ABD’deki popüler Musevi medya kuruluşlarından The Algemeiner 50. kuruluş yılında düzenlediği görkemli bir galayla toplum hayatına katkıda bulunanları ödüllendirdi. Sunuculuğunu Emily Austin’in yaptığı “J100” galasında “Warrior for Truth” (Gerçeğin Savaşçısı) ödülü insan hakları aktivisti ve NBA yıldızı Enes Kanter Freedom’a takdim edildi. Bu ödülün Enes Kanter’e, insan hakları savunuculuğunun yanı sıra başlattığı basketbol kamplarında Müslüman, Hıristiyan, Yahudi ve çok farklı inançlara sahip olan gençleri bir araya getirmesi nedeniyle verildiği ifade edildi. Özellikle geçtiğimiz yaz Kudüs’te düzenlediği basketbol kampında, farklı dinlerden gençlerin başarıyla bir araya getirilmesinden övgüyle söz edildi.
Bold'un özel haberine göre Enes Kanter Freedom ödülünü almasının ardından yaptığı konuşmasında; “Birçok farklılığımız olduğunu hissediyorum. Farklı renkler, farklı geçmişler, farklı dinler ve farklı kültürler… Bence yapmamız gereken, farklılıklarımızı masada bırakıp, ortak noktalarımızı bulmaya çalışmak… Bu konuda elimizden geleni yapmalıyız, bu dünyayı birlikte daha iyi hale getirmeliyiz” ifadelerini kullandı. Türkiye’de yaşanan ifade özgürlüğüne yönelik yapılan baskılara da değinen Freedom, “Her zaman korkusuz medya kuruluşlarına, dışarı çıkıp gerçekleri konuşacak korkusuz gazetecilere ihtiyacımız var. Maalesef, kendi ülkemde şu anda, ifade özgürlüğü yok, basın özgürlüğü yok ve bunun için birşeyler yapmalıyız” diye konuştu.
TÜRK BÜYÜKELÇİLİĞİ ÖDÜLÜ ENGELLEMEYE ÇALIŞTI
The Algemeiner’in 50. Kuruluş Yılı Galasında ödül verilecek kişiler, başkanlığını ünlü Fransız entelektüel Bernard-Henri Lévy’nin yaptığı bir jüri tarafından belirlendi. Listenin açıklanmasının ardından Türkiye Büyükelçiliği’nden Enes Kanter Freedom’a verileceği açıklanan “Gerçeğin Savaşçısı” (Warrior for truth) ödülünün iptal edilmesi için yoğun baskı yapıldığı, tüm bu baskılara rağmen medya kuruluşunun geri adım atmak bir yana bu talebe çok sert bir tepki gösterdiği ifade edildi.
TÜRK BÜYÜKELÇİLİĞİ DAHA ÖNCE DE ENES KANTER’İ ENGELLEMEYE ÇALIŞMIŞTI
ABD’de bulunan Türk Büyükelçiliği’nin bütün işini bırakıp Enes Kanter Freedom’la uğraşması yeni değil. Basına yansıyan ve sosyal medyada çok tartışılan, Türk Büyükelçiliği’nde bazı isimlerin devre dışı kalmasına yol açan son olay yaklaşık olarak bir buçuk yıl önce 54 Amerikalı senatörün Başkan Joe Biden’a hitaben bir mektup kaleme almasıyla yaşandı.
100 üyeli senatoda 54 senatörün mektuba imza atması ve mektubun imzacıları arasında her iki siyasi partiden de isimler bulunması dikkati çekmişti. Türkiye’deki insan hakları ihlallerine karşı harekete geçme” çağrısının yapıldığı mektupta, Enes Kanter’den insan hakları savunucusu olarak bahsediliyor, hakkında kırmızı bülten çıkarılması ve ailesinin uğradığı hukuksuzluklar Türkiye’deki kötü duruma örnek olarak veriliyordu.
“ENES KANTER İLE BAŞ EDEMEYEN TÜRK HARİCİYESİ”
Bu konuyu YouTube programında ele alan gazeteci Ruşen Çakır görüşlerini şöyle dile getirmişti; “AKP iktidarında da ABD’deki lobi şirketlerine, Türkiye lehine birtakım dengelerin oluşturulması için çok acayip büyük paralar akıtıldı. Enes Kanter NBA’da oynuyor ve Fethullah Gülen’i neredeyse babası gibi seviyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde epey popüler ve bunu Fethullah Gülen ve onun örgütlenmesinin propagandası için kullanıyor. O, davasının, örgütlenmesinin ve “Hocaefendisi”nin savunuculuğunu yapıyor, yapabilir, Amerika Birleşik Devletleri’nde bunlar normal şeyler; ama bir yanda Enes Kanter, bir yanda koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk hariciyesi…
Türkiye’nin de ona karşı yaptığı, İnterpol’de kırmızı bülten çıkarmak. (hatta bir yere maç için gittiğinde onu tutuklatmaya kalktılar ama olmadı, bir kere de galiba Kanada’da benzer bir şey denendi.)
Türkiye gibi koskoca bir devlet, o büyük, güçlü, uzaya bile gidecek olan devlet, hâlâ bir NBA oyuncusuna karşı hiçbir şey yapamıyor, çaresiz kalıyor. (Enes’i küçümsemek için söylemiyorum, ama sonuçta bir oyuncu, kendi başına bir oyuncu, en fazla Fethullah Gülen’den ve onun örgütünden destekler alıyor) Yani 54 senatörün imzalayacağı bir metne, bu kişinin adının pozitif olarak girebilmiş olması tam anlamıyla bir iflastır. İflastır; Amerikan senatosunun yarısından fazlasının, Erdoğan yönetimi aleyhtarlığında birleşmesi ve bunu yaparken de Fethullah Gülen’in manevi oğlu olduğunu övünerek söyleyen ve Türkiye’nin darbe konusundaki bütün iddialarının yalan olduğunu, aslında kendilerinin mağdur olduğunu anlatan bir kişinin burada yer bulabilmiş olması tek kelimeyle iflastır.
Aslında söylenecek çok da fazla bir şey yok, Enes Kanter gerçekten Fethullah Gülen’in diplomasisini, lobisini tek başına bayağı iyi yapıyor ve bu sırada kendisi para harcamıyor; tam tersine para kazanıyor. Burada bizim vergilerimizle, akıtılan paralarla da lobi şirketleri vs. öyle bir şeyler yapıyorlar işte; yapıyorlar ama, kimseye hiçbir şekilde meramlarını anlatamıyorlar.”