Ankara'da önceki gün meydana gelen terör saldırısında hayatını kaybeden gazeteci Gülşen Yıldız, mezun olduğu Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde (İLEF) anıldı.
Sınıf arkadaşları okulun çıkardığı ve öğrenciyken Yıldız'ın da muhabirlik yaptığı Görünüm Gazetesi'nin bürosunda bir araya geldi. İLEF Dekanı Prof. Dr. Abdülezzak Altun, Yıldız'ı kaybetmenin acısını derinden yaşadıklarını belirterek "Düştüğü yeri yakan ateşin, karanlık ufuklarda parlamasını ve sönmesini izliyorduk şimdiye dek. Bu kez yakında, alevini yüzümüzde hissettik." dedi.
Yıldız'ın aynı dönem mezun olduğu sınıf arkadaşlarından olan Cumhuriyet Gazetesi Muhabiri Selda Güneysu ise arkadaşının vefat haberini yazarken gözyaşlarını tutamadığını söyledi. "Bir gazetecinin ölen arkadaşının haberini yazmasından daha kötü ne olabilir?" diye konuştu.
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünden 2006'da mezun olan Yıldız, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na bağlı Tarım TV'de çalışıyordu. Patlamanın olduğu gün, Yıldız'ın bindiği servis aracı, kendisini Çankaya Köşkü yakınlarındaki lojmanlara taşıyordu. Saldırı sırasında aracın kırılan camları, Yıldız'ın boğazına saplandı. Güven Hastanesi'ne kaldırılan Yıldız, yapılan bütün müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Yıldız, dün memleketi Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde Türkçe ve Kürtçe ağıtlarla toprağa verildi.
Yıldız, memleketinde defnedilmesinin ardından mezun olduğu okulda da anıldı. Yıldız için ilk olarak mezunu olduğu İLEF'te, anma masası hazırlandı. Okulun girişine konan masada Yıldız'ın fotoğrafları, mezuniyet kaydı ve Görünüm Gazetesi'nde yaptığı haberler yer aldı.
Sınıf arkadaşları da kendisini anmak amacıyla okulda bir araya geldi. Görünüm Gazetesi'nde ilk haberlerini yazdığı büroda toplanan arkadaşları duygulu anlar yaşadı. Anma etkinliğinde kısa bir konuşma yapan İLEF Dekanı Prof. Dr. Abdülezzak Altun, şunları söyledi: "Patlamada 2006 mezunlarımızdan, benim de hocası olarak derslerine girme şansını bulduğum Gülşen Yıldız'ı da yitirdiğimizi öğrendim. Yaşadığımız günler çok vahim. Bütün ölümler vakitsiz, bütün kayıplar acı. Ama hayatlarımızın kesiştiği insanların kaybı bir başka. Olanlar çoğu zaman bize uzakmış gibi duruyor. Düştüğü yeri yakan ateşin, karanlık ufuklarda parlamasını ve sönmesini izliyorduk şimdiye dek. Bu kez yakında, alevini yüzümüzde hissettik. Gülşen'e Allah'tan rahmet dilerim. Hepimizin başı sağ olsun demekten başka söyleyecek sözüm yok."
"HABERİNİ YAZAMADIM"
Yıldız'ı çeşitli basın kuruluşlarında aktif gazetecilik yapan arkadaşları ise şunları söyledi:
Selda Güneysu (Cumhuriyet Gazetesi): "Bu okulda okurken ve mezun olduğumuzda mesleğe dair çok güzel umutlarımız vardı. Ben dün hayatımın en zor haberini yazdım. Bir terör saldırısında hayatını kaybeden arkadaşımın haberini yazdım. Bir gazetecinin ölen arkadaşının haberini yazmasından daha kötü ne olabilir."
Fevziye Çevik Sarel (Başkent Gazetesi): "Ben arkadaşımın vefat haberini yazamadım bile. Yarım bıraktım ve ofisten ayrıldım."
Mevlüt Karabulut (Zaman Gazetesi): "Çok acı olaylara şahitlik ettim foto muhabiri olarak, çok şehit cenazeleri takip ettim, facia haberleri, adli tıp… Ancak yakın, aynı sıraları paylaştığın kişinin terör saldırısında öldüğünü duymak daha bir içimi acıttı. Aynı gün olay yerine sıcağı sıcağına gittim. Gece geç saatlerde eve döndüğümde yine basın mensubu olan eşim, ölenler arasında Gülşen Yıldız'ın da olduğunu söyleyince uzun bir müddet inanmak istemedim. Aynı apartmanda kalan yine sınıf arkadaşıma ve eşine teyit ettirdim ve acı gerçeği öğrendim." CİHAN