(...)
Varoluşsal bir krizden seçim yolu ile çıkma şansı gittikçe azalıyor. Dolayısıyla bu kriz yoğunlaşacak ve “kendi olağanüstü koşullarında ülkeyi bir doğuma” zorlayacak.
Türkiye’de bir zamanlar deprem uzmanları modaydı. İnsanlar “deprem olmaz, İstanbul fayı zaten on parça, korkmayın” diyen uzmanları severdi. Gerçekçi deprembilimcileri “paniğe neden oluyorsunuz” diye sevmezdi.
Şimdi önümüzde hareketlenen siyasal ve sosyal fay hatlarına bakarak aklı başında her siyaset bilimci şunu söyler: “On şiddetinde bir siyasal ve sosyal deprem olacak, hazırlığınızı buna göre yapın.”
İnsan ülkesinin kötülüğünü istemez. Ancak şansımız var ise sürecin olağanüstü ve acıtıcı sonucu hemen gerçekleşsin. Zira bu süreç kronikleşerek 3-5 veya daha uzun yıllara yayılırsa Türkiye açık yazıyorum “kendi tarzında bir Lübnanlaşmaya” gider.