Guardian gazetesi, Türkiye'de yapılan insan hakları ihlallerine yönelik İngiliz hukukçuların hazırladığı raporu yayımladı. Gazete, söz konusu rapora atıfta bulunarak, Türkiye'de medya, polis ve yargıya mensup 40 bine yakın çalışanın işsiz bırakıldığını, birçok kişinin ise tutuklandığı ifadelerine yer verdi. Haberde bu durum, demokrasi için ciddi bir gerileme olarak değerlendirildi. Muhalif medyanın susturulmasına ayrıntılı bir şekilde yer verilen raporda, Gülen hareketi ile bağlantılı olduğu iddia edilen birey ve şirketlerin kamudan temizlenmesi, nefret söylemine maruz bırakılması ve mülkiyet haklarına müdahalede bulunulduğu gözler önüne seriliyor.
İngiltere'nin saygın gazeteleri arasında yer alan Guardian gazetesi, İngiliz avukatların Türkiye'de yapılan insan hakları ihlallerine yönelik hazırladığı 95 sayfalık raporu haber yaptı. İngiltere Yüksek Mahkeme eski Başkanı Lord Woolf, Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu eski üyesi Sir Jeffrey Jowell, İngiltere ve Galler eski Başsavcısı Sir Edward Garnier ve insan hakları ve medya hukuku alanında uzman avukat Sarah Palin tarafından yazılan raporda, AK Parti hükümeti tarafından uygulanan ihlallerin baş hedefinin Fethullah Gülen'den ilham alan Hizmet hareketi destekçileri ve medya olduğu belirtildi.
Raporda, Türk hükümetinin Aralık 2013'ten bu yana, başta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi olmak üzere uluslararası düzeyde yargılanması için meşru gerekçe olarak gösterilebilecek "sistematik insan hakları ihlallerinde" bulunduğuna dikkat çekildi.
Gazete, komitenin hazırladığı rapor değerlendirmesine göre AK Parti döneminde, yargıya müdahale ederek mahkemelerin itibarsızlaştırıldığını, internete sansür uygulandığını, ifade özgürlüğünün kısıtlandığını, hükümete yönelik yolsuzluk soruşturmalarının bastırıldığını ve tutuklanan kişilerin onur kırıcı bir muameleye maruz bırakıldığını yazdı.
"40 BİN KİŞİ GÖREVLERİNDEN UZAKLAŞTIRILDI"
Haberde, raporun, Türkiye'de Hizmet Hareketi'ne mensup olduğu iddia edilen 40 bine yakın kişinin görevinden uzaklaştırıldığı, kitlesel tutuklamalara veya gözaltı operasyonlarına maruz bırakıldığını incelediği belirtiliyor.
Gazete, 2013'deki yolsuzluk soruşturmasının ardından incelemelere başlayan komite üyelerinin, yayımlanan raporunda, "Türkiye'nin 2005 yılında Avrupa Birliği müzakerelerine resmi olarak başladıktan sonraki reform hareketlerine karşı ters düşen bir çok gelişme yaşanmıştır." ifadelerini kullandığını açıkladı.
"DEMOKRASİ ADINA CİDDİ BİR GERİLEME MEVCUT"
Guardian ayrıca raporda, Türkiye'nin demokrasi adına ciddi bir gerileme kaydettiği sonucuna varıldığını yazdı. Haberde, "Uluslararası hukuk çerçevesinde, Türk hükümeti, Hizmet Hareketi'ni destekleyenlere karşı insan hakları kriterlerini önemli ölçüde ihlal etmiştir." denildi.
Gazete, raporda özellikle medya ve ceza hukukunun hedef alındığını belirtti. Yayımlanan hukuk raporunda göre, radyo ve televizyon kanallarının şüpheli sayıldığı ve mahkeme emri olmadan sosyal medyada yer alan bazı içeriklerin kaldırıldığı ya da internet sitelerinin engellendiği gibi bir takım usulsüzlüklerin yapıldığı belirtildi. Söz konusu usulsüzlüklere en önemli örnek olarak Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın geçen yıldan beri 'şüpheli' iddialarla tutukluluğunun devam ettiği gösterildi.
Raporda, aralarında Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Hidayet Karaca yanı sıra birçok gazeteci ve yapımcının bulunduğu 63 kişi hakkında 'terör örgütü üyesi olmak' suçlamalarıyla dava açıldığına dikkat çekilerek, yetkili mahkemelerce tutuklanan kişilerin kefaretle serbest bırakılması emri verilmesine rağmen tutukluluklarının devam ettiği vurgulandı.
Guardian'a konuşan Eski Danıştay Başkanı Sir Edward Garnier'in, "Türk mahkemelerine gözle görülür bir şekilde zarar veriliyor. Mahkemelerde gerçekçi bir çare umudu giderek azalıyor." ifadelerine yer verilen haberde, ayrıca İngiltere Danıştayı eski başkanının, Anayasa Mahkemesi'ni 'son umut ışığı' olarak değerlendirdiği fakat dosyaların çokluğu sebebiyle işin içinden çıkamadığı yönündeki tespiti de aktarıldı.
AİHM, TÜRKİYE İÇİN İYİMSER DEĞİL
Birçok davanın doğruca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) gidebileceğini de sözlerine ekleyen Sir Edward Garnier, buradan hukuki danışmanlık alınabileceğini fakat Türkiye için iyimser bir tablonun görülmediğini ifade etti.
Gazete, sadece geçen yıl Türkiye'den AİHM'de toplam 101 dava görüldüğünü, çoğu dosyanın ise İstanbul'da 2013 yılında yaşanan Gezi Parkı protestolarında hükümetin sergilediği baskıcı tavra ilişkin incelendiğini vurguladı. Ayrıca, AİHM'de Türkiye'den görülen dava sayısının, Rusya'dan sonra ikinci sırada bulunduğu da kaydedildi.
Öte yandan Guardian, Gazeteci ve Yazarlar Vakfı sözcüsü Alp Aslandoğan'ın, "Yargı ve medya alanları boyun eğdirilmiştir. Gülen Hareketi ise hükümetin otoriter hareketlerinin meşru sayılması için günah keçisi olarak kullanılmaktadır." ifadelerine de yer verdi.
Erdoğan yönetiminin Türkiye'deki basın özgürlüğü kısıtlamaları nedeniyle uluslararası kamuoyu tarafından yakından izlendiği bir süreçte yayınlanan raporda, konuyla ilgili bulgulara yer veriliyor. Raporda geçtiğimiz ay Vice News'e bağlı iki gazetecinin tutuklanması ve Koza İpek Grubu'na yönelik şafak baskını gibi birçok olay detaylı olarak ele alınıyor.
Rapor, hükümetin Gülen hareketi destekçilerine karşı başlattığı operasyonlarla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (AİHS) ve Türkiye Cumhuriyeti'nin taraf olduğu diğer insan hakları sözleşmelerini ihlal ettiğine dikkat çekiyor. Adil yargılanma haklarının ihlal edilmesi ve muhalif medyanın susturulmasına ayrıntılı bir şekilde yer verilen raporda, Gülen hareketi ile bağlantılı olduğu iddia edilen birey ve şirketlerin kamudan temizlenmesi, nefret söylemine maruz bırakılması ve mülkiyet haklarına müdahalede bulunulması gözler önüne seriliyor. CİHAN