Erdoğan “İstanbul’u kazansaydınız itiraz edecek miydiniz?” sorusuna, “Seçime itirazlar, seçime gidenlerin en büyük hakkıdır. Son merci YSK’dır. 29 binden 13 bine niye iniyor? Burada bir hırsızlık var, kaçak var. Belgeleriyle itirazlar yapıldı” yanıtını verdi.
Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları;
- Bu salon çok anlamlı bir salon. Geçmişte büyüklerimiz, Osmanlı, senede 2 kez uluslararası toplantıları yaparmış. Ben de Başbakanlığım ve Cumhurbaşkanlığım döneminde uluslararası bazı müstesna toplantıları bu salonda yapıyorum. Bu salonun adı Muayede Salonu. Her toplantıya açık değil. 1856 buranın açılış yılı. Demek ki 163 yıl geride kaldı. Şimdi 163. yılındayız. Görüldüğü gibi bütün işçilikleriyle, yaptığımız restorasyon çalışmalarıyla burayı ayakta tutmanın gayreti içerisindeyiz. Burası 2 bin metrekare bir alana sahip. Şu avize 4,5 ton ağırlığında. Üzerinde de 2 milyon adet kristal taş var. O günden bugüne bunun tabii korunması, zaman zaman Dolmabahçe Sarayı'na gelenler, gidenler çok önemli.
'BU ZENGİNLİKLERİMİZİN GENÇLERİMİZ TARAFINDAN BİLİNMESİ LAZIM'
- Sarayların hepsi Cumhurbaşkanlığı'na bağlandı. Burayı çok hassas bir şekilde korumanın gayretindeyiz. Gençlerimizin buraları gezmeleri, görmeleri lazım. İstanbul'da sadece Topkapı Sarayı değil bunun dışında bütün saraylarımızın restorasyonunu yapıyoruz. Yıldız, Beylerbeyi Sarayı'nın restorasyonunu yapıyoruz. Bu zenginliklerin gençlerimiz tarafından bilinmesi lazım.
- 11 yıllık Başbakanlık arkasından Cumhurbaşkanlığı süreci. Halkımın hizmetkârı olarak bu yolda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ülkemizi bulunduğu yerden şöyle 3,5 kat büyütmek suretiyle farklı bir yere taşıdık. İnşallah daha iyi olacak gayretiyle. ben çok daha iyi olacak diyorum. Süreci devam ettiriyoruz, söz sizde.
Cemal Faruk Yayla (Sivas): Eğer seçimi siz kazansaydınız, yine de itiraz edecek miydiniz? 4 pusuladan sadece bir tanesinin iptali konusunda yorumunuz nedir, merak ediyoruz?
ERDOĞAN: Aslında bugüne kadar bu cevabı verdik. Herşeyden önce böyle bir netice karşısında itirazlar olabilir, bunlar siyasette seçime girenlerin, sandığa müracaat edenlerin en tabii en doğal hakkıdır. Bu itiraz mercii ilçe seçim kurulları, il seçim kurulları daha üst mercii Yüksek Seçim Kurulu'dur. YSK kararını verdikten sonra da artık diyeceksiniz ki, 'tamam şeriatın kestiği parmak acımaz' diyecek işi bitireceksiniz. 29 binden 13 bine oy düşüyor. Buradan buraya eğer oylar düşüyorsa burada bir hırsızlık var. Bir kaçak var. Nitekim 1963'de seçime şaibe karıştığı için seçim iptal edildi, onların döneminde. Şimdi şaibe çok çok büyük, itirazlarımız yapıldı. Delil ve belgeleriyle yapıldı. YSK bunun iptaline karar verdi. İptal kararı verilene kadar CHP'nin başındakiler hepsi YSK'ya methiyeler döşenirken ne zamanki iptal kararı verildi bu defa aman yarabbim neler söylediler? Çete mi demediler!
"BEN İNANIYORUM Kİ İSTANBULLU HEMŞEHRİLERİM GEREĞİNİ YAPACAK"
- Müddei iddiasını ispatla mükelleftir. İspat edemiyorsan o zaman kusura bakma. YSK kararını verdi. Pazartesi beklenen o ki gerekçeli karar da açıklanacak. Şu anda süreç başlamış vaziyette, bizler de çalışıyoruz. Diğerleri de çalışıyor. Bu arada 2 Haziran seçimleri var. Denizli'nin Honaz'ı, Kırıkkale'nin Keskin'in de. Buralarda yapılan seçimlerde bizim aleyhimize olanlar var, MHP'nin aleyhine olanlar var. Bunlar bu tür çirkin yaygaralar koparmadılar. CHP'ye ne oluyor ki, uymuyor. Aynı şekilde Büyükçekmece'ye, Maltepe'ye itiraz oldu. Oralarla ilgili olarak reddedildi. Bizler kalkıp niye reddedildi, burada çete var demedik. Başımız gözümüz üstüne dedik, kabul ettik. Ben inanıyorum ki, İstanbullu hemşehrilerim bunun gereğini yapacaktır. İlçelere yapılan itirazlarla büyükşehire yapılan itirazlar aynı ağırlıkta, aynı ölçekte değildir. Büyükçekmece, Maltepe'yi örnek verdim. Herkes boynunu büker. Büyükşehir olayı 39 ilçeyi kapsıyor. Diğerlerinden çok farklı.
'YENİ SİSTEMDE ERDEN GENERALLİĞE KADAR GİDİLEBİLECEK'
Musaf Yılmaz: Askerlik sisteminde yeni sistemeye yetişemeyip askere gidecek arkadaşlarımız var. Sürecin kısaltılması beklentileri var.
ERDOĞAN: Yeni askerlik sistemiyle alakalı olarak burada dört hatta beş ana başlık var. Bir tanesi TSK'nın ihtiyacı. İkincisi öngörülebilir oluşu. Üçüncüsü süreklilik. Dördüncüsü eğitim ve mesleki gelişim ihtiyacı. Beşincisi eğitimli insan gücü kaynağının etkin ve verimli kullanılması. Bedelli askerlikle diğerleri karıştırılıyor. Bedelli askerlik noktasında yıllarca çok ciddi birikimler, yurt dışında olanların 'Bizim durumumuz ne olacak?' gibi birçok şeyler oluyordu. Bir dönem yaptığımız değerlendirmelerde belli bir bedel koyduk. Kabul edenler oldu. Gelip askerliklerini yaptılar. Daha sonra düşüş sözkonusu oldu. Attığımız bazı adımlar oldu. Son dönemde geldiğimiz noktada ise bu ücret bedellide çok ciddi manada düşürüldü ve şu anda kabul görmeye başladı. Bir defa yükümlü erbaş ve erler var. Yedek astsubaylık var. Bir de yedek subaylık var. Bunlar bu dönemin farklı özellikleri. Yedek subaylıkta mâlum alışılmış olan süreç devam ediyor. Asıl önemli olan bu yedek astsubaylık. Burada istihdamda şu anda meslek yüksek okulları görev alabilecekler. Aynı şekilde yükümlü erbaş er burada da belli bir ücret ödeniyor. Bu belli ücretlerin ödenmesi de onların en azından süreç içerisinde maişetini temin, evliyse evine buradan belli bedeli aktarma imkanını da sağlayacak. Bütün bunlarla beraber aslolan bizim için de gerçekten önemli olan şu, mesela şimdi 5 ay kıta diyoruz, burada belli bir harçlık ödeniyor. O 5 aydan sonra kendisi terhis olabiliyor. Bunun öncesinde 1 ay temel eğitimden geçiyor. Bir diğeri aynı şekilde yedek astsubaylıkta ise 2 ay temel sınıf eğitimi, bu da harçlıklı. Ardından 10 ay da kıta hizmeti var. Burada da isterse terhis olur, 'yok devam edeceğim' derken devam etme şansı var. Buradan astsubaylığa, oradan subaylığa geçebilir. Gerçekten başarıyla verirse burada şaşıracaksınız, generalliğe kadar gidebilir.
'KAĞITHANE'NİN ÜSTÜ DENDİĞİNDE SEVİNÇTEN KEPİ FIRLATTIM'
- Ben yedeksubay olarak kuramızı çektik. Hasdal'ı çektik. Biraz aşağısında benim çalıştığım fabrika vardı. Geri kalan 16 ay yedeksubaylık yaptım. Evim Kasımpaşa, yer Hasdal. Yarım saatte Hasdal'a gidiyorum. Hatta albay dedi ki, 'Ya sen niye sevinmiyorsun?' dedi, 'Hasdal neresi komutanım' dedim, 'Oğlum' dedi, 'Kağıthane'nin üstü' O zaman sevinçten kepi fırlattık tabi. Yedek subaylıkta isterse yine terhis, isterse subaylığa geçebiliyor. Oradan da subaylık, başarılı olması, imtihanları vermesi halinde generalliğe kadar oradan da gidebilir. Onların şansı diğerlerine göre çok daha fazla.
'HAYVAN HAKLARIYLA İLGİLİ YASAL DÜZENLEME MECLİS'E GELECEK'
Meryem Tokdağ: Sokak hayvanları ne olacak? Bizim medeniyetimiz mimarisinde kuşlara bile yer vermiş medeniyet.
ERDOĞAN: Şu anda Meclis yeni açıldı. Bu dönemdeki çalışmaları içerisinde hayvan haklarıyla ilgili çalışmalarımız belli bir yere geldi. Belediyelerin bu alanda yapacakları birçok çalışmalar olduğu gibi devlet olarak yasal düzenlemelerle birlikte getireceğimiz bazı uygulamalar olacak. Bu işin iki boyutu var. Gerçekten hayvanlara yapılan bu vahşice muamele, bir de kontrolsüz olarak hayvanların caddelerde Allah göstermesin çocuklarımızın üzerine saldırıp bazı yerlerde parçaladıklarını görüyoruz. Yapılacak olan hazırlık çok hasass. Hem bu hayvanların sahiplerinin kontrolünü arttırması lazım. Bırakalım, salıverelim olmaz. Onun için de dünyadaki uygulamaları arkadaşlarımız çalıştılar. Büyük oğlumun bir köpeği var, çukosu var. Eğleniriz, oynarız. Evde oğlum olsun, gelinim olsun tüm aile onu ailenin mensubu olarak görürler. Bana hediye edilen köpekler var. Dünürümle bir yerimiz var, orada 15-16 tane var. Çok da bizim ülkedeki cins köpeklerden var. Mesela iki tane Japon var ki, geçen bir tanesinin gözüne hastalık sadır olmuş. Hakikaten görünce duygulandım. Öbüründe herhangi bir şey yok. Bunlar çok da sevimli.
'HAYVANLARLA İLGİLİ DUYARLILIĞIMIZI ARTTIRMAMIZ LAZIM'
- Hükümet olarak bizim ve belediyelerin yapması gereken görevler var. Çok çeşitli yollar var. Kısırlaştırma vesaire. Bu pitbullar vesaire çok ciddi sıkıntılar oluyor. Bunların koruma altında olması lazım. Bırak, salıver olmuyor. Allah göstermesin bedeli çok ağır oluyor. Geçenlerde bir kediyle ilgili bir tablo yaşadım. O bayanın kediye tavrını yani yenilir yutulur bir şey değildi. O tablo burada anlatılaca gibi değil. Toplum olarak hayvanlara karşı bu duyarlılığımızı arttırmamız lazım. O da bir yaradılmıştır. Buna bakacağız. Biz insanız, o da hayvan.
'BUGÜN BURAYA GELMİŞSEK BU BİR SİNYALDİR'
Burak Genç: Ülkemizde ciddi kutuplaşma var. Siyasilerin dili toplumu geriyor. Sizce buna sonlandırmanın zamanı gelmedi mi?
ERDOĞAN: Bu soru çok çok güzel. Burada bana muhabbeti olan da var, olmayan da var. Samsun öncesinde bugüne kadar gençliğe bir şey yapılmış değil. Bugün Dolmabahçe Salonu'nda biraraya geldiysek bu bir sinyaldir, işaret fişeğidir. Derdimiz şudur, bu ülkede inancında, etnik yapısından, bölgesel, dinsel, ne olursa olsun, kimsenin dışlanmadığı bir Türkiye. Başı açıkmış, başı örtülüymüş, şöyle giyiniyormuş, böyle giyiniyormuş, bunlar bizi ilgilendirmez.
'BENİM IĞDIRLI GENCİMİN AYAĞINA ÜNİVERSİTE GELSİN DEDİK'
Biz bu milletin efendisi değiliz, hizmetkârıyız. Özgürlükler noktasında bu kardeşiniz iktidar olduğu ana kadar, Güneydoğu'da Doğu'da Kürtçe tabela göremezdiniz. Biz geldikten sonra orada Kürtçe tabela, bunun yanında cezaevinde oğluyla Kürtçe konuşamazdılar, Kürtçe konuşur hale geldiler. Temel hak ve özgürlükler konusunda kimsenin önünü kesmedik, kesmeyiz, kesilmesine müsaade etmeyiz. Terör konusunda hassasız, o başka bir şey. Örneğin 76 üniversitemiz vardı, şu anda 206 üniversite vardı. 81 vilayetimizin 81'inde üniversite var, hiçbir ayrım yok. İlim 81 vilayetimin tamamına ulaşsın dedim. Iğdır'dan, Hakkari'den gencim kalkıp da İstanbul'a gelmesin, onun ayağına üniversite gelsin. Hastanelerimiz illlerde değil ilçelere varıncaya kadar var. İnanıyorum ki, bu her geçen gün çok daha başarılı bir şekilde uygulama alanı bulacak. Böylece çok daha huzurlu günleri hep birlikte inşallah yaşamış olacağız.
'İSTANBUL HAVALİMANI'NA HAFİF METRO GELECEK'
Halise Nur Özcanlı: Yeni Havalimanı'yla ilgili olacak. Adı İstanbul, birazcık İstanbul'un dışında. Ulaşımı sıkıntılı birazcık. Havaistler en yakın mesafe 12 Tl'den başlıyor.Alternatif yol düşünüyor musunuz?
ERDOĞAN: Şehir büyüdü. Diğer havalimanımız Atatürk Havalimanı şehrin artık içinde. Dünyanın değişik ülkelerindeki havalimanlarına bakın şehrin dışında. İngiltere'de 45 dakika 1 saat sürüyor. ABD'de öyle. Burada da tabii öyle bir şey olacak ki, belki 2 sene, 3 sene sonra diyeceksiniz ki, 'Bu ne ufukmuş, ne bakışmış, gerçekten tam yerine yapmışlar'. Biz oraya raylı sistemleri getireceğiz. İnşallah o zaman bu raylı sistemle zaten havalimanına kadar ulaşım imkanını bulacağız. Sadece Havaist'le olmaz. Hepsini planladık. Seçimlerin ardından da hafif metroyu İstanbul Havalimanı'na kadar gelecek. Seçim sonrası bu adımı kararlılıkla atacağız. Havalimanı en büyük rahatlığı hafif metroyla alacak. Bazıları biraz da kuru sıkı atıyor. Metro maliyetleri hafif metro gibi değildir.
'İZMİR'DE İZBAN'IN YÜZDE 50'SİNİ BİZ YAPTIK'
Binali Yıldırım Bey bu işin tam manasıyla piridir. Ulaştırma Bakanlığımızı yaptığı dönemde Allah kendilerinden razı olsun sınavı büyük başarıyla vermiştir. Bizler belediyelerimize her türlü desteği veririz. Bunun örneği İzmir'dir. İzban İzmir Belediyesi'nin yaptığı değildir. Yüzde 50'sini Ulaştırma Bakanlığı olarak biz yaptık.Suyunu getiremiyordu DSİ olarak devreye girdik sorunu çözdük.
'BEYEFENDİLER 19 GÜN HEP BAŞKANLIK BİZDE DİYE HAVA ATTILAR'
Esmanur Kavak: Öğrenci akbili 85 liradan 40 liraya indirildi. Bunu AK Parti biz yaptık diyor, CHP daha önce niye yapılmadı deniyor?
ERDOĞAN: 19 gün İBB başkanı olduk diye hava attınız, bunun sözünü daha önce vermiştiniz 19 gün içinde niye bunu yapmadınız? Hemen veri kontrollerini yapmaya başladılar.Talimatı verilen yerler var. Getirseydin Meclise, suyu da çıkarsaydın. Biz 65 yaş üstüne biz belli saatlere kadar ücretsiz paso uygulaması yaptık, benim belediye başkanlığım döneminde. Dini bayramlarda köprüler, otoyollar ücretsizdir. Tereciye tere satıyorlar. Tüm İstanbullular için, öğrencilerimiz için hayırlı olsun.
'BİR FİZYOTERAPİST HAKKINI VERİRSE EN AZ 45 DAKİKA SÜRER'
Fatih Demirci: Bizim mezun olan fizyoterapistlerden asgari maaşın altında çalışanlar var. Bu bizi endişelendiriyor. Bu konu hakkında neler yapılabilir?
ERDOĞAN: Fizyoterapist noktasında gerçekten ihtiyaç var. Biz bu ihtiyacı bakanımla görüştük.Yeteri derecede bizim fizyoterapist alma noktasında kadro tesisini kuracağız. Fizyoterapist bak, geç, masaj yap gönder olmaz. İşin hakkını vermemiz lazım, bu da en az 45 dakikanı alır. İnşallah bunun kapılarını daha da açarak arz talep dengesini kuracağız. Fizyoterapistlerin açıkta kalacağına inanmıyorum. Onlar çok iş bulur.
'2023'E KADAR ÇOK DAHA FARKLI ŞEY YOLUNA GİRECEK'
Nihan Nur Yılmaztürk: Geçtiğimiz yıl 24 Haziran seçimlerinde sistem değişikliğine dair çok güzel söylemler var. Sistem değişikliğinin oturtulamadığına dair söylemler var. Bunun kaynağı nedir?
ERDOĞAN: Sistem değişikliği kolay bir olay değil. On yılların getirdiği sistemi herkesin de talebi olmasına rağmen değiştiremiyorlar ama siz bunu değiştirmenin kararlılığında adım atıyorsunuz. Rahmetli Demirel, Türkeş, Erbakan hep bu sistemi değiştirmek, Başkanlık sisteminde hep vaadleri olmuş ama başaramamışlar. Ben belediye başkanlığımdan itibaren Başkanlık sistemini hep ifade etmişimdir. En sonunda bir Cumhur İttifakı oluşturduk ve onunla bilikte bu adımı atalım dedik. Sonunda adım atıldı ve Başkanlık sistemine geçtik. Türkiye'de beklentiler çoğaldı. Bir anda hepsinin olması mümkün değil. Şu anda birçok şey oluyor. Süreç giderken bazı şeyler yanlışlar ortaya çıkıyor. Bunları da yolu yürürken görüyorsunuz. Düzeltme yoluna gidiyorsunuz. Bazen mevzuat değişikliği bazen yasal düzenlemelerdir. Sayısal olarak anayasa değişikliğine sahip değilseniz maalesef o düzenlemeyi yapamıyorsunuz. Şimdi Cumhurbaşkanı ve Başkan kanun yapar mı? Bunu ana muhalefetin başındaki zat dahi bilmiyor. Benim bir defa kanun yapma yetkim yok. Cumhurbaşkanının sadece Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yapma yetkisi var. Bu kararnamenin de Anayasaya ters olmaması lazım. Hakkında kanun çıkarılmışsa o konuda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkaramazsınız. Öyle istediğim gibi kararname çıkarırım, yok böyle bir şey. Sadece bütçe kanununda düzenleme yapabiliriz. 2023'e kadar çok şey çok daha farklı şekilde yoluna girecek.
'SEÇİMDEN SONRA BUNLARIN BÜTÜN OYUNLARI BOZULACAK'
Şeyma Bulut: Ülkemizin ekonomik durumuyla alakalı soru sormak istiyorum. Öncelikle sanayi üretiminin artmasıyla geldiğimiz ekonomik yatırımları önemsiyorsunuz. Ekonomik sorunlarımızın sonuna yaklaştığını söylüyorsunuz?
ERDOĞAN: Son dönemde, son seçim öncesinde Batı ülkemize kur faiz enflasyon üzerinden çok ciddi baskılar uygulamaya kalktı, bizi köşeye sıkıştırmaya yeltendiler. Enflasyondta bir tırmanış sözkonusu oldu. Faizde bu devam etti. Ben samimi olarak şunu söyleyeyim, faiz konusunda hassasiyetlerim var. Şu anda biz faizde iyi değiliz. Enflasyon yavaş yavaş inişe geçmiş vaziyette. Kur şu anda sendeliyor. Beklentileri tabii çok daha yüksekti ama bulamadılar. Şu seçimi hayırlısıyla atlatalım, ondan sonra bunların bütün oyunları bozulacak. Biz şu anda 23 Haziran'da belediye seçimine gidiyoruz.Bu hükümet, kabine seçimi değil.Başkanlık seçimi değil. Ama Batı, dünya bunu sanki bu ülkede başkanlık seçimi var, 23 Haziran'da Erdoğan gidecek bunun yerine başkası gelecek. Böyle bir şey yok. Erdoğan, AK Parti, Kabine yerinde. Milli Eğitim Bakanı, eğitim reformuyla alakalı açıklama yaptı. 2023 hedefi gözüküyor. Bu neticileri 2021-2022 gibi almaya başlayacağız, diyor. Biz 2023'e kadar Türkiye'de neler yapacağız, bunları konuşuyoruz. Ne kadar öğretmen kadrosu vereceğiz? Şehir hastanelerinde neler yaptık, neler yapacağız, bunları konuşuyoruz. Bunları önünüzde bariyer yoksa orada konuşursunuz. Şu anda önümüz açık. 23 Haziran'da İstanbul'da maalesef oyların çalınması üzerine yapılan yenilenme seçimi var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'yle alakalı yapacağımız seçim sonucunda inşallah şunu özellikle temenni ediyorum, buna inancım tam, bu seçim neticesinde benim halkım, vatandaşım daha güzel neticenin olması için oylar yerini bulacak diyecek.
'İDDİALI KONUŞUYORUM 23 HAZİRAN SEÇİMLERİ DAHA DA GÜZEL OLACAK'
Sandıklara bırakın memurları, işçileri memur diye sandıklarda görevlendirdiler. İsim isim verince kaçacak bir yeri kalmadı. Bankalar tutuştu bu sefer. 'Bizden istediler verdik' dediler. Kusura bakmayın bunlar memur değil ki, işçidir. Halkbank, Ziraat Bankası'nda çalışan da işçidir. Özel sektör bankaların tamamı işçi statüsündedir, memur değil. Şimdi bu seçimde bu olamayacak. Her siyasi parti seçim kurulundan isimleri alabilecek. Bu ciddi kontrol mekanizmasıdır. 23 Haziran seçimleri iddialı konuşuyorum, daha da güzel olacak.
'BİR HOCAM SAFAHAT'ı BİR HOCAM NECİP FAZIL'I TAVSİYE ETTİ'
Emine Circi: Gençlikteki başucu kitabınız var mıydı? Bize neyi tavsiye edersiniz? Eğitimin ve gençlerin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
ERDOĞAN: Daha oturmuş kendimize has bir eğitim öğretim sistemi. İnşallah sürekli değişen değil, oturmuş, yerli ve milli bir eğitim öğretim sistemiyle geleceğe ve ders adetlerine boğulan bir sistem değil. Ders adetlerinde sınıflar yükseldikçe azalan ve az dersle çok şeyi veren öğrenci de mezun olduğunda o işin hamallığını değil o işi hazmetmiş, sindirmiş öğrenciler olarak yetişmek. Benim başucu kitabım öğrencilik yıllarımda, Allah rahmet etsin bir hocam 'Oğlum başucu kitabınız Mehmet Akif Ersoy'un Safahat'ı olsun' derdi. Bir hocam da Necip Fazıl'ın İdeolocya Örgüsü'ydü. Şairlerimizin eserleriyle haşır neşir olurdum. Şu anda hayatta Sezai Karakoç, Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın eserlerini okurdum. Roman olarak ilk İnce Memed'dir. Çok akıcı bir üslubu vardır. Safahat İstiklal şairimizin de eseri olduğu için onda adeta ruh dünyamın zenginleştiğini gördüm. Üstadın gerek İdeolocya Örgüsü, Çile'de olsun okudum, hayatımızın çerçevesini çizdim.
- Dava açmaları lazım, bunun adı tazminat davası olur, dokunulmazlıkların kaldırılması olur.