TR724'te yer alan habere göre ‘Garson’un ifadesine göre emniyet, kendi verdiği SD kartlara dosyayı ‘boyutlandırmak ve bütüncül bakmak için ekleme yapmış’ olabilir!
Güncel yargılamalarla ilgili yaptığı çalışmalarla bilinen insan hakları hukukçusu Dr. Gökhan Güneş, söz konusu skandalı şöyle yorumluyor: “Bu ifadeler, ‘Garson’un teslim ettiği iddia edilen (aslında operasyonla ele geçirildiği ortaya çıkan) SD kartlarda yer alan bilgilerin neden delil olamayacağının tek başına ispatıdır!”
AKP rejimi yargısının ‘Garson’ kumpası yerle bir oldu. Yandaş medyada yer alan haberlere göre Emniyet’in büyük bir operasyonuyla yakalanan Garson’da ele geçirilen SD kartlar üzerinde oynama yapıldığı ortaya çıktı. Söz konusu skandal, ‘Garson’un tanık olarak dinlendiği iki ayrı mahkemedeki ifadeleriyle deşifre oldu. Garson, her iki ifadesinde fişlediği insanlarla ilgili bazı bilgilerin kendisine ait olmadığını, söz konusu bilgilerin Emniyet tarafından ‘dosyalara bütüncül olarak bakmak için eklenmiş olabileceğini’ söylüyor.
Daha önce de Garson’un ‘dijital’ verileri kendisinin teslim etmediği, operasyonla yakalanan Garson’a işkence yapıldığı ve ifadelerin işkence altında alındığı ortaya çıkmıştı. Ayrıca Garson, farklı belgelerdeki imzaların da kendisine ait olmadığını yine mahkemede itiraf etmişti. Kısaca birileri, Garson adına sahte belge düzenleyerek masum insanları ‘terörist’ gibi göstermek için delil uydurmuştu.
Son skandal ise Garson’dan ele geçirilen SD kartlara ekleme yapılmış olması. Söz konusu skandal İzmir ve Ankara’da görülün mahkemelerde bizzat ‘Garson’ tarafından itiraf ediliyor. Hukuken, üzerinde oynama yapılan ve orjinalliği bozulan materyaller delil olamaz! Ancak bu somut gerçeğe rağmen insanlar hakkında davalar açılıyor, ceza veriliyor.
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 27 Aralık 2022 tarihinde görülen duruşmasında müdafii avukatı, Garson’un İzmir’deki mahkemede verdiği ifadesini hatırlatıyor. Sanık müdafii, ‘Garson’un teslim ettiği dijital materyaller üzerine ekleme yapıldığı yönündeki beyanını soruyor. Avukat, “Yani siz 2017 Mart ayında Emniyete SD kartı verdiğinizi söylüyorsunuz. Yine İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne bağlandığınızda emniyetteki kişilerin bütüncül veya parçalara ayrılmak için eklemeler, çıkarmalar, sütunlar eklediğini değişiklik yapıldığını söylüyorsunuz. Ama az önce en son mart 2015’te değişiklik yapıldığını, emniyet mensuplarının SD karta erişimi olduğunu ve yine Bylock’la alakalı ID’leri, Bank Asya şudur budur, çocuklarla alakalı bilgileri yazdıklarını (eklediklerini) söylediniz. Buna (SD karta) sizin haricinizde şu an hala aktif bir şekilde görevde olan emniyet mensuplarının erişimi var mıdır?” diyor.
TESLİM ETTİĞİM DİJİTALLERE EKLEME YAPILMIŞ
Bunun üzerine Garson, tarihi bir itirafta bulunuyor:
Avukat bey ben söylemek istediğiniz anladım. Evet ben hala arkasındayım, 2015 Mart ayında benim teslim ettiğim dijital veriler en son oluşturulan verirler. Ama İzmir özeline söylediğim şeylere doğru. Evet yani ben o listeleri bilmiyorum.
Ben verdim çıktım ama benim verdiğim listeler üzerinde evet farklı mahkemelerdeki duruşmalar devam ederken o sütunlarda Bylock ID’rinin olduğu, banka hesaplarının olduğu filan filan gibi şeylerde oldukları ile alakalı şeyler gündeme geldi. Benim Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına teslim etmiş olduğum dijitallerde yani banka ile alakalı vs dediğiniz ekstra bilgiler yoktur.
Sizin de dediğiniz gibi bunu belki çalışma kolay olsun diye eklemeler yapılmış olabilir. Yani oraya bankadır, çocuklarıdır gitti bunlarla alakalı evet kolaylaştırma için ben de öyle anlıyorum. Yani ben buna şahit olamadım. Geriye dönüp o insanlarla yüz yüze gelip bunu da sorma imkanımda yok.
Ama anlaşılan sizin de dediğinizden buna bazı işleri kolaylaştırmak olarak eklemler yapılmış yani. Ellerindeki Bylock işleri buraya katılmış yani! O insan Bank Asya’ya para yatırmış mı, ne kadar yatırmış onlar buraya katılmış. Bunlar benim teslim etmiş olduğum dijitallerin orijinallerinde olmayan şeyler.
İNSANLIĞA KARŞI SUÇ İŞLENİYOR
İnsan hakları hukukçusu Dr. Gökhan Güneş, skandalla ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor:
Ekleme yapılmış olması, Garson’un teslim ettiği iddia edilen SD kartlardan çıkan bilgilerin neden delil olamayacağının tek başına ispatıdır! Bu beyanlara rağmen hâlâ insanlar hakkında dava açılıp cezalar veriliyor.
Bir delilin hukuka aykırılığı daha nasıl izah ve itiraf edilebilir? Bu ifadeleri görmezden gelerek insanlara dava açıp ceza verenler, insanlığa karşı suç işlemeye devam ediyorlar!
Soru basit ve net; bu ifadelerden sonra SD karttan çıktığı iddia edilen bilgi ve belgelere nasıl itibar edilebilir?
Ekleme yapıldığı bizzat dosyanın gizli tanığı tarafından söylenen uydurma delillerle insanlara nasıl ceza verilebilir?
SD kart tuzağı, daha önceden fişlenen insanlara kurulmuş “buz gibi bir kumpastır.”
15 Temmuz yargıç ve savcılarına sesleniyoruz, bu kumpası görmemekte daha ne kadar ısrar edeceksiniz?
Dijital delilin çöp olabilmesi için sizin için daha ne gerekmektedir? Açıkça suç işlediğinizin farkında değil misiniz?