Fethullah Gülen Hocaefendi haftanın Bamteli sohbetinde Izdıraplı inleme, çok önemli bir duadır. dedi.
Hizmet gönüllerine sık sık dua edin tavsiyesinde bulunan Hocaefendi ellerinizi kaldırın dedi
İşte Hocaefendinin Sohbetin sonunda ellerini kaldırarak ettiği dua...
Bu açıdan da bir yönüyle ayak oyuncularının, kündecilerin, önünüzü kesip sizi devirmeye çalışmalarıyla karşı karşıya bulunduğunuz şu dönemde, ciddî bir gönül ızdırabıyla dua etmek lazım. “Allah’ım, peygamberler yolundaki bu Hizmet’i; Ebu Bekir u Ömer u Osman u Ali yolundaki bu Hizmet’i durdurmak isteyenlere fırsat verme! Allah’ım, bizleri bu Hizmet’te sabit-kadem eyle!” diye, ızdırapla içten dua etmek, Allah’ın izni ve inayetiyle, o kandan-irinden deryaları görmeden geçmeye vesile olacaktır. Everest Tepesi’nin, tepesine çıkılmıyor; o tepeyi düz yolda geçiyor/aşıyor gibi aşmaya vesile olacaktır, Allah’ın izni ve inayetiyle. Elverir ki, İnsanlığın İftihar Tablosu’nun, bazı bela ve musibetlerin def’inde ellerini böyle kaldırdığı -Müslim-i Şerif’teki hadis-i şeriflerin ifade ettiği üzere- “koltuk altlarının beyazının görüneceği şekilde, ellerini böyle kaldırdığı” gibi, yer yer ellerinizi kaldırın!..
“Ey ihtiyaç ve hâcetleri gideren Rabbimiz, bizim bütün ihtiyaçlarımızı gider; ey belâları def’ u ref’ eden Sultanımız, başımıza gelmesi muhtemel bütün belâları def’ eyle. Dualarımıza icâbet buyur; bize ümit ve beklentilerimizde inkisâr yaşatma; ellerimizi boş ve hüsrâna uğramış olarak indirtme!.. Bizi düşman sayanlara ve bize husumet güdenlere gelince; onları ümit ve beklentilerinde hüsrana uğrat; bütün emel ve dileklerinde, umum gayretlerinde, topyekûn himmetlerinde, her türlü güç ve kuvvetlerinde onları haybete düşür, mahrum ve me’yus kıl!.. Ey Azîz, ey Cebbâr, ey Celîl, ey Kahhâr, ey Celâl ve İkrâm Sahibi!.. Zât’ının hakkına, azamet ve ululuğun hakkına, Ulûhiyet ve Rubûbiyetin hakkına, sıfât-ı Sübhâniyen ve esmâ-i hüsnân hakkına, en yüce ismin, İsm-i A’zam’ın hakkına ve hürmetine.. ve Efendimiz Muhammed Mustafa hakkı, hürmeti ve şefaatine dualarımızı kabul buyur. O’na salât ü selam dileyerek bunu Sen’den dileniyoruz, ey Erhamürrâhimîn Rabbimiz!.. Âmin.”