PARİS (CİHAN)- Fransa'ya Türk göçünün 50'nci yılı geride kaldı. İki ülke arasında 8 Nisan 1965 tarihinde imzalanan anlaşma ile Türk vatandaşlarına Fransa'nın kapıları açılmıştı. Yarım yüzyıl önce nice hayallerle Fransa'ya göç eden Türkler, bu süre zarfında adet gelenek ve göreneklerinin yanı sıra anadilleri Türkçeyi yaşatmak için de yoğun gayret gösterdiler. Türk televizyonlarının ve internetin olmadığı dönemlerde, yeni nesillerin ana dillerini unutmaması için daha çok çabaladılar. Fransa'ya göç eden ilk nesil, çocuklarının Türkçe konuşmasını sağlamayı başardı. Ancak sürekli farklı bir dil konuşulan bir ülkede yaşamanın doğal getirisi olarak konuştukları Türkçe'ye gündelik hayatta kullandıkları Fransızca kelimelerin eklenmesinin de önüne geçemediler.
Fransa'da ilkokula giden Türk çocukları 'öğretmen' kelimesini kullanmayalı uzun zaman oldu. Onun yerine kullanılan "Metresim bugün ödev vermedi" ifadesi herkes tarafından anlaşılabilir. Fransalı Türk beyefendiler de eşinden bahsederken 'Madam' kelimesini dillerine yerleştirdiler. Fransa'da yaşayanlar 'Kamarad'ın arkadaş, 'Pavyon'un müstakil ev olarak kullanıldığını bilir. Kalorifer tamircisi için 'Şofaşcı',inşaatta sıvacı için 'Moson' kelimeleri de hiç garip karşılanmaz. Fransa'da hiçbir çocuk annesinden sabah patates kızartması istemez. Onun yerine 'Firit' kelimesini kullanır. 'Basket satın almak' kelimesinin Türkçede karşılığı olmasa da Fransa'daki bir Türk çocuğu, bunun yeni bir spor ayakkabısı anlamına geldiğini hemen kavrayabilir.
Fransalı Türkler tarafından oluşturulan bu yeni Türkçede artık hiçbir şekilde değişmesi dahi teklif edilemeyecek kelimeler de mevcut. Mesela işten çıkıp işsizlik fonuna ayrılanların kullandığı 'Şomaja girdim' ifadesi, herkesin diline yerleşmiş durumda. Şehir dışında çalışanların 'Deplasmana gidiyorum' vurgusu da Franco-Turc Türkçesinde değişmesi artık mümkün olmayan kelimelerden biri. Fransalı Türkler, Fransa'da her yıl iki kez yapılan indirimler için de bu kelimenin Fransızca karşılığı 'Soldes'i kullanmayı tercih ediyor. Fransa'da 'Soldlar başladı mı? sorusunu duyarsanız indirimlerden bahsedildiğini hemen anlarsınız. Fransa'da nakit ödeme yapanların 'Espesle ödedim', Vergi dairesine gidenlerin 'Empoya gittim', banka dekontu isteyenlerin 'RİB'ini ver' demesi de hiç garip karşılanmaz. Ruhsat için 'Kartdögiriz' ehliyet için de 'Permi' kelimeleri artık bu yeni Türkçeye yerleşmiş durumda. Özellikle ilk nesil Fransalı Türklerin tren garı için 'La gar', postane için de 'La post' kelimelerini kullanmaları da çok yaygın.
'Franco-Turc Türkçesi' olarak adlandırabilecek bu kelimelerin bazılarını ise şu şekilde sıralanabilir:
Deplasmana gitmek,(Şehir dışında çalışmak)
Kart Söjur almak,(Fransa'da yaşamak için gerekli olan oturum kartı almak)
Asurans yaptırmak,(Sigorta yaptırmak)
La Posta gitmek,(Postaneye gitmek)
La Gara gitmek,(Tren garına gitmek)
İnvalidite olmak,(Malülen emekli olmak)
Maladiye ayrılmak,( Doktor raporuyla istirahate ayrılmak)
Tabakdan sigara almak,(Sigara bayinden sigara almak)
Fiştepe almak,( Maaş bordrosu almak)
Şomaja girmek,(İşten ayrılmak)
Soldlar başladı,(İndirimler başladı)
Basket giymek, Spor ayakkabısı giymek)
Komond etmek,(Sipariş vermek)
Prefektörlüğe gitmek,(Valiliğe gitmek)
Permiyi almak, (Ehliyet almak)
Farmasi'den ilaç almak,(Eczaneden ilaç almak)
Dövi yapmak,(Fiyat teklifi sunmak)
Livrazona gitmek,(Nakliyeye gitmek)
Aksidan yapmak,(Kaza geçirmek)
Vakansa gitmek,(Tatile gitmek)
Kartdegriz, (Ruhsat)
Şehir isimlerini telafuzda da kendi formülünü oluşturan Fransalı Türkler, Türklerin yoğun olarak yaşadığı Metz şehrini 'Metiz', İsviçre sınırındaki Saint Louis ilçesini 'Selvi', Saint Dizier'i ise Saint Dizye diye ifade ediyorlar. CİHAN