FED iki gün süren toplantılarının ardından yaptığı açıklamada, oybirliğiyle politika faiz hedefini yüzde 0,75 ile yüzde 1 arasında tutmayı ve borçlanma maliyetlerini de benzer oranda arttırmayı kararlaştırdığını kaydetti.
FED’in politikalarının oluşturulduğu Federal Açık Piyasa Komitesi’nden yapılan açıklamada, yılın ilk üç ayında gayri safi yurt içi hasıladaki düşüşe rağmen, “hanehalkı harcamaları ve iş odaklı yatırımların güçlü kalmayı sürdürdüğü, istihdam artışlarının da kuvvetli bir seyir izlediği” belirtildi.
Açıklamada, enflasyonun, Ukrayna’daki savaş ve Çin’deki yeni Corona virüsü kısıtlamalarının baskısı yüzünden “yüksek oranda” seyretmeye devam ettiği ifade edildi. Komitenin, “enflasyon risklerini yüksek bir dikkatle takip ettiği” kaydedildi.
FED’in 9 trilyon dolar civarına ulaşan varlık bilançosunun da Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında ayda 47,5 milyar dolar azalmasına izin verileceği ve düşüşün Eylül ayında ayda 95 milyar dolara kadar ulaşmasının beklendiği de açıklandı.
FED bu ayki toplantısından sonra Amerikan ekonomisine ilişkin yeni tahminler yayınlamadı ancak en son Mart ayındaki toplantısından bu yana açıklanan veriler, enflasyon, ücret artışı ya da aşırı hızdaki işe alımların yavaşlamaya başlayacağı yönünde pek işaret vermedi.
Piyasalar, bu yıl içinde ve gelecek yıl faiz oranlarının daha da artacağı varsayımıyla hareket etmeye başlamıştı.
FED, para politikasını sıkılaştırma adımlarını Mart ayı ortasında, faiz oranını 0,25 puan arttırarak atmaya başladı. Bu oran, enflasyonun son 40 yılın en yüksek seviyesine tırmandığı dönemde bazı ekonomi çevreleri tarafından yetersiz bulunmuştu. Ancak FED, Rusya'nın 24 Şubat'ta Ukrayna'yı işgal etmesi üzerine küresel piyasalarda daha fazla belirsizlik yaratmamak için faiz arttırımını beklentilerin altında tutmuştu.
FED'in 0,25 puanlık faiz artışı kararını izleyen haftalarda enflasyon yeniden hız kazandı. Rusya-Ukrayna savaşı petrol ve gıda fiyatlarında yükselişe neden olurken Çin'in COVID-19'la mücadele kapsamında sıkı karantina uygulamasına gitmesi, tedarik zincirlerini sekteye uğrattı.
Amerika'daki istihdam piyasasına ilişkin veriler, piyasanın sıkılaştığını, istihdam maliyetlerinin yükseldiğini ve şirketlerin çalışanlarını ellerinde tutmakta zorlandığını ortaya koyuyor. Rekor düzeydeki eleman açığı, aynı zamanda enflasyonu körükleyecek daha yüksek ücretlere dönüşebilir.
Tüm bu etkenler, FED'in enflasyonu dizginlemek için daha kararlı adımlar atması için baskıları arttırıyor.
FED Başkanı Jerome Powell, bankanın bu haftaki toplantıları öncesinde yaptığı açıklamada, enflasyon oranını "hızla" düşürerek, FED yetkililerinin "mutedil" olarak nitelediği yüzde 2,25 ila yüzde 2,5 aralığına çekmek istediğini söylemişti.
FED'in amacı, borçlanma maliyetlerini hızlı bir şekilde ve yeterince yükselterek hane harcamalarını ve şirketlerin eleman alımını yavaşlatmak. Bu planın, FED'in yüzde 2 olarak belirlediği hedefin çok üzerinde olan enflasyonu azaltması umuluyor.
Ancak FED, faiz oranlarını aşırı miktarda ve fazlasıyla hızlı yükselterek istihdam piyasasını kesintiye uğratmayı ve ekonomik büyümenin önüne geçmeyi engellemek istiyor. Amerika'da işsizlik oranı, pandemi öncesi seviyeye yaklaşarak yüzde 3,6'ya geriledi. Ekonomik toparlanmada atılacak herhangi bir geri adım, resesyonu tetikleyebilir.
Uzmanlar, FED'in geçmişte "yumuşak iniş" olarak adlandırılan, para politikalarının sıkılaştırılmasına ve enflasyonun düşürülmesine rağmen ekonomik büyümeden feragat edilmediği dönemlerin nadir olduğunu hatırlatıyor. Bu sefer FED'in, enflasyonun faiz oranlarından çok daha hızlı yükselmesine göz yumduğunun altını çizen uzmanlar, bu nedenle de "yumuşak iniş" fırsatının çoktan kaçırılmış olabileceğini kaydediyor.
Faiz oranlarının hızla arttırılması beklenirken, enflasyonun izleyeceği rotanınsa FED'in kontrolu dışında bazı etkenlere bağlı olduğu gözleniyor. Bu etkenler pandeminin geçireceği süreç, Ukrayna'daki savaş ve her iki unsura da bağlı olan tedarik ve eleman sıkıntıları.