HÜSEYİN ODABAŞI
Sofiye ıstılahında veya anlayışında, ‘kendini bilen Rabbini bilir.’ “Men arafe nefsehu ve men arafa Rabbehu.” Üstadımızın ifadesine göre insan dürülmüş bir kâinattır. Hz. Ali’nin kanaati de bu yöndedir. Yani insan kendini bilmesi kâinatı ve Rabbini bilmesinden farklı değildir. Bir de bunun yanında zamanı ve çağı bilmek vardır. Nasıl bir dünyada yaşadığımızı bilmek de kendimizi toplumumuzu ve doğrularımızı ve eğrilerimizi tayin ve tespit yani onları bilme ve kavrama açısından önemlidir.
Nasıl bir dünyada yaşıyoruz? Global bir dünyada yaşıyoruz. Global dünya ne demek o zaman? Tek tip kültürün kitle iletişim vasıtaları ile neredeyse dünyanın her yerini etki ve tesiri altında bırakmasıdır. Doğru. Fakat globalleşmeyi sadece kültürel etkileşim olarak görür de bu gerçeği temin eden müessesleri ve kurumları görmezsek çok yanlış veya en azından eksik bir okumada bulunmuş oluruz. İşte globalleşmeyi anlamak demek bunu temin eden müessesleri ve fonksiyonlarını anlayıp hayatımızı kurgularken onların varlığını, fonksiyonlarını hesap etmek demektir.
Örneğin NATO, hemen bütün dünyayı sarıp sarmalamış bir silahlı ittifak gücüdür. Biliyorsunuz Ruslar tarafından bir sene önce işgale maruz kalan Ukrayna NATO'ya can havliyle girmeye çalıştı çalışıyor. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından 4 Nisan 1949'da 12 üyesi ile kurulan ittifakın şu an 30 ülke üyesi bulunuyor. Türkiye 1952’de bu ittifaka bedeller ödeyerek katıldı ve halan bu ittifak Rus tehlikesi karşısında daha da genişleyecek gibi gözüküyor.
Globalizasyonu sağlayan ikinci en önemli etken de dünya ekonomisinde ağırlığını hissettiren dolar ve bankalardır. Şu an mahallenizdeki herhangi bir banka şubesinde veya bankamatik üzerinden yaptığınız para hareketleri ile ABD’de bulunan Dünya Bankası’nın ilgisi, alakası veya menfaati vardır. ABD, para trafiğini bir merkezden evimizdeki bir musluğu kapatır gibi kapatabilir. Aslında Swift, 1973’te kurulmuş ve merkezi Belçika’da olan bir platformdur, dernektir ama kontrolü daha çok ABD’nin elindedir.
Dünya ekonomisindeki dolar hâkimiyetinin de normal serbest piyasa şartlarıyla oluştuğunu söyleyemeyiz. Hemen her ülkenin merkez bankası rezervlerinde dolar bulundurma zarureti vardır. Bir devletin dolar rezervini sıfıra indirmesi o devletin başına ciddi sıkıntıların açılmasına sebep olur. Şu an bir dizi yaptırımlara maruz kalan Rusya'nın bile ciddi bir dolar rezervi vardır.
Diğer taraftan bir milletin devlet olma yolunda atması gereken adımlardan biri de BM (24 Ekim 1945)’ne üyelik kaydını yaptırmasıdır. 193 üyesi var. 15 daimî üyesi bulunur. Veto hakkı 5 daimî üyeye ait. BM Güvenlik Konseyi üyeliğine seçilmek için 193 üyeli BM Genel Kurulunda yapılacak seçimde toplam oyların üçte ikisini almak gerekiyor. Örgütün yönetimi New York'ta bulunan genel merkezinden yürütülür ve üye ülkelerle her yıl düzenli olarak yapılan toplantılar yine bu genel merkezde gerçekleştirilir.
BM’ne bağlı “Güvenlik Konseyi” devletler üzerinde yaptırım hakkına ve etkinliğine sahiptir. Bu işi “Uluslararası Adalet Divanı” ile yapar. Kararları bağlayıcıdır. BM’nin hedefi dünya barışını ve güvenliğini sağlamaktır. BM’ye bağlı merkezi Cenevre'de bulunan İnsan Hakları Komitesi’nin kararları da taraf olan ülkelerin iç hukuku gibi kabul edildiğinden kararları bağlayıcıdır (Anayasamızın 90. Maddesi). Bir başka uluslararası bağlayıcılığı olan diğer bir mahkeme de AİHM'dir. Avrupa Konseyine bağlı 1959’da kuruldu. Strazburg’dadır. Avrupa insan hakları sözleşmesi ve ek protokollerle güvence altına alınan temel hakların korunması çerçevesinde çalışır. 46 Avrupa Konseyi üyesi devlette verdiği kararların bağlayıcılığı vardır.
Borsalar... Örneğin Karadeniz Bölgesi'nin geçim kaynağı olan fındık, dünya piyasasında da önemli bir yer teşkil ediyor. Dünya genelindeki fındık üretiminin yaklaşık yüzde 75'ini Türkiye sağlarken, fiyat politikalarını belirleyen Dünya Fındık Borsası ise Almanya'da bulunuyor. Türk üreticinin ürettiği fındığın fiyatı Almanya'daki Hamburg Fındık Borsası'nda belirlenirken, yerli üreticiler de burada tespit edilen fiyatlardan fındığını satmak durumunda kalıyor. Diğer ürünlerin durumu da fındıktan farklı değildir. Petrol için şu kadarını söyleyeyim; “Petrol Fırtınası” kitabını yazan Raif Karadağ faili meçhul bir cinayete kurban gitmiştir.
Bütün bunların yanına bütün dünyada oldukça yüksek takipçisi olan sosyal medyayı da düşünürsek dünyamızın iyice globalleştiğini daha iyi anlarız. Ne olacak? Dünya globalleşti, her önemli olay bizim dışımızdaki merkezlerden bütün dünyayı etkileyecek hatta yönlendirecek şekilde sevk ve idare ediliyor. Evet bir keren bu realiteyi kabul etmemiz gerekir. Bütün dünyayı avuçlarının içine alacak etkin müessesleri biz değil onlar kurmuş. Ve bana göre de bu tür müessesler, kurumlar dünyamızın artan sorunlarını gidermek için olması gereken şeyler. Fakat bu tür kurumların faaliyetlerinde Müslümanların da kendini ifade etmesi ve etkin olmaları gerekir.
Örneğin Fethullah Gülen Hocaefendi’ye Ortadoğu eş başkanlığı konusu soruluyor: “Eğer, bu projenin sahipleri Ortadoğu ülkeleri değil de Ortadoğu'ya hükmetme düşüncesinde olan bir kısım süper güçlerse, Amerika, Avrupa, Rusya hatta Çin ve Hindistan ise projenin önünde-arkasında, başında-sonunda neler düşünüldüğünü bilmediğimiz ve baştan itibaren projenin içinde bulunmadığımız için buna sahip çıkmak doğru değildir. Projenin herhangi bir safhasında işin içine girip sahiplenme, o işin içinde baştan beri olmadığımızdan, oyunun kuralları başkaları tarafından belirlendiğinden dolayı bugün için yararımıza görünse dahi tarih karşısında bizi sorumlu duruma düşürecek şekilde çok kötü neticeler doğurabilir.”(Ümit Burcu)
Hocaefendi konuşmasını, bu tür global projeler karşısında hiç olmazsa nasıl davranılması gerektiğini ifade ederek bitirir: “Ben buradan "hayır" diyebilirim; ama Türkiye devreye girerse, o projenin rengini, şeklini ve desenini değiştirebilir; değiştirebilir ve mesele hem Türkiye'nin hem de o bölgenin hayrına da olabilir.” (Ümit Burcu)
Bilakis bu tür dünyayı etkisi ve yönlendirmesi olan kurumları küçümsemek, yok saymak, her işimizi onlarsız yapamadığımız halde “biz hiçbir yere bağlı değiliz” diyerek halkımıza yalan söylemek uygun ve caiz değildir. Şu an hiç kimse kendi göbeğinin bağını kendisinin kesmesi mümkün değildir. İlk önce dünyadaki realiteleri doğru anlamalıyız, doğru okumalıyız. Sonrası Allah kerim!