Kişilerin kendini savunma hakkını temsil eden makamın zirvesindeki bu kişi Erdoğan'la ortak bir proje yürüttüklerini daha açık nasıl söylesin?
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasından iki hafta sonra, 4 Ocak 2104'te dönemin başbakanı Erdoğan'la 1.5 saat çalışma toplantısında buluşan Feyzioğlu o gün Ergenekon ve Balyoz gibi darbe davalarının bozulması, bütün tutukluların salıverilmesi için formülleri konuşmuş ve bunları AKP'ye kabul ettirmişti. 'Ergenekon'un savcısı' bu iyiliği elbette bedava yapmıyor, kurtarılan darbe davası hükümlülerinin yerine tutuklanacak kişilerle ilgili Feyzioğlu'nun temsil ettiği yapıdan destek istiyordu.
Feyzioğlu o gün yaptığı görüşmede kendi ifadesiyle 2 haftadır Türkiye'de gündemi sallayan '17 Aralık soruşturmasının içeriğine hiç girmediklerini' de söylüyordu. Yargının üç erkinden birini temsil eden Barolar Birliği'nin yolsuzlukların ve rüşvetçilerin göz göre göre yargıdan kaçırılmasına itirazı yoktu demek ki.
Ulusalcı tabanın gazını almaya matuf Saray'la yaptığı tiyatral ve sanal kavgaları bir yana bırakan Feyzioğlu'nun tutuklanan yüzlerce avukatı ve baro başkanını savunan şöyle ele gelir tek cümlesi yokken 'Türkiye'de cezaevinde işkence yoktur' diyebilmesi şaşırtıcı olmasa da misyonunu açık eden önemli bir cümledir.
30 gün nezarethanede gözaltında tutulan insanlar, Emniyet'te tam 20 gün (sadece tuvalet hariç) kelepçeli tutulan kişiler, ilacı verilmediği için kriz geçirenler, dayaktan geçirilip sözlü ve fiziki işkenceye tabi tutulan sıradan akademisyenler, 9 aylık hamileyken günlerce gözaltında bekletilen ev hanımları, 20 kişilik koğuşta 40 kişi kalmak zorunda kalan esnaflar, çırılçıplak soyulan öğrenciler, açık görüş hakkı olmadığı için bayramda bile evladına sarılamayan gazeteciler, doktorlar...
Cezaevinde ya da Emniyet'teki demir parmaklıklar ardında intihar ettiği söylenen savcılar ya da durup dururken(!) hayatını kaybeden öğretmenler...
Bunların hiçbiri Türkiye'ye egemen olan AKP-Neo Ergenekon ittifakı için sorun değil. Onlar ve Feyzioğlu gibi temsilcileri, evinde oturan binlerce hakimin, savcının, ailesinin gözü önünde karı-koca derdest edilen yüksek yargı üyelerinin birkaç günde isimsiz ihbarlar ve fişlemelerle tutuklanmasını da sorun etmiyor.
Bunların hiçbiri öncesiyle ve sonrasıyla işkence anlamına da gelmiyor. Ve Feyzioğlu Sarayla yaptıkları ittifakın hakkını yurtdışı toplantılarda böylece -Türkiye'de bu cümleyi kurması tiyatral kavgalarına gölge düşürebilir diye düşünüyor olsa gerek- vermeye devam ediyor. Ve biz bunu toplantıyı takip eden bir Türk gazetecinin 140 karakterlik tweeti ile ancak öğrenebiliyoruz. (https://twitter.com/WashingtonPoint/status/779012975877292032)
Türkiye'de hukuk arayanlara, Türk adaletine ve mahkemelerinden hala adil karar çıkacağını düşünenlere ilanen duyrulur: Avukat, Hukuk Profesörü ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu Türkiye'de demir parmaklıklar ardında işkence yok diyor.