The Guardian Gazetesi, seçimlerin adil ve özgür olup olmadığını sorguladığı analizinde, önce soruları sordu ardından da bu sorulara yanıtlar aradı.
Türkiye’de seçimler özgür ve adil miydi? Soru & Cevap
Seçimde neler oldu?
Türkiye’de Cumhurbaşkanlık ve milletvekili seçimleri aynı anda yapıldı. Yeni Başkanlık sistemine göre devletin başındaki makam olağanüstü güçlere sahip olurken meclisin gücü ciddi biçimde zayıflayacak.
Recep Tayyip Erdoğan oyların %99’u sayıldığında %52.55 oy oranıyla seçimi ilk turda çoğunluk sağlayarak kazandı. En büyük rakibi Muharrem İnce %30.67 ile ikinci sırayı aldı - oldukça etkileyici bir meydan okuma ancak seçimleri ikinci tura götürmeye yetmedi.
Kürt hakları savunucusu HDP’nin hapisteki Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş %8.36 oy alarak, Erdoğan ile ittifak kuran milliyetçilerden ayrılarak kendi partisini kurarak seçime katılan Meral Akşener’den daha fazla oy almayı başardı.
Milletvekili seçiminde HDP meclise girebilmek için gereken %10’luk barajı geçmeyi başardı fakat MHP’nin beklenmedik derecede yüksek performansı sayesinde AKP-MHP ittifakı mecliste çoğunluğu elde etmeyi başardı.
Seçimlere katılım oranı %87 oldu. Çıkan sonuçlar beklentilerin altında oy elde eden muhalefet için hayal kırıklığı olurken, Erdoğan’ın egemenliğinin devamı için sahne hazırlanmış oldu.
Şimdi ne olacak?
Erdoğan geçtiğimiz yıl referandumla onaylanan tüm güçlerin kontrolünü eline alacak. Bu güçlerin arasında meclisin hiç katkısı olmadan yüksek hakimleri atamak, seçimle gelmeyen başkan yardımcıları atamak, bakanlar kurulunu seçmek ve kararname yayınlamak gibi yetkiler bulunuyor. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlık dönemi 5 yıl sürecek ve bitiş tarihi Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. yılı olan 2023’e denk geliyor. O tarihte ikinci bir dönem için tekrar seçimlere katılma hakkı var.
AKP ve MHP mecliste çoğunluğu elde etmeyi sürdürecek ama geçtiğimiz haftalarda bu ittifak arasında çatlaklar ortaya çıktı. Etkisini neredeyse kaybetmiş bir meclis içinde bu ittifakın sürüp sürmeyeceği belli değil. Ama herşeye rağmen Erdoğan’ın şu anki gücü altında kuvvetler ayrılığı neredeyse tamamen yok olmuş durumda.
Seçim kampanyaları nasıldı?
Muharrem İnce seçim kampanyasında Türkiye’deki muhalefetin uzun yıllardan beri eksikliğini hissettiği enerjik ve dinamik bir dil kullandı. Eski bir fizik öğretmeni olan İnce, laiklik yanlısı ana muhalefet partisi CHP’nin adayı olarak Türkiye’nin en büyük şehirlerinde yüzbinleri meydanlara çekti ve aynı zamanda neredeyse tüm ülkeyi dolaştı.
İnce, Cumhurbaşkanı’na verilen olağanüstü güçlerin geri alınmasını, gazetecilerin ve sivil toplum örgüt üyelerinin serbest bırakılmasını ve hukuk düzeninin geri getirilmesini vaat ederken, onlarca yıldır birbirine güvenmeyen dindar kesimle laik kesimin eşit pozisyona getirileceğini söyledi.
Neredeyse tüm anketler Erdoğan’ın ilk ve ikinci turda zafer kazanacağına işaret ederken, bir çok anket İnce’nin ve diğer adayların seçimi ikinci tura taşıyabileceğini söylüyordu. Böyle bir durum olsaydı, ülkeyi 16 yıldır yöneten bir lider için geriye doğru bir adım olurdu.
Bunun yerine, sonuçlara göre Erdoğan her zaman kazandığı oy oranını tekrar elde etmeyi başardı. 2014 yılında Cumhurbaşkanı ilk defa seçimle belirlendiğinde %51.79 kazanmıştı, 2017 yılındaki referandumdaysa %51.4. AKP yolsuzluk suçlamaları ve diğer sorunlar yüzünden mecliste sandalye kaybetse de, Erdoğan’ın halk arasındaki popülerliği değişmedi.
Sonuç olarak İnce’nin Erdoğan’a oy veren tutucu kesime yönelik yaklaşımı - her cuma namaza gitmek, son mitinginde başörtülü annesini sahneye çıkarmak veya dindar kesime karşı ayrımcılık yapılmayacağını vaat etmek - işe yaramamış gibi görünüyor. Erdoğan’ın seçmen tabanının laik kesime karşı güvensizliği çok derin.
Meclis’e ne olacak?
Görünüşe göre seçmenler kendi koalisyonları içinde farklı partilere oy vermiş olsalar bile taraflarını seçmiş gibi görünüyorlar. Erdoğan tarafından oy çekebilmek yerine, muhalefet partileri birbirlerinin oylarını kendilerine çekti. MHP’nin sürpriz performansı sonrası AKP-MHP ittifakı mecliste çoğunluğu devam ettirdi. Kürt yanlısı ve özgürlükçü HDP ikinci kere üst üste meclise girdi ama MHP’nin aldığı oylar yüzünden sadece iktidarın oylarını biraz azaltmakla yetindi. Seçimden önce neredeyse hiç kampanya yapmayan ve yüzde 5-7 aralığında oy alması beklenen MHP %11’den fazla oy aldı.
İktidar partisi AKP son seçimde aldığı %49.5’ten %42.5’e inerken, CHP de %3 oy kaybetti. AKP seçmenleri partisini cezalandırmak için MHP’ye oy vermiş gibi görünüyor ancak diğer tarafa geçecek kadar da ileri gitmediler.
CHP oyların bir kısmını HDP’ye kaybetti - HDP’nin meclise girebilmesi için stratejik bir hamle. Ama görünüşe göre CHP oylarının bir bölümü de milliyetçi İYİ Parti’ye kaydı ancak İYİ Parti Erdoğan tarafından oy çekmeyi başaramayarak barajın altında kaldı.
İnce’nin gösterdiği performans bundan sonra CHP’nin başına geçmesine neden olabilir zira sandıkta kendi partisinden daha fazla oy aldı.
Seçimler adil ve özgür müydü?
Büyük çaplı hile suçlamaları yaşanmadı ancak Uluslararası Af Örgütü’ne göre seçimler bir “korku ortamı” içinde gerçekleşti. Ülke 2016’dan beri OHAL içinde, Cumhurbaşkanı adaylarından biri hapiste ve partisinin yüzlerce üyesi son iki yıl içinde tutuklandı. Medyanın neredeyse tamamı hükümet kontrolünde ve devleti eleştirebilen Cumhuriyet gazetesi gibi son yayınlar da dayanağı olmayan terörizm suçlamalarıyla boğuşuyor. Resmi rakamlara göre seçim kampanyası sırasında devlet televizyonu TRT Erdoğan’a 181 saat ayırırken, Muharrem İnce 15 saat, Demirtaş ise sadece 15 dakika yayın hakkı elde edebildi.