Gazeteci Mustafa Sönmez, AK Parti iktidarını ters yöne girmiş otomobile benzetti. Sönmez, "AKP iktidarı Türkiye'yi böyle ters yöne girmiş bir araç gibi yönettikçe hata üstüne hata, zulüm üstüne zulüm yapıyor." dedi.
Tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması için Silivri Cezaevi önünde başlatılan umut nöbetini gazeteci Mustafa Sönmez ile yönetmen İmre Azem devraldı. Umut nöbetinin bir dayanışma olduğunu dile getiren Sönmez, gazetecilerin tutuklanmasının bir cezalandırma olduğunun farkında olduklarını dile getirdi.
Sönmez, konuşması devamında şunları söyledi: "Ortada herhangi bir belge olmadan arkadaşlarımız hakkında tutuklama kararı verilmiştir. Bunun (tutuklama) talimatının Saraydan verildiğinin farkındayız. 'Bunu yanlarında bırakmam' diyerek yargıyı etkilemiştir. Bu anlamda anayasa ihlali yapmıştır Cumhurbaşkanı. Çünkü anayasanın 138. maddesi 'hiçbir makamın hiç kimsenin mahkemeler ve yargılar üstünde etkide bulunamayacağını ve talimat veremeyeceğini' söyler. Fakat Cumhurbaşkanı her Allah'ın günü mahkemelere bir hedef göstererek anayasayı ihlal ediyor. Anayasa için yaptığı yemini hiçe sayıyor. Bunu medyadaki arkadaşlarımız için de yapıyor. Yargı için yapıyor, yasama yürütme için de yapıyor. Medyadaki arkadaşlarımız için de yapıp onları da sindirmeye çalışıyor. Adeta bir ters yöne girmiş otomobile benziyor AKP iktidarı. Ters yöne giren arabaların bazen takla atıp hatta uçurumlardan yuvarlandığını da biliriz. Bu AKP rejimi de ne yazık ki Türkiye'yi böyle ters yöne girmiş bir araç gibi yönettikçe hata üstüne hata, zulüm üstüne zulüm yapıyor. Bütün Türkiye bunun farkında ve buna mutlaka 'dur' diyecektir."
'REJİM, SUÇ KAMBURUYLA DOLAŞIYOR'
Sönmez, basına yönelik baskı ve sindirme hareketleri ile ilgili bir soru üzerine de şunları dile getirdi: "Rejimin sırtında çok ciddi suç isnatları var. 17-25 Aralık isnatları var, bir dizi Anayasa ihlalleri var dolayısıyla rejimin bir suç kamburuyla dolaştığını görüyoruz. Buna yakalanmamak için yargı önüne çıkmamak için sürekli olarak devleti her anlamada kontrolü altına almak istiyor rejim. Yasamayı alıyor, yürütmeyi alıyor, yargıyı alıyor tabi basında dördüncü kuvvettir, dördüncü denetim gücüdür. Basına uyguladığı baskı da bunun devamıdır. Çünkü dediğim gibi yasama, yürütme, yargı bütün bunların üstünde hakimiyet kurduktan sonra yeni bir sivil denetim kurumu olan medyayı da kontrolü altına alarak halka gerçeklerin yansıtılmasını engellemeye çalışıyor. Yalnız, bu beyhudedir, yani ters yöne girmiş aracın çırpınışıdır. Bakalım nereye toslarlar. Hep beraber göreceğiz."
CİHAN