İç süreçlerin tamamlanarak 4 Nisan 2017 tarihinde iki ülke arasında imzalanan savunma anlaşmasının 1 Ağustos 2020 tarihi itibariyle devreye girdiğinin duyurulmasının ardından, Ankara'dan, "Daha önce yapılan açıklamalarımızda belirttiğimiz üzere, Ada'nın tamamını ve Kıbrıs Türkleri'ni temsil etmeyen GKRY, böyle bir anlaşma yapmaya ehil ve yetkili değildir. Sözkonusu anlaşma, 1960 antlaşmalarına ve bu antlaşmalar tarafından kurulan dengeye aykırıdır. Doğu Akdeniz'de istikrar ve güvenliğin sağlanması yönündeki çabaları da sekteye uğratma riski barındırmaktadır. Türk tarafı geçmişte bölgenin bir refah ve istikrar alanı haline gelmesine yönelik yapıcı ve olumlu önerilerde bulunmuş, ancak bu öneriler Rum-Yunan ikilisi tarafından reddedilmiştir" açıklaması geldi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, Kıbrıs'ın böyle bir anlaşma yapmaya yetkili olmadığını savundu.
Fransa'nın bölgeye askeri uçak göndermesinin de kabul edilemez olduğunu ifade eden Aksoy, "Fransa'nın mevcut dönemde gerilimi daha da arttıracak adımlar atması, bu bağlamda GKRY ile ortak tatbikatlar düzenleyerek, geçici de olsa, 1960 antlaşmalarının hilafına burada askeri uçaklarını konuşlandırması kabul edilemez. Bu konuda KKTC makamlarınca gösterilen tepkiyi ve yapılan açıklamaları destekliyoruz. BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi Fransa'yı, BM'nin gündeminde olan Kıbrıs'la ilgili meselelerde daha sorumlu davranmaya davet ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Kıbrıs tarafından yapılan açıklamada, "Anlaşma aynı zamanda ortak bir hedef olarak Doğu Akdeniz’de stabil ve güvenli bir ortamın temini açısından da önemli bir adımdır” ifadeleri dikkat çekti.
Kıbrıs Savunma Bakanı Charalambos Petridis “Diğer hususların yanı sıra anlaşma, silahlanma ve savunma teknolojileri alanlarında iş birliği ve askeri personelin Fransız Askeri Okulları’nda eğitim imkanını sağlamaktadır. Ayriyeten ortak tatbikatların icrası ve iki ülkenin silahlı kuvvetlerinin faaliyetleri hakkındaki karşılıklı ziyaretleri hususlarında da anlaşmaya varıldı. Yukarıda belirtilenlere ilaveten askeri adalet, uluslararası hukuk, enerji güvenliği, denizcilik güvenliği, düşmanlıklar, terörizm, korsanlık ve ‘doğal veya endüstriyel felaketler’ alanlarında bilgi ve tecrübe paylaşımı ve eğitim çalışmaları da öngörülmüştür.” dedi.