Video: Arşiv
Türkçe adıyla Ulusal İdare Okulu, Fransa'da üst düzey yöneticilerin mezun olduğu okullardan biri, hatta şu anki cumhurbaşkanı François Hollande da bu okulun mezunlarından.
Bu okulun 2011 yılında yayınladığı rapor, Afrika kıtasında bulunan Türk Okulları'nın ne kalitede eğitim verdiğini gözler önüne seriyor.
İşte o yazının ilgili bölümü:
" Dünya Afrika ile yatıp kalkıyor bir süredir. Türkiye’nin de öncelikli gündemi Afrika.Türkiye’nin Afrika’da şansı ne kadar? Ben susayım. École Nationale d’Administration (ENA) yani Ulusal İdare Okulu’nun Şubat 2011 tarihli raporu konuşsun. (Tabii Galatasaraylı frankofon bir dostumun özverili seslendirmesiyle.)
ENA çok çok önemli bir kuruluş. Son 58 yılda yani 5. Cumhuriyet’te 3 cumhurbaşkanı, 7 başbakan, onlarca bakan ve yüzlerce vali yetiştirmiş.
Aynı zamanda yayınları Fransız resmi politikalarının teorik arka planını gösteriyor. Mevcut cumhurbaşkanı Hollande da bu okulun mezunu. Kısacası hem politika hem de politika uygulayıcı fabrikası.
Aynı zamanda yayınları Fransız resmi politikalarının teorik arka planını gösteriyor. Mevcut cumhurbaşkanı Hollande da bu okulun mezunu. Kısacası hem politika hem de politika uygulayıcı fabrikası.
“Fransa, Afrika’da Yeni Aktörlerin Güçlenen Yükselişine Kendi Politikasını Nasıl Adapte Edebilir?” başlıklı raporda Fransa’nın rakibi olarak Türkiye, Çin, Brezilya ve Hindistan analiz ediliyor.
Şaşıracaksınız belki ama 77 sayfalık rapor Türkiye’nin en büyük kozunun eğitim alanında yaptığı faaliyetler olduğunu iddia ediyor.
Fransa resmi politikaları ve perspektifi cephesinden Gülen Cemaati epey analiz edilmiş bu nedenle.
“Afrika’da kültürel stratejimiz için artan bir rekabet” başlıklı bölümde şu ifadeler öne çıkıyor: “Türkiye ve Çin, Afrika’da saldırgan (ofansif) bir politika izliyor. Çin, 20 Konfiçyus Enstitüsü açtı. Türkiye’ye gelince ofansif davranan hükümet değil, bugün (yani 2011 T.O.) kıtanın tamamında 60 civarında okul (sadece Müslüman Afrika ülkelerinde değil) açmış olan Gülen Cemaati.”
Raporun 17. ekinin başlığı “Afrika’daki Türk Okullarının Ağı”. Gülen Cemaati’nin Türk devletinin kıtayı dolaylı etkileme stratejisi olduğunu düşünüyor Fransız uzmanlar.
Cemaatin, Orta Asya’daki okul modellerini Afrika’ya taşıdığı, Türk milli eğitimi ile de örtülü olarak anlaşmalı çalıştığı belirtiliyor. İfade aynen şöyle: “Yaklaşık 60 mükemmel okul, ki sayıları düzenli olarak artıyor, Türkiye’deki ve diğer ülkelerdekilerle birlikte ‘altın nesil’ inşa etmeyi ve bunu yumuşak gücün güçlü bir enstrümanı yapmayı öngörüyorlar.”
Cemaatin, Orta Asya’daki okul modellerini Afrika’ya taşıdığı, Türk milli eğitimi ile de örtülü olarak anlaşmalı çalıştığı belirtiliyor. İfade aynen şöyle: “Yaklaşık 60 mükemmel okul, ki sayıları düzenli olarak artıyor, Türkiye’deki ve diğer ülkelerdekilerle birlikte ‘altın nesil’ inşa etmeyi ve bunu yumuşak gücün güçlü bir enstrümanı yapmayı öngörüyorlar.”
Türk devletinin Cemaat’in yurtdışı faaliyetlerine önceleri ihtiyatlı bir mesafe içinde olduğunu ama 1998’den sonra yapılan Afrika açılımı ile gücünün fark edildiğini söylüyor rapor.
Tam çevirisi ile “Cemaat’in Türkçülüğüne ve ahlaki misyonerliği ve modelliğine ikna oldular” tespiti yapılıyor.
Afrikalıların okullara bakışıyla ilgili gözlemleri ise şöyle ifade edilmiş:“Afrikalı devletler; dil, bilim ve modernite alanında genişleyen bu hırslı özel kurumları memnuniyetle kabul ediyor, bu devletler okullaşma alanındaki gecikmelerini bunlarla telafi ediyor.
Afrika’da sosyal asansöre istekli olan orta sınıf, şehirli tabaka bu okullaşmanın maliyetine katılıyor (eğitim ücreti, arsa tahsisi gibi T.O.)”.
“Bunlar genellikle nitelik olarak halihazırdaki Fransız ve Amerikan liselerinin tek alternatifini inşa ediyor; ağır müfredat programlarıyla birleştirilmiş bir disiplinle ‘Türkiye emeği ve titizliği’ imajı çiziyor.
Ne yalan söyleyeyim, Fransızlar söylemese bu kadarına inanası gelmiyor insanın.