Kronos’un haberine göre, Türkiye’de yaşayan farklı din, mezhep ve inanç gruplarının karşı karşıya kaldığı baskı ve zorlukları masaya yatıran raporda, Hristiyan azınlıklara yönelik kısıtlamaların yanı sıra Musevilere karşı artan nefret söylemi, Alevi grupların maruz kaldığı tehditler ve Hizmet Hareketi mensuplarına yönelik uygulanan toplu cezalandırmalara da yer verildi.
Raporda, özellikle Ermeni Kilisesi, Rum Ortadoks Kilisesi ve Türk Yahudi toplumu gibi Lozan Anlaşması kapsamında bulunmayan dini azınlıkların haklarının kısıtlanmaya devam ettiğine değinilirken, azınlıkların kendi din adamlarını yetiştirmesinin önünde ciddi engeller bulunduğu hatırlatıldı. Heybeliada Ruhban Okulu’nun hala kapalı olduğunu dile getiren rapor, aynı adaya Diyanet İşleri tarafından bir İslam Merkezi yapılacağının duyurulduğunu hatırlattı.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası Fethullah Gülen’e yakınlığı iddiasıyla yaklaşık 80 bin kişinin hapse atıldığını aktaran 2018 Dini Özgürlükler Raporu’nda, Hristiyan din adamı Rahip Brunson’ın da aynı gerekçeyle hapsedilenler arasında olduğunu vurguladı. Raporda Gülen’den, ‘Din adamı ve siyasi figür’ olarak bahsedilmesi dikkat çekti.
Eğitim sisteminde dini özgürlükler alanında da önemli değişikliklerin bulunduğunu söyleyen raporda, son üç yılda 300 binden fazla öğrencinin çeşitli bahanelerle imam hatip liselerine kaydedildiğini hatırlattı. Pek çok ortaokulun ‘talep’ gerekçe gösterilerek imam hatip lisesine çevrildiğine değinen rapor, darbe girişimi sonrası kapatılan Hizmet Hareketi ile irtibatlı 1,065 özel okulun da imam hatip lisesine dönüştürüldüğünü kaydetti.
Raporda ayrıca Alevilere ve Musevilere hakaretler içeren bazı kitapların Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylanarak okullarda dağıtımına izin verildiği bilgisi paylaşıldı. Öğrencileri ‘Yahudi gibi olmamaya’ teşvik eden bu kitaplarda Alevilerin ‘ateist’ olduğunun iddia edildiği aktarıldı.
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI’NDAN RAPORA İTİRAZ
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Hami Aksoy, söz konusu rapora tepki gösterdi. Raporun Türkiye ile ilgili bölümleri hakkında yöneltilen soruya yazılı cevap veren Aksoy, “ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan ‘2018 Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu’nda Fethullah Gülen’in ‘Müslüman vaiz ve siyasi figür’ olarak bahsedilmesi, bu raporun en başından hangi odakların etkisiyle ve hangi art niyetlerle kaleme alındığının açık göstergesidir” dedi.
Rahip Brunson’un dini inancı sebebiyle değil, ‘terörizmle bağlantısı’ yüzünden mahkum olduğunu savunan Aksoy, şu ifadeleri kullandı:
“Yaptırım ve tehditle değil, yargı kararıyla cezasını çektikten sonra tahliye edilmiş ve ülkesine dönmüştür. Buna rağmen, Brunson davasının raporda geniş yer tutarak bir din hürriyeti ihlali gibi gösterilmeye devam edilmesi, ABD yönetiminin konuyu istismar etmeyi sürdürme ve ülkemizi haksız yere eleştirme çabasından başka bir şey değildir.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, aynı raporun İsrail’e yönelik bölümünde İsrail’in İslam’ın en kutsal mekanlarından olan Harem-i Şerif’e yönelik mütecaviz tutumuna tek bir eleştiri getirmezken, geçen yıl İsrail’in Gazze’de onlarca sivili öldürmesi üzerine ülkemizde gösterilen tepkiyi ‘Yahudi karşıtı söylem’ olarak raporuna yansıtmaktan kaçınmaması ise raporun ciddiyetsizliğini gözler önüne sermektedir.”