Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Türk milletinin bütün dünyadaki mağdurların, mazlumların yarasını sarmak için koştuğunu ifade ederek, son günlerde yaşanan olaylardan dolayı 'Şimdi yaraları sarma zamanı' projesi başlattıklarını açıkladı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun cuma namazını kıldığı Mardin Ulu Cami'de cuma hutbesi okuyan Mehmet Görmez, bölgede yaşanan olaylara da değinerek, "Bu mübarek mekanlarda, bu şehirlerde eli kalem tutacak nice çocuklar, nice gençler nasıl olur da kendi milletine, kendi annesine, kendi babasına, kendi vatanına çukurlar kazarak, oralara bombalar yerleştirerek o şehirleri tahrip edebilir?" dedi.
Son aylarda olaylarla gündemde yer alan Cizre'nin bütün dünyaya alimler yetiştiren bir yatak olduğunu kaydeden Görmez, şunları kaydetti: "Şimdi çevremize bakalım. Dünyamıza bakalım. Dünyamızda nice çocuklarımız, nice gençlerimiz ateş dolu çukurlara doğru gidiyorlar. Nice insanlarımız uçurumlara doğru hareket ediyorlar. Biz huşu içerisinde namazlarımıza devam edebilir miyiz? Yahut bir mümin olarak sorumluluklarımızı yerine getirmeden yerimizde durabilir miyiz? Günlerdir ilim merkezi nice şehirlerde Cizre, bütün dünyaya ilim saçan alimlerin yatağı, alimleri yetiştiren merkez. Nusaybin, nice eserlerin varit olduğu mübarek bir şehir. Diyarbakır dediğimiz zaman, Sur dediğimiz zaman Halid Bin Velid gelir aklımıza, Hazreti Ömer gelir aklımıza, Selahaddin Eyyubiler gelir aklımıza. Bu mübarek mekanlarda, bu şehirlerde eli kalem tutacak nice çocuklar, nice gençler nasıl olurda kendi milletine, kendi annesine, kendi babasına, kendi vatanına çukurlar kazarak, oralara bombalar yerleştirerek o şehirleri tahrip edebilir? Bütün bunlarda her birimizin sorumluluğu yok mudur? Biz her birimiz mümin olarak üzerimize düşen vazifeleri yerine getirebildik mi?"
Diyanet İşleri Başkanlığı olarak 'Şimdi yaralarımızı yarma zamanı' kampanyasını başlattıklarını belirten Diyanet İşleri Başkanı, hutbesinde şunları ifade etti: "Hep birlikte bunun üzerinde düşünmek zorundayız. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bugün bütün camilerimizde bir kampanya başlatmış bulunuyoruz. Bu kampanyanın manevi boyutu çok daha önemli, çok daha büyük. Bugün 90 bin camimizde 'şimdi yaralarımızı sarma zamanı' diye seslendik, sesleniyoruz. Milletimiz dünyanın bütün mazlumlarının yaralarını sarmaya koştu. Gazze'ye bombalar yağdı. Sizler yaralarını sarmaya gittiniz. Camilerini tamir etmek üzere bizzat ziyaret ettiğimde harabeye dönen mabetlerin üzerinde şu levhayı görmüştüm: 'İşgalciler harabeye çevirir, Türkiye gelir imar eder' bunu gördüğümde gözlerim yaşarmıştı. Afrika'da açlık ve kıtlık ortaya çıktı. Somali'yi ayağa kaldırmak için bu aziz millet seferber oldu. Afrika'nın en ücra köşesindeki kardeşlerinin yarasını sarmak için koştu. Arakan'da zulme uğrayan kardeşleri oldu onların yaralarını sardı. Haiti'de deprem oldu. İnanç farkı gözetmeksizin oradaki insanların yardımına koştu. Endonezya'da tsunami oldu. Pakistan'da sel felaketi oldu. Aziz milletimiz dünyadaki bütün mağdurların, mazlumların yarasını sarmaya gitti. Şimdi hep birlikte biz bir birimizin yarasını sarmak için seferber olmalıyız."
MİLLET OLARAK BİRBİRLERİMİZİN YARALARINI SARMALIYIZ
Yaşanan gelişmelerden sonra devletin üstüne düşen vazifeyi yerine getireceğini vurgulayan Mehmet Görmez, şöyle devam etti: "Ama asıl önemli olan millet olarak bizim birbirimizin yaralarını sarmamız, bizim birbirimize yuva olmamız, birbirimize ev olmamız. Evini kaybedene ev olmak, yuvasını kaybedene yuva olmak, gözünden yaş akan kardeşimizin bizzat elimizle gözünü silmek kadar Allah katında değerli bir şey olamaz. Allah Resulü hutbemin başında okuduğum hadisi şerifte şöyle buyurmuştu: Bir insan, bir mümin kardeşinin yardımında olduğu müddetçe Allah da onun yardımcısıdır. Mümin kardeşinin ihtiyacını giderdikçe, Allah da kulunun ihtiyacını giderir. Allah'ın rahmetinin yeniden üzerimize yağarak, kalplerimizi birleştirerek, bizi ateş dolu çukurların içerisinden çıkarmasını istiyorsak biz birbirimizin yaralarını sarmalıyız. Terörden mağdur olmuş, evini, yurdunu terk etmiş kardeşlerimize biz hanelerimizi açmalıyız. Biz yardımcı olmalıyız, biz onlara yuva olmalıyız, biz onlara ev olmalıyız. Geleceğimiz için, birliğimiz için, beraberliğimiz için, kardeşliğimiz için bu çok daha önemli. İstanbul'dan, Edirne'den, İzmir'den, Samsun'dan, Anadolu'nun her tarafından bütün kardeşlerimiz bu bölgelere akacaklardır ve kardeşlerinin yaralarını saracaklardır. Dünyanın bütün mazlumlarının yaralarını sarmak için seferber olan milletimiz, millet olarak her birimiz birbirimizin yarasını saracağız."
CİHAN