Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) eski yargıcı ve eski CHP milletvekili Rıza Türmen, 13 yıl sürdürdüğü tek parti iktidarını kaybeden AKP ile ilgili çarpıcı tespitlerde bulundu. Türmen, AK Parti'nin, askeri vesayetin tüm araçlarını sahiplendiğini söyledi.
AKP'nin cumhuriyetin toplumsal sözleşmesini bozduğunu söyleyen Türmen, "Ama yerine kendi toplumsal sözleşmesini koyamadı. Merkez, asker-sivil bürokrat cumhuriyetçi elitten oluşurken, çevre AKP'nin temsil ettiği kitlelerdi. Şimdi AKP merkez oldu ama eski merkezin tüm vesayet araçlarını kullanmaya başladı." dedi.
Muhalefeti de eleştiren Türmen, Türkiye'nin önüne yeni vizyon koyamadıklarını belirtti. "Yeni hükümetin yapması gereken restorasyon değil, yeniden yapılandırmadır. AKP öncesi döneme artık dönemeyiz." şeklinde konuştu.
Zaman'dan Doğan Ertuğrul'a konuşan Rıza Türmen röportajı şöyle:
"Koalisyon sürecinde oyun kurucu kim olacak?
Seçimlerin üzerinden 1 ay geçti ama siyasi tablo hiç değişmedi. İş başında istifa etmiş bir hükümet var. Ama müstafi başbakan, yeni bakan bile atadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kim bilir hangi hesaplarla hükümet kurma görevini bir türlü vermedi. Açık konuşalım, muhalefet Erdoğan'ın hamle yeteneği karşısında edilgen. Bir sonraki hamlesi ne olacak meçhul. Erken seçim ihtimali hâlâ gündemde… Üstelik çok sıradan bir şeymiş gibi seçim öncesi Suriye'ye operasyonu tartışıyoruz. CHP eski milletvekili, AİHM eski yargıcı Rıza Türmen ile siyasetin önündeki seçenekleri konuştuk.
7 Haziran'da iktidar çoğunluğunu kaybeden AKP, bir kez daha yasamada kontrolü eline aldı. Muhalefet Meclis başkanlığı seçiminde neden ortak hareket edemedi?
Evet, tablo pek değişmedi. Çünkü AKP için iktidarda kalmak çok hayati mesele… Çünkü AKP'nin gerçekten de yeni bir Türkiye projesi var. Otoriter, demokrasi ile bağdaşmayan, hegemonik bir yapı kurdu ve onu muhafaza etmek sanki seçim hiç yapılmamış gibi iktidarda kalmak istiyor. Diğer 3 partiye şu soruyu sormak lazım: Amacınız nedir? Amaç sadece Türkiye hükümetsiz kalmasın ise dışardan destek verir, AKP iktidarını devam ettirirsiniz. Yok, amaç AKP'nin kurduğu tahakkümcü yapının yerine demokratik bir yapı inşa edilmesi ise başka türlü davranmak lazım. Bu seçim, muhalefet partilerine böyle bir fırsat verdi. Ama bu değişim fırsatı kullanılamadı. Özellikle MHP, yanlış okudu tabloyu.
CHP de okuyamadı sanki süreci… MHP ortak adaya destek bekledi.
Haksızlık etmeyelim… Sayın İhsanoğlu, MHP'nin adayıydı, ortak aday değildi ki… CHP'nin de kendi adayı vardı. Diğer yandan MHP seçimde yüzde 13 oy alan ve 81 vekil çıkaran bir partiyi yok sayıyor. Demokrasilerde partiyi tanımamak gibi bir kavram olur mu? Yunanistan'da Çipras, yeterli çoğunluğu sağlayamayınca aşırı sağdan 2 vekilin desteği ile hükümet kurdu. Tanımamak, demokrasi ile bağdaşır mı?
Erdoğan Baykal ile görüşmeseydi CHP başka aday çıkarabilir miydi?
O görüşme yanlıştı. Ne Cumhurbaşkanı'nın ne de Baykal'ın meclis başkanlığı ya da koalisyon görüşmesi yapma yetkisi yok. Bir oldubittiye geldi sanki mesele. Eski genel başkan olduğu için tam da karşı çıkılamadı. O görüşme olmadan CHP kendi başkan adayını belirleseydi daha doğru olurdu ve sonuç farklı olabilirdi. Bugün AKP iktidarı cumhurbaşkanı, Meclis başkanı ve başbakanıyla yerli yerinde… Bakalım başkanlık divanı seçiminde neler olacak. Meclis son birkaç yılda ne doğru dürüst kanun yaptı ne de denetim görevini yerine getirdi. Kanunlar son derece antidemokratik biçimde yapıldı. Başkanlık divanı en azından torba kanun rezaletine engel olabilir.
Bu hafta koalisyon görüşmeleri var. CHP, hükümet ortağı olacak mı?
CHP koalisyona girerse şimdiye kadar şikâyet ettiğimiz AKP düzeninin bir parçası olur. Oysa CHP'nin varlık sebebi bu hegemonik yapıyı değiştirmek olmalı. İktidar açlığının, susuzluğunun rasyonel olmayan kararlara yol açmamasını umut ediyorum.
Erken seçim beklentileri artıyor. Sizce ufukta bir erken seçim var mı?
Bir erken seçimde ne değişecek bilmiyoruz. Ne oldu ki seçmen tercihini değiştirsin? Ha şu söylenebilir; 7 Haziran'dan bu yana Türkiye hükümetsiz bir dönem geçirdi ve 12 yıldır olmadığı kadar rahatladı. Baskı ortadan kalktı, toplumda rahatlama var. Düşünün AKP iktidarının geçici bir hükümete dönüşmesi bile ülkeyi bu kadar rahatlattı.
Seçim öncesi Suriye'ye askerî operasyon endişesi taşıyor musunuz?
Yahu, geçici bir hükümet savaş kararı alabilir mi? Öyle şey olur mu? İç politik nedenlerle bir sınır ötesi harekât yapılırsa bu açıkça hukuka aykırı bir karar olur. Başka bir ülkenin toprağına girip güvenli bölge oluşturmak uluslararası hukukun çiğnenmesidir. Operasyon ancak 3 şartta meşru olur. Ya saldırı vardır, ya güvenlik konseyi kararı olur ya da zaruret hali devreye girer ki o durumda bile koşulu, başka bir ülkenin çıkarlarına zarar vermemektir. Başka bir devlete karşı kuvvet kullanırsanız, bu başımıza iş çıkarır. O oluşturmak istediğiniz güvenli bölgenin güvenliğini nasıl sağlayacaksınız? Bu o kadar kolay mı? Türkiye'deki Suriyelileri oraya mı yerleştireceksiniz? Gitmek istemezlerse ne olacak? Zorla mı götüreceksiniz? Eğer operasyon olursa sadece iç politik nedenlerle böyle bir macerayı göze almış olursunuz. O zaman da demek ki bu kadar gözleri dönmüş diye düşünürüm.
Suriyeli muhaliflere yönelik 'Eğit-Donat'ın hukuki çerçevesi var mı?
Hayır, yok tabi… ABD, Nikaragua'daki eylemleri yüzünden Adalet Divanı'nda mahkûm oldu. Başka bir ülkenin toprak bütünlüğünü, savaşçı göndererek ve taraflardan birine lojistik destek vererek ihlalden tazminata mahkûm edildi. Nikaragua kararında yazan her şey bizim Suriye'de yaptıklarımız için de geçerli… Türkiye, korsan bir devlet mi?
Korsan devlet değil ama Kırmızı Kitap hukuki referans haline gelebiliyor, MİT TIR'larını durduran savcılara müebbet isteniyor.
Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin hukuki bir anlamı yoktur. TIR'ları durduran savcılar için, devletin sırlarını ifşa etmekten müebbet istemek… Yahu burada o kadar çok yanlış var ki… Savcı silah ihbarı almış ve operasyon yapmış. Bir devletten başka bir devlete silah sevkiyatı var. Ceza kanununa göre bu suç. MİT'in silah sevkiyatı yetkisi yok. Ne oldu? Savcıya müebbet hapis istendi. Bunlar ancak hukuku ortadan kaldırırsanız mümkün olur. Mesela Nazi döneminde görüyorsunuz, olağanüstü hale karar verme yetkisi bir kişidedir, o kişi olağanüstü hale karar verir artık onun getirdiği kanunlar geçerlidir, hukuk devleti geçerli değildir. Bu mümkün ama bu demokrasi değil. Bugün yaşadığımız, hukuksuzluklarla, basın özgürlüğünün sınırlanmasıyla, kuvvetler ayrılığının zedelenmesiyle sınırlı değil problem. Türkiye'de bir rejim problemi var. Yaşanan, bir rejim sorunudur. Zaten Cumhurbaşkanı sistemi askıya aldıklarını açıklamıştı. 7 Haziran seçimleri Türkiye'nin yaşadığı bu rejim sorununu çözebilirdi ama fırsat kaçtı. AKP ile koalisyon kurarak bu rejim sorununu ortadan kaldıramazsınız. Önümüzde acilen değiştirilmesi gereken iç güvenlik paketi, MİT kanunu var. Bunları nasıl değiştireceksiniz?
Yeni hükümetin acil olarak nelerin değiştirilmesi gerekir?
Değiştirilmesi gereken o kadar çok yasa ve düzenleme var ki. Ama MİT kanunu, toplantı ve gösterileri düzenleyen kanunlar… İnternet yasakları… Mesela MİT kanununda o kadar çok yanlış var ki. Kanuna göre MİT görevlilerinin suç işleme özgürlüğü var. Suç işleseler bile başbakanın izni olmadan yargılanamıyorlar. MİT, istediği kişi hakkında istediği kurumdan istediği bilgiyi elde edebiliyor. Hiçbir kurum hayır diyemez. MİT'e sınırsız yetki veriyorsunuz. MİT aracılığıyla dış politika yapılıyor. MİT istihbarat organıdır ve dış politikayı yürütemez. MİT'le dış politika yaparsanız böyle olur işte, başınız belaya girer. MİT, dış politikanın temel aktörü olabilir mi? AİHM'nin 50'den fazla mahkumiyet kararı var, toplantı ve gösteri hakkı ihlalleriyle ilgili… Her barışçı toplantı insan hakları polisi copu ya da gazla, insan hakkı ihlali ile sonuçlanıyor. AKP ile koalisyon kurarak bu değişiklikleri yapmak mümkün mü? CHP, AKP düzeninin payandası olmamalı…
ASKERÎ VESAYETİN ARAÇLARINI BUGÜN AKP KULLANIYOR
Muhalefet partileri bu seçimde Türkiye'nin önüne yeni vizyon koyabildi mi sizce?
Hayır, koyamadılar. Türk siyasetinin geleceğe dönük vizyonunu bize sadece Gezi olayları gösterdi. Türkiye'nin yeni bir demokrasiye ihtiyacı var. Yeni kurulacak hükümetin, hükümetlerin yapması gereken restorasyon, yani mevcudu tamir etme de değil, yeniden yapılandırmadır. Şunu görmek lazım, hâlâ özlem duyanlar olduğu için söylüyorum, AKP öncesi döneme artık dönemeyiz. O dönem kapanmıştır. Dünya değişmiştir, Türk toplumu değişmiştir. Askeri vesayetçi rejimler filan bitmiştir. AKP öncesi döneme dönemiyorsak ve AKP dönemini beğenmiyorsak yapmamız gereken, yeni bir Türkiye inşa etmektir. Bugün kimsenin üzerinde tartışmadığı şey şudur? AKP sonrası Türkiye nasıl bir yer olacaktır ve olması gerekir. Bana göre Gezi spontane olarak gelişen bir AKP sonrası Türkiye arayışıydı… Çünkü AKP'nin kurduğu düzenin sonuna geldik. Bu yapıyı ayakta tutmak imkânsız artık. Muhalefet bu enkazı kaldırma fırsatını kullanamadı. İç güvenlik paketleriyle, MİT yasalarıyla, biber gazıyla ayakta kalamaz bu iktidar. Hani 2023 yılı hedefi vardı ya iktidarın. Evet 2023'ü hedefleyelim, ama AKP'nin hedeflediği 2023 Türkiye'si olmasın. Daha demokrat, çoğulcu, özgürlükçü bir Türkiye olsun… Ama Diğer partiler AKP sonrasına hazır değil. Kabul edelim, AKP'nin çok geniş vizyonlu bir yeni Türkiye projesi var ama çok yanlış bir projeksiyon… Kötü bir proje…
CHP bu boşluğu neden dolduramadı?
Evet, CHP'nin bu dönemde AKP'nin boşalttığı alanı doldurabilmesi gerekirdi. Laiklik elden gidiyor, ülkenin bölünmez bütünlüğü tehlikede söylemiyle tamamen savunmaya çekilen bir söylemi olunca meydan AKP'ye kalmıştı. Şimdi AKP bu meydanı boşaltmak zorunda kalıyor. AKP, Türkiye'deki eski toplumsal sözleşmeyi cumhuriyetin toplumsal sözleşmesini bozdu, bu açık. Ama yerine kendi toplumsal sözleşmesini koyamadı. Ya da şöyle söyleyelim, merkez, asker-sivil bürokrat cumhuriyetçi elitten oluşurken çevre AKP'nin temsil ettiği kitlelerdi. Şimdi AKP merkez oldu ama eski merkezin tüm vesayet araçlarını kullanmaya başladı. Eski vesayet gitti yenisi geldi. Eski merkezle yeni merkez arasında demokrasi ve insan hakları bakımından önemli bir değişiklik olmadı. Belki de yeni bir toplumsal sözleşme yapmak lazım. Mevcut partiler eliyle bu sözleşmenin yapılması mümkün görünmüyor. Yeni bir cephenin doğması lazım…
7 Haziran'da aday olmadınız. Hayal kırıklığı mı yaşadınız?
(Gülüyor) Biz CHP Türkiye'yi değiştirecek bir parti olsun istedik. Bunun için önce CHP'nin kendisinin değişmesi gerekiyordu. Bizim beklediğimiz hızda bir değişim olmayacağı anlaşıldı.Hâlâ CHP üyesiyim." CİHAN