Abdullah Aymaz / samanyoluhaber.com
Başyazı “Nefisle Yüzleşmede Hâlede İlk Halka (3)” başlığıyla, Hz. Osman Zinnureyn Efendimizin (S.A.S.) nefisle yüzleşmedeki mücâhede derinliğini anlatıyor: “Şimdi de hâlede, yüzünde güneş gibi nur-i Rahman, Zinnureyn Hz. Osman var. Tavrı düşüncesi, iç derinliği ve bu derinlikte nebî sesi gibi duyulan seleflerinin ah u vâhından –bana ait seviye vefasızlığıyla- birkaç damla!.. (…) O ve selefleri, Hz. Ruh-u Seyyidi’l-Enâm’ı (S.A.S.) bir sarraf titizliğiyle, basiret merceğine bağlı öyle takibe almışlardı ki, güfte aynı, beste aynı, duyulan hep o canfeza nağmelerdi. Söz Sultanı, sözlerin sultanı beyanlarıyla nasıl inlemiş, nasıl sızlanmışsa, ses tonu farklılığıyla nağmeler aynıydı; çünkü onlar o Kamer-i Münir’in hâlesinde her şeyi aynıyla aksettiren birer nur-efşan ayna mesabesindeydi. Dolayısıyla da Hakka teveccühte, O’na iç döküp sızlanmada ve nefisle hesaplaşmada hep o Rehber-i Zîşan’ın dillendirdiği argümanları kullanıyor; hemen her zaman da aynı makam ve ritimde Cenab-ı Hannân ü Mennan’a iç döküp sızlanıyorlardı. Allah’a yalvarıp yakarmada Edeb Sultanı’nın deyip ettiklerine muhalefetten korkuyor ve tir tir titreyip her hallerinde Onun dilini kullanmaya fevkalâde bir özen gösteriyorlardı.”
“(Hz. Zinnureny), Kur’an-ı Kerim’i bu iç çekişlere temel esas ve vesile ittihaz ederek, mebde’den müntehaya Beyan-ı İlahî ufkundaki bu perdeli seyahatini Hakka sığınmanın nuranî vesilesi sayılan ‘Muavvizeteyn’ ile noktalıyordu; noktalıyor ve bir kısım bahtsızların, onun ruhunun ötelere kanatlanmasına sebebiyet verecekleri ana kadar da o farklı vird-i zebanına devam ediyordu. Kur’an’ının üzerine dökülen kanlar onun İlahî Kelam’la yürekten irtibatının şahid-i sâdıkıdır.” (Büyük Cevşen’deki Fatiha’dan Nâs Suresine kadar her sureden alıntılarla meydana gelen hârika MÜNÂCÂT-I KUR’AN duası, Hz. Ali’nin tasdik ve rivayetiyle Hz. Osman’a aittir. M.F. Gülen Hocaefendi bu başyazısının son bölümünde buna işaret ediyor. A.A.)
Nuh Aydın’ın “Adezyon ve Kohezyon Kuvvetleri” başlıklı yazısı, verdiği fennî ilmî bilgiler yanında bir tevhid dersi mahiyetinde…
“Yalnızlık mı Çekiyorum?” başlıklı yazısında Prof. Dr. Said Işık, bize altı cihetimizi koruma altına alacak ve yalnızlığımızı giderecek gerçek dostlarımızdan bahsediyor.
Didem Fırtına “Işıklı Hayvanlar” yazısıyla bizlere yepyeni bir tefekkür ufku açıyor.
“Elmas Kalemli Sıddık Hattat” başlıklı yazıda, Hüsrev Altınbaşak Ağabeyimiz bilhassa yakınlarının hatıralarıyla bilinmeyen taraflarıyla anlatılmaya çalışılmış…
Numan Erciyes “Hücre ve DNA Mucizesi” başlıklı yazısında Dünyanın önde gelen ateistlerinden Antony Flew’in imana gelmesine vesile olan İlahî harika sanattan bahis açmaktadır.
“Devler Geçidi” başlıklı yazısıyla Rümeysa Eren Atlas Okyanusu'ndaki binlerce altıgen ihtiva eden harika bir bölgeden söz etmektedir.
Orta sayfada, M. Fethullah Gülen Hocaefendi, “Farklı Mertebeleriyle Nefis-5” başlıklı yazısında, nefs-i emareden Râdıye ve Mardıyye mertebesine kadar nefis mertebeleri üzerinde duruyor…
Selim Gül “Cumbalarda Seyahat” başlıklı deneme tür yazısında, Asr-ı Saadette cumbasında okuduğu Kur’an ile kalbleri ihtizaza getiren Hz. Ebu Bekir ile Bekir isimli dedesinin, cumbalarının altında okuduğu Kur’an’ı ve kendisine ‘Kur’an’a sahip çık!’ vasiyetini anlatıyor.
“Duyabilsem Seni Her Gece “ münacâtı ile ile M.F. Gülen Hocaefendi, iç çekiş ve sızlanışlarını dergâh-ı İlâhiye arz ediyor.
Dr. Hüseyin Aslan, “İngilizlerin İslam’a İlgisi ve Muhacir Müslümanlar” başlıklı yazısıyla, 8. Yüzyılda başlayan İslamiyete ilginin, günümüze kadar devam eden örnekleri üzerinde duruyor. İngilizlerden ihtida edenlerin sayısının 2001 verilerine göre 61000 olduğu ve bu sayının 2010’da iki katına çıktığının tahmin edildiği ifade edilmektedir.
“Kapı Kulunum” naatı ile M.F. Gülen Hocaefendi, Peygamber Efendimize (S.A.S.) karşı olan kara sevdasını dillendiriyor..
Prof. Dr. Suat Yıldırım Hocamız “Medyen Hicretinin Düşündürdükleri” başlıklı yazısında. Kasas Suresinin 14. 28. Âyetlerini ele alarak bunların yorumlarını, Tevrat’ın Çıkış bölümündeki,11. - 25. Âyetleriyle karşılaştırarak yapıyor. Bu arada salih zatın (Şuayb Aleyhisselam olması muhtemel) yanında bir damat olarak kalan Musa Aleyhisselamın aldığı feyiz ve eğitimle, Firavun’a karşı çıkmaya ve kavmini onun zulmünden kurtarmaya hazırlandığını da ifade ediyor…
“Borş ve Hicret” başlıklı hikayesinde, Emin Osman Uygur, Doğu Almanya’da, Almanya doğumlu iki öğrenci işe karşılaştığını, kaldıkları evde bir de Tacik öğrenci bulunduğunu, sonra Azerbaycanlı Anar Beyle tanıştığını anlatıyor. Anar Beyin evinde yedikleri Borş çorbasının lezzetinden söz ederek Orta Asya’da açılan Türk Kolejlerinin önemine vurgu yapıyor. Doğu Almanya’ya gelen bu sürecin mültecileri ile beraber hizmet etmenin geleceği üzerinde duruyor…
Yusuf Turan “Duada Güller” şiiri ile, Yağmur dergisindeki güzel mısralarını hatırlatır letafetler ortaya koyuyor…
Salih Gülen “Babaların Tarihi” yazısıyla, Osmanlı tarihindeki padişah babaların ideallerini gerçekleştiren oğul padişahların bir nevi resm-i geçitini sergilemiş…
2018 Eylülü'nün Çağlayanı'ndan da sizleri bir nebze haberdar etmek istedim. Tadımlık şeyler sırf iştah açmak içindir. Ümit ederim ki, inşaallah Çağlayan’ı elinize alınca kana kana tefeyyüz edersiniz.