez bir yapı çıkardı. Bu görünüm sadece muhalefette değil, iktidarın sağduyulu kesimlerinde de kaygı yarattı. İttifak arayış ve mecburiyeti buradan doğdu.
'EKONOMİ VE DIŞ POLİTİKADA SORUNLARIN ARTACAĞI ENDİŞESİ'
Yakın geçmişte büyük karşıtlık içindeki yapıların ittifakının da derde deva olamayacağı, üstelik ekonomik ve dış politik sorunların artacağı kaygısıyla acil seçim kararı alındı. Bugün OHAL, 90 gün süreyle 7. kez uzatılırken, 65 gün içinde acil seçime kalkışılması bundan.
'BİRİNCİ NEDEN MUHALEFETİN İSİM BULMASINA ZAMAN VERMEMEK'
Seçimi dayatan objektif hiçbir gereklilik yokken böyle acil davranmanın birinci nedeni, muhalif kesimlerin ikinci tura kalabilecek ve kalırsa, mütedeyyin, modern, Türk, Kürt her kesimin, her inancın ve etnik yapının güven duyup destekleyeceği isim(ler) bulmasına zaman vermemek.
'SAADET PARTİSİ VE İYİ PARTİ İKİNCİ NEDEN'
Bir başka önemli nedeni de, iktidar ittifakının tabanını ciddi biçimde aşındıran İyi Parti ve Saadet Partisi'nin yükselişinin önünü kesmek! Ancak dışarıdan açıkça görülen bu telaş, iktidar cephesinden daha çok, önünü kesmeye çalıştıklarının işine de yarayabilir.
'SANKİ TBMM KARAR ALMIŞ GİBİ DAVRANMASI DURUMUN ÖZETİ'
Bugünkü görünen vahim bir gerçek de Meclis’in konumudur: Seçim kararına yetkili TBMM’dir. TBMM karar almadan, yapılan tüm açıklamalar temenni ve öneridir. Ancak bugün sn. CB açıklama yapınca, tüm kamu organlarının sanki TBMM karar almış gibi davranması, durumun özetidir.”