İsveç merkezli insan hakları kuruluşu Stockholm Center for Freedom’ın (SCF), Ankara merkezli olarak 81 ilde yapılan operasyonda gözaltına alınanlara sistematik işkence yapıldığını duyurdu. Bunun için Ankara Eskişehir Yolu üzerindeki Devlet Su İşleri (DSİ) tesisleri stadyumunun kullanıldığı öne sürülüyor.
Bu spor salonu 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Ankara Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün kullanımına tahsis edilmişti. Buradaki sorgu odalarında ‘mülakat adı altında’ işkence yapıldığı belirtiliyor.
Çıplak bir şekilde tazyikli suya tutma, Filistin askısına asma, copla tecavüz, kaba dayak, tehdit ve küfür gibi işkenceler yapıldığı ifade ediliyor. Şüphelilerin itirafçı adı altında ifade vermeye zorlandığı, bu işkenceler nedeniyle 2 kişinin teklifi kabul ettiği, geri kalanların ise reddettiği bildiriliyor.
SCF’nin aktardığına göre erkek şüpheliler, doğrudan şiddetin yanı sıra ‘eşlerine tecavüz’ ile de tehdit ediliyor. Kadın şüpheliler de aynı şekilde tecavüzle tehdit edilerek itirafçı olmaya zorlanıyor. Gözaltındaki şüphelilerin insanlık dışı şartlarda tutulduğu, stadyumun zeminine bir örtü serildiği ve herkesin yan yana yatırıldığı anlatılıyor. Ayrıca tek bir tuvaletin çalıştığı ve yüzlerce insan için tek bir çift terliğin ortak kullanıma sunulduğu yönünde bilgiler var.
Şüphelilerden birisinin, avukatına şunları anlattığı aktarılıyor: “Sorgu sırasında ailemdeki bayanlara etmedikleri küfür kalmadı. Onlara tecavüz etmekle tehdit ettiler. Her türlü hakaret, küfür, tehdit ve kaba muamele var. Bir kişinin gözünü patlattılar, mosmordu. Birini gördüm, makatına sokulan cop yüzünden yürümekte bile zorlanıyordu. Bir çok insanın vücudunda darp izleri var. Doktorun bir tanesi darp raporu vermiş ama polisler tarihini değiştirmeye çalıştılar. Aslında bu işkence ve kötü muamele daha uzun sürebilir ama söylediklerine göre aceleleri var. Çünkü önümüzdeki hafta içi yine yüzlerce insanı alacaklarmış. Yer açmaları lazım. O yüzden bize yoğun baskı ve işkence uygulayıp mümkün olan en kısa sürede itirafçılar çıkarıp amaçlarına ulaşmak istiyorlar.”
Avukatlar da müvekkilleri ile görüşemediği ve şeffaf bir sorgu süreci olmadığı için, içeride yaşananların anlatılanlardan çok daha fazla olabileceği vurgulanıyor.