MEHMET SELİM - SAMANYOLUHABER.COM Önce Levent Göktaş olayını kısaca hatırlayalım. Necip Haplemitoğlu cinayetinin sorumlusu olarak aranan ve daha sonra yurtdışından Türkiye’ye getirilen Levent Göktaş, bin bir türlü oyunla Hizmet hareketiyle iltisaklı gösterilmeye çalışıldı.

Göktaş, arandığı dönem sosyal medya’dan bir açıklama yapacak denmişti. Sonra Sedat Peker devreye girmiş ve bilmediğimiz “leş”pazarlık yaşandıktan sonra Göktaş’ın açıklaması yayınlanmamıştı.

Türkiye’de artık özgür bir medya da olmadığı için de herkes olup biteni kendince anlamaya çalışmıştı.

Nihayet Göktaş yurtdışında yakalandı ve Türkiye’ye getirildi.

Ulusalcıların, Ergenekoncuların kahramanı! Cemaat Savcılarının mağduru(!) olarak tanıtılan Levent Göktaş, finalde Hint filimlerine taş çıkartır bir senaryo ile sözde cemaatçi olarak yargı önüne çıkarıldı.

Herkesin şaşkınlıkla ve hayretle izlediği bu senaryonun arkasındaki oyun, yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başlıyor.

Önce Ulusal Kanal da, şimdi de Ertuğrul Özkök’ün yazısıyla bu senaryo güzel bir algı çalışmasıyla, yeni yıl arefesinde, bacadan düşen Noel hediyesi gibi toplumun kucağına bırakıldı.

Anlaşılan o ki, Ankara’da yapılan “leş pazarlık” tıkır tıkır işlemeye başlamış, toplum bunu kabul etsin veya etmesin Yargı sisteminin çarkları buna göre dönmeye başlamış bile.

Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi 21 Kasım 2022 günü Necip Haplemitoğlu’nun öldürülmesi ile ilgili davayı kabul etmiş ancak, “Bu dava benim ilgi alanıma girmiyor, terör ihtisas mahkemesinde yargılanmalıdır” demişti.

37’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz gönderilmiş ve bu mahkeme de yoğun ülke gündemi arasında, 21 Aralık’ta sessi sedasız, “Hayır bu bir terör olayıdır ve dava ihtisas terör mahkemesinde görülmelidir.” kararını açıklamıştı.

İşte bu kararla, AKP’nin Hizmet hareketiyle iltisaklı olanlar diye belirlediği 17-25 Aralık 2013 tarihli sınır da fiilen bozulmuş oluyordu.

Şimdi AKP’ye şefkatli tavsiyelerde bulunan Ertuğrul Özkök’ün yazısında ki ilgili kısma bakalım:

“Mahkemenin kararı barajı fiilen yıkıyor. Şimdi mahkeme bu barajı fiilen yıkabilir. Çünkü 17-25 barajı 2013 yılına kadar iniyordu. Oysa Hablemitoğlu cinayeti 18 Aralık 2002 günü işlenmişti. Ve mahkeme şimdi, bu cinayeti " F** terör örgütü azmettirdi ve işletti” derse, bu örgüt 2013’ten önce de varmış diye kabul edilecek. O durumda 17-25 barajı artık F**’yle daha önce ilişkisi olan insanlar üzerindeki zırhı da kaldıracak. Kimler yıkılan barajın azgın suları altında kalacak? Yıkılan 17/25 barajının arkasında birikmiş  azgın sular kimleri altına alıp sürükler?

Ceza terör mahkemesinde, iddianamede  de belirtildiği gibi, bu cinayetin azmettiricileri ve tetiği çekenlerin F** ile ilişkisi kesinleşirse… 17-27 Aralık barajı çökmüş olacak. Ama şurası kesin. Ok yaydan çıktı. Bilmiyorum farkındalar mı “Geliyor gelmekte olanın…”

Evet aynen bu ifadelerle uyarıyor AKP’yi eskiden amiral gemisi kaptanı Ertuğrul Özkök.

Anlaşılan o ki, Erdoğan ve AKP yöneticilerine profesyonelce bir tuzak kurulmuş. Ve alttan alta mesajlar verilmeye başlanmış.

Türkiye 2023’ün ilk aylarında sadece seçim sürecini değil, hukuki olarak birbirlerini suçlu göstermeye çalışacak güçlerin savaşına da şahit olacak…