Medyaya yönelik baskı ve ötekileştirme arttı. İşsizlik ve akreditasyon da Türk basının kaderi haline geldi.
Bugün gazetesinin haberine göre, Gazeteciler Cemiyeti Özgürlük için Basın (ÖİB) projesinin haziran ayı raporunu açıkladı. Genel seçim sonuçları nedeniyle 'daha özgür iklim' umut ve beklentilerine rağmen, medya mensuplarına yönelik baskı ve ötekileştirmenin devam ettiği belirtilen raporda, “Siyasi iklimdeki değişikliğe bağlı olarak yayından kaldırılan programlar, işlerine son verilen gazeteciler, yayınlanmayan köşe yazıları, ‘cemaatçilik’ ile suçlanarak işlerine son verilen kamu yayıncısı personeli, haber izlerken gözaltına alınan muhabirler ve artık sıradanlaşan akreditasyon ile oto sansür uygulaması, işsiz kalan gazetecilerin işsizliğe mahkum olması Türk basınının adeta kaderi haline geldi” denildi.
‘HER ELEŞTİRİYE DAVA’
Oyuncu Barış Atay’ın 'basın yoluyla hakaret', Today’s Zaman Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş’in 'Twitter’dan hakaret' ve Dr. Ahmet Koyuncu’nun kişisel görüşünü açıkladığı için cezaya uğramaları, 'Cumhurbaşkanına hakaret' iddiasıyla bir yazısı nedeniyle Cumhuriyet yazarı Özgür Mumcu’ya 4 yıl 8 aya kadar hapis cezası talebinin Erdoğan’ın eleştiriye 'tahammülsüzlüğünü, sergilediği kaydedildi.
Gazetecilerle yayın kuruluşlarının karşılaştığı engeller arasında RTÜK’ün valilik şikayetiyle ilk kez, ‘Cumhuriyete hakaret’ suçu nedeniyle Samanyolu Haber’e ceza verilmesi, ardından Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez için 1 milyon liraya sipariş edilen Mercedes otomobile ‘milyonluk Mercedes’ dediği için Samanyolu TV ve Samanyolu Haber’e 118 bin TL ceza kesmesi de yer aldı.
HABERİ YAZANA 23 YIL HAPİS TALEBİ?
İşlemleri siyasi iktidar lehinde yorumlanan bazı hakim ve savcıların 'indirimli lüks konut almaları' haberinden dolayı bir muhabir hakkında 'kamu görevlisine hakaret' suçlamasıyla 23 yıl hapis istemiyle dava açılması ‘ibretlik durum' olarak nitelendirildi. Halkın haber alma hakkını engelleyen, basın-ifade özgürlüğünü hiçe sayan, bu tür anlayışların kabul edilebilmesinin olanaksız olduğu ifade edildi.
"VATAN HAİNİ GAZETECİ"
Raporda sadece Cumhurbaşkanı, Başbakan veya bakanların katıldıkları etkinliklerde değil, Cumhurbaşkanının ailesinin katıldığı toplantılarda ve ziyaretlerde de 'akreditasyon' adı altında sansür uygulamasına rastlandığı, uygulamanın Genelkurmay Başkanlığı’nı da kapsadığı belirtildi. 'Vatan haini gazeteciler' kavramının bile seslendirilmeye başlandığı vurgulandı.
MUHALEFETİN 2 KATI
Seçimde adaletin en önemli göstergelerinden birinin siyasi partilere, kamu iletişim araçlarında eşit süre verilmesi olduğu kaydedilen raporda, RTÜK verilerine göre kamu yayıncısı TRT kanallarında mayıs ayı içerisinde mitinglerden yapılan canlı yayın oranları paylaşıldı. Buna göre TRT’nin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a 45, AKP’ye 54,5, CHP’ye 14, MHP’ye 7.5, HDP’ye ise 3 saat yer vermesinin, seçim yarışındaki adaletsizliği sergilediği vurgulandı.
BİR YILDA 339 GAZETECİ ATILDI
Ülkede yaygınlaştığı vurgulanan ‘ötekileştirme ve nefret söylemlerine' de dikkat çekilerek, Türkiye Yayıncılar Birliği verisine göre bir yılda 339 gazeteci ve medya çalışanının işten atıldığı kaydedildi. Birçok gazeteci, yazar ve yayıncı için hapis ve tazminat cezalarının talep edildiği hatırlatıldı. Cumhurbaşkanı ve ailesine hakaret iddiaları üzerine kovuşturmaların da devam ettiği, Amerika’da görevli gazeteci Tolga Tanış hakkında Cumhurbaşkanı’na hakaret soruşturması açıldığı hatırlatılarak, “Basın mensuplarını hizaya getirme programı Washington’a kadar uzandı” denildi.