Dünya her geçen gün yeni toplumsal olaylar, iklim sorunları, ülkelerarası krizler, savaşlar ve ekonomik krizlerle boğuşurken, küresel servetin önemli bir kısmını elinde tutan ultra zenginler, servetlerini ve yaşamlarını garanti altına almak için her yolu deniyor.
Bazıları uzak gezegenlerde koloniler kurmayı hayal ediyor, bazıları da nasıl daha uzun yaşayabileceklerine ve hazinelerini nasıl sonsuza dek koruyabileceklerine kafa yoruyor.
"Ultra zenginlerin hayatta kalma mücadelesi" (Survival of the richest) kitabının yazarı, Douglas Rushkoff'a göre, servetlerini korumaya çalışan milyarderler aynı zamanda kıyamet senaryoları için de hazırlık yapıyor.
"YENİ ZELANDA MI ALASKA MI?"
"Dijital teknolojinin hayatımız üzerindeki etkileri" hakkında makaleler kaleme alan Rushkoff, genellikle zengin ve etkili isimlere hitap eden özel toplantılar tertipliyor.
Guardian'da yer alan habere göre, bu toplantılardan birinde gelişen olayları aktaran Rushkoff, "Masanın etrafına oturdular ve kendilerini tanıttılar: teknoloji yatırımı ve risk fonu dünyasının üst kademesinden beş süper zengin adam" ifadelerini kullandı.
Rushkoff, söz konusu toplantıyı anlattığı yazısında ultra zengin katılımcıların, hangi kripto para birimini stoklamaları gerektiği veya "sanal gerçeklik mi yoksa artırılmış gerçeklik mi daha iyi" gibi konular üzerine yoğunlaştıklarını belirtti.
Rushkoff'a göre, sohbet bu noktadan "endişe verici" bir noktaya evrildi. Zira katılımcılar, iklim krizinden en az etkilenecek bölgeleri tartışıyordu; seçenekler arasında Yeni Zelanda ve Alaska vardı.
"BİR DÜZİNE KİRALIK DENİZ KOMANDOSU"
Ardından katılımcılar, Dünya'da yaşama yönelik büyük tehditleri masaya yatırdı. Hangisi daha büyük bir tehditti; küresel ısınma mı yoksa biyolojik savaş mı? Bir insan dış temas olmadan veya dış dünyadan yardım almadan ne kadar süre hayatta kalabilirdi...
Katılımcılar çevresel çöküş, sosyal huzursuzluk, nükleer patlama, güneş fırtınası, durdurulamaz bir virüs salgını veya her şeyi alt üst eden kötü niyetli bir bilgisayar virüsüne karşı olası kurtuluş senaryolarını tartıştı.
Rushkoff göre milyarderlerden biri, yukarıdaki seçeneklerden herhangi birinin gerçekleşmesi durumunda gizli sığınağında konuşlandırmak üzere "bir düzine deniz komandosu" kiralamıştı; ancak sahip olduğu kripto varlıklar değersiz hale geldiğinde onlara nasıl ödeme yapacağı konusunda endişeliydi...
"GARDİYANLARA DİSİPLİN TASMASI"
Son olarak, aracı kurumlardan birinin CEO'su, kendine ait yeraltı sığınak sistemini inşa etmeyi neredeyse tamamladığını açıkladı. Milyarderler toplantıda, gıda tedarikinde sadece kendilerinin bildiği özel şifreli kilitler kullanmayı ya da hayatta kalmaları karşılığında gardiyanlara bir çeşit disiplin tasması takmayı, hatta eğer yapabilirlerse, gardiyan ve işçi olarak hizmet edecek robotlar tasarlamayı tartıştı.
"Muhafızlarınızın gelecekte size sadakat göstermelerini sağlamanın yolu, onlara şu anda arkadaş gibi davranmaktır" dedi Rushkoff ve cephane ya da elektrikli tellerden ziyade insanlara ve insan ilişkilerine yatırım yapmalarını tavsiye etti. Kulağa hippi felsefesi gibi gelen bu sözler karşısında zengin katılımcılar gözlerini devirdi...
Rushkoff şöyle devam etti:
"Farkına vardığım şey, bu adamların aslında kaybedenler olduğuydu. Sığınak stratejilerini değerlendirmem için beni çöle çağıran milyarderler, ekonomik oyunun galipleri değil, aksine kurbanlarıydı (...) 'Yarattıkları zarardan kendilerini izole edecek kadar çok para kazanmak' şeklinde tanımlayabileceğimiz bir zihniyete yenik düşmüşlerdi. Tıpkı kendi egzozundan kaçacak kadar hızlı giden bir araba yapmak istiyormuş gibi..."