Eski MİT yöneticilerinden Mehmet Eymür, 1990’larda aktif olarak faili meçhul ve işkence yöntemleriyle adı duyulan JİTEM’in gerçek olduğunu kayderek öldürülen kişilerin devlet tarafından para ile katledildiğini belirtti. Eymür, para için öldürülen kişi sayısının 18 olduğunu ifade etti.
Gazeteci Gökçer Tahincioğlu, bir dönem Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Kontrterör Dairesi’ni yöneten Mehmet Eymür’e 1990’lardaki faili meçhul cinayetlere, devlet ve mafya ilişkilerine dair sorular yöneltti.
Eymür, Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek’in MİT’te ve TSK’de etkili olduğunu belirterek “Perinçek’in hem ordu içinde yüzbaşılıktan başlayıp generalliğe kadar uzanan adamları var hem de MİT’te. Bana kalırsa Perinçek, tamamen, İngiliz istihbaratıyla Amerikalıların adamıdır. Kesinlikle öyledir.” diye konuştu.
“YEŞİL’İN ARABASINI BULDUK, ŞOFÖRÜ DE KAYIP”
– Siz Yeşil adıyla bilinen Mahmut Yıldırım’ı, JİTEM’den uzaklaştırılınca MİT’e aldınız. O da faili meçhul cinayetler davasının sanıklarından… Yaşıyor mu Yeşil?
Zannetmiyorum. Oğlu ile falan konuştum. Herhalde parayı bölüşenlerden biri temizledi onu. Ortadan kaybolduğu zaman. Bayağı aradık o zaman. Arabasını Bahçelievler’de bulduk. Şoförü vardı o da ortadan kayboldu.
– Oğlu yaşadığını söylüyor…
Yok, onu çok kullanan oldu. Yaşasa bizden kaçacak bir nedeni yoktu.
– Cem Ersever’i o mu öldürdü?
Zannedersem o öldürdü. Yok diyordu ama. “Ben yapmadım” dedi. Ama yaptığını da söylerdi genelde. Cem Ersever için yapmadığını söyledi. Ama sanıyorum o öldürdü.
“BİZE DÜZGÜN ADAM LAZIM DEĞİL Kİ… YEŞİL YÜREKLİ BİR OĞLANDI”
– Siz niye Yeşil gibi biriyle çalıştınız?
Teşkilattaki bir arkadaş söyledi. “Bölgeden çıkartıldı” dedi. “Sizin yurtdışı faaliyetlerde kullanırsınız” dedi. Zaten ilk bizim elemanımız olmuş. Elazığ’ın elemanı. Askerlerle temas kurunca bizimkiler bırakmış.
– Gerçek bir katil oysa, siz nasıl görüyordunuz?
Yürekli bir oğlandı. Öyle adamlar çok. Mardin’de de Binno diye eski eşkıya elemanımız vardı. Millet korkar mağaralara girmeye, askerler falan, bunları sokardık hep.
– Yeşil gibi başka isimler var mı?
Tabii şimdi bize düzgün adam lazım değil ki. Düzgün adam neyin haberini getirecek. Bir faaliyetin içerisinde olan adam zaten kirli adamdır.
“JİTEM GERÇEK ELBETTE, VELİ KÜÇÜK BENİ ÇOK HAYAK KIRIKLIĞINA UĞRATTI”
– Bugünden 90’lara baktığınızda bir yandan siz (MİT) operasyon yapıyorsunuz, asker var, polis var. Ama bir de JİTEM var. Hâlâ tam olarak kabullenilmeyen… JİTEM gerçek değil mi?
Gerçek elbette. Evet. Veli Küçük’ü de iyi tanırım. Çok beni hayal kırıklığına uğratan bir insan. Bir kere Perinçek grubundan. O benim için büyük bir eksi. Yanlış işlere giriştiler. JİTEM, şu bu falan filan. Benim ona çok iyiliklerim vardır.
– JİTEM sizce yanlış mıydı?
Tabii yani… Meslek hayatımda şunu gördüm ben. En şikâyetçi olduğum kişiler asker kişiler oldu. Ben askerleri çok severim. Asker çocuğuyum. Bunlar köyden gelen, açılan genç kızlara benziyor. Birliklerinden çıkınca sivil hayatta birdenbire değişiyorlar. Bizdeki askerlerin hepsiyle problemim oldu. Benim yakınımda çalışan Yavuz Ataç, Kaşif Kozinoğlu, Korkut Eken vardı. En sevdiklerimden biri Korkut’tu. Üzüntü vericidir bugünkü durumu. Şimdi 18 kişinin cinayeti nedeniyle yargılanıyorlar. Ne kadar ağır bir şey?
“18 KİŞİYİ DEVLET GÖREVLİLERİ, PARA İÇİN ÖLDÜRDÜ”
– Bu 18 kişiyi devlet mi öldürdü?
Evet işte. Ayhan Çarkın’ın ifadesiyle yapıldı bu dava…
– Çarkın öyle diyor ama siz de çok etkinsiniz o dönemde, görevlisiniz? Daha 90’larda bu çete tarafından bu cinayetlerin işlendiğini biliyordunuz anlatımlarınıza göre? Rapor ettiniz mi bunları?
E tabii. Tarık Ümit’ten aldığım listeleri falan verdim hep. Bizde çalışan Kaşif Kozinoğlu (Ergenekon operasyonu sırasında cezaevinde ölen eski MİT mensubu) bu grupla çalışanlardan biriydi mesela. O da içlerindeydi. Yavuz Ataç başkaydı. O Amerikalılarla gizli ilişkiler, Çakıcı’yla ilişkiler içindeydi. Tabii ben bu cinayetleri rapor ettim. O raporları usulüne uygun biçimde verdim.
“BENİM GÖZÜMDE DEVLET HER ŞEYİ YAPABİLİR, MEŞRUDUR, AMA MENFAAT VARSA”
– Mahkemede, “Tarık Ümit cinayetleri anlattığında, kendisinin de cinayet işlediğini söylediğinde, devlet için yaptığını düşündüm” demiştiniz.
Devlet benim gözümde her şeyi yapabilir. Meşrudur. Benim için böyle. Ama işin içinde menfaat varsa… “Bu kadar para ver yoksa seni öldüreceğim.” Bu insanlar maalesef böyle öldürüldü.
– Sizin kuşkunuz yok anladığım kadarıyla…
Hiç kuşkum yok.
– Bu kadar açık kanıtlar var. Çetenin içinden olan Çarkın konuşuyor… Sizin gibi bir isim listeler sunuyor, rapor ettiğinizi söylüyorsunuz, niye dokunulamadı?
Evet, Çarkın, “Onlar yedi, biz aç kaldık” diyor zaten. Bu devlette olan bazı şeyler komedi… Çiller Özel Örgütü’nü biliyor musunuz. Mesela yok öyle bir şey.
– Ama dönemin başbakanı Tansu Çiller de isim listesi açıklamadı mı, o listedeki isimler öldürüldü.
O Mehmet Ağar’ın tesiridir. (Tansu) Çiller’in kendi bilgisiyle yaptığını sanmıyorum. Pirüpak olduğunu söylemek istemem, ama Çiller Özel Örgütü tamamen palavra… 700 kişilik grup varmış, bunların hepsi yanlış.
– Size Çillerler ulaştı mı, bize istihbarat gelmiyor diye, görüşüyor muydunuz?
Ben Özer Çiller’le görüşüyordum. Sönmez Köksal’ın (dönemin MİT Müsteşarı) bilgisi dahilinde. Sönmez Bey yanına gittiğinde ayakta bekletmiş, Sönmez Bey bayağı bozulmuş. Gitmek istemiyordu. Teşkilatla ilgili bazı şeyler vardı. İmzalar, yazılar. Benden gitmemi istiyordu Sönmez Bey. Ben Özer Bey’le görüşüp onları söylüyordum. O da hanımına söylüyordu. Böyle yaptırıyordum. Benim ilişkim bu. Özel bir talepleri olmadı. Ama onların döneminde MİT’e geri döndüm. Hâlâ Çiller Özel Örgütü diye kitap satıyor Doğu Perinçek. O konuda Sönmez Bey’in de büyük hatası var. Bizim Mikdat Alpay’ın yazdığı bir rapor sanki bunu teyit eder gibi çıktı. Sönmez Bey’in de hatası var, imzalamış bu raporu. Mikdat Alpay, Perinçek’le işbirliği yaptı. Doğru düzgün okumamış Sönmez Bey. Çiller de tazminat kazandı 2 milyon lira o kitaptan. Ama hâlâ satışta… Benim bu Çiller Özel Örgütü’nün başında olduğumu söylediler. Düşünün. Metin Dalman isimli gazeteci Alman medyasına bunu verdi. Mikdat Alpay’ın adamı bir MİT elemanı Dalman. Böyle çalıştılar. Kesinlikle böyle bir yapılanma yok. Benim Çiller Örgütü diye bir örgüt başında olmam, Çatlı ile Ağar ile bu örgütü yönetmem mümkün olabilir mi?
“ÇATLI, UYUŞTURUCU İŞİ İÇİN ‘MECBUR KALDIK, AÇ MI YAŞAYALIM’ DEDİ”
– Abdullah Çatlı ile Mehmet Ağar ilişkisi neydi? Çiller bilmiyor muydu bu ilişkiyi, Çatlı’nın aranırken bu işlerde kullanıldığını?
Çiller biliyordu herhalde. Çatlı ile de münakaşam oldu. Bebek’te bir restorana getirmişti biri. Dedim ki uyuşturucu işi yapıyorsunuz. O zaman yurt dışında yaşıyorlardı. “E biz mecbur kaldık, aç mı yaşayalım” dedi. “Başka iş yapamayacak mısın” dedim. Münakaşamız oldu.
8 Ekim 1978’de gerçekleşen Bahçelievler Katliamı’nda öldürülen Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi 7 genç- Çatlı kim o sırada, sıfatı neydi, sizinle de görüşebiliyor…
Kullanıyorlardı. Bahçelievler katliamı, devletin parmağının olduğu cinayet değil. Her türlü pisliğin içindeler zaten. Nuri Gündeş’ler (Eski MİT Bölge Başkanı) kullandı onları. Birileri tabii kullandı. Hiçbir şey de yapmadılar. ASALA’yı bitirdik hikâyeleri palavra, yalan. Fransa’da bir mezarlıktaki anıta bomba koydular. Başka yaptıkları bir şey de yok.
– Devlet niye buna ihtiyaç duyar?
Çatlı, kullanılabilir tabii ama kimin kimi kullandığı önemli. Buna dikkat etmeniz lazım. Yanlış adamları seçmişler bence.
– MİT’in işi bitince Ağar’a mı geçiyor bu ekip?
Evet, onlar aynı ekibin adamları oldular. “Çiller cinayetleri biliyordur, ama Ağar kim bilir nasıl takdim ediyor”
– Çiller bu cinayetlerden haberdar değil miydi?
Biliyordur. Ama Mehmet Ağar kim bilir nasıl takdim ediyor? Ağar bunlara pasaport veriyor, yetki veriyor.
– Siz bu ekipten sadece Tarık Ümit ve Yeşil’i mi tanıyordunuz?
Birçoğunu bilirdim. Ben iki önemli yerde çalıştım. Biri kaçakçılık. Bir de terör konusunda çalışmam var. Bilirim.
– Rapor ettim, diyorsunuz ama bir şey yapılmamış. Rapor ettiğiniz yer MİT Müsteşarlığı, hükümete bağlı. O raporda hükümetin bakanı bu işin içinde diyorsunuz…
Mehmet Ağar gibi bir İçişleri Bakanı, Emniyet Genel Müdürü olursa… Yine ayakta kalmamız bu kadar başarı. Açığım yok ondan. Açığım olsa duman etmişlerdi. Mehmet Ağar uğraştı benimle, uğraşmaz olur mu? Yeşil’i aldılar, işkence yaptılar. Orhan Taşanlar (eski Ankara Emniyet Müdürü) gece aradı, “Adamınızmış, alın bunu” dedi. Ben “Adamımız değil, suçu varsa cezasını verin” dedim.
– Ama Tarık Ümit ortadan kaybolunca Ağar’ı aradınız?
Amcası arıyor, kızı arıyor beni. Adam kayıp. MİT’in adamıydı. Sağlam ayakkabı değildi. Bizzat cinayet işlediğini de söyledi. Ben bunu da rapor ettim. Ağar’ı da aradım. “Bakayım” dedi.
– Siz bu raporları MİT Müsteşarı’na mı veriyordunuz, o işleme koymuyor muydu?
Tabii, müsteşarlığa. Dosyaya giriyor… Ne yapacaksınız devlet çarkı dönmüyorsa, adalet sistemi işlemiyorsa… Ben bunun rahatsızlığını hep duydum…
“PERİNÇEK HEDEF GÖSTERDİ”
Sabahattin Savaşman- Hiram Abas’la çok yakındınız. Bugünden bakınca suikastı nasıl yorumluyorsunuz?
Bir kere orada Doğu Perinçek’e çok büyük tepkim var. Bugün MİT’çinin adını yazana hapis cezası veriyorlar. O tarihte her şeyini, plakasını, telefonunu, evini, adresini hepsini verdiler. Bir nevi “öldürün” denildi. Hiram Bey de hissetmişti zaten. Arkasından felaket oldu. Kontrol edildiğini biliyordu Hiram Bey. Enteresan olan ilk Amerikan casusunu yakalamamızdan sonra olmasıdır. (MİT Başkan Yardımcısı Sabahattin Savaşman’ın ABD casusu olduğunun aydınlatılması olayı) İlk Aydınlık’ta yayınlar başladı. Hiram Bey ve beni CIA ajanı yaptılar o haberlerde. Biz aksini çözmüşüz ama bizi suçluyorlar. Sonra tüm bilgileri verdiler… “Perinçek İngiliz istihbaratıyla Amerikalıların adamıdır; ordu ve MİT’te adamları var”
– Doğu Perinçek etkili mi MİT içinde?
Perinçek’in hem ordu içinde yüzbaşılıktan başlayıp generalliğe kadar uzanan adamları var hem de MİT’te. Bana kalırsa Perinçek, tamamen, İngiliz istihbaratıyla Amerikalıların adamıdır. Kesinlikle öyledir.
– Bunu bilgiyle mi söylüyorsunuz?
Evet.
– 68 kuşağından, öğrenci hareketinden gelen bir isim, o tarihten bu yana böyle mi?
Evet, solun gelişmesini Türkiye’de engellemek için kurulan bir örgüt. Türkiye’de birçok yere girmiş durumda Amerika. Biz bu etkiyi maalesef çıkartamadık.