Abdullah Aymaz / samanyoluhaber.com
Gufranla Tüllenen İbadet
Süreyya Yayınları, M. Fethullah Gülen Hocaefendinin, 1980 öncesi vaizlik döneminde cami kürsülerinde yaptığı ORUÇ konulu sohbetlerinden derlenen “Gufranla Tüllenen İbadet ORUÇ” isimli eserini Nisan 2019’da neşretti. Tanıtım için bazı ifadeleri aktarmak istiyorum:
“Kur’an kanatlı ve Kur’an buudlu Ramazan-ı Şerif kadar gecesi ayrı nuraniliğe ve gündüzü de ayrı aydınlıklara açık bir başka ay yoktur. İnsan her yeni Ramazanla bir kere daha, hem de bütün tazeliğiyle Kur’an-ı ve onun kevn ü mekanlara dağılmış işaretlerini, Allah aşkını ve onun inanmış simalardaki pırıl pırıl izlerini görür, duyar ve sezer. Evet Ramazanda Kur’an, bütün bir kaderin yonttuğu bu pırıl pırıl yüzlerin ve bütün bir mânânın iç derinliğini gösteren bu ışıl ışıl gözlerin ayrı bir uhrevîlikle parıldar.”
“Her geceyi KADİR her kişiyi HIZIR bil.” Vecizesi de pek manidar bir sözdür. Evet Kadir gecesi, geceler içerisinde gizli olduğu gibi, Hızır Aleyhisselam da insanlar arasında gizlidir. Siz, herkese saygılı olur, her muhtaca yardım eder, herkesin elinden tutar, bütün insanlara sinenizi açarsanız, bir gün ehl-i imandan bir Hızır’a rastlarsınız ve sizin de gönül bahçeniz yeşerir. İşte Cenab-ı Hak, sürekli dikkatli davranmamız ve metafizik gerilimde bulunmamız için bu ikisini gizleyerek bizleri uyanık ve dikkatli olmaya tevcih etmiştir. Ne var ki, Allah’a (c.c.) böyle yürekten bir bağlılığımız yoksa Kadir’i de Hızır’ı da bulmamız zordur. Bunlar ancak kendi gönlünüzde sıdk ve sadakati yakaladığınız; ardına düştüğünüz şeyi önce kendi gönlümüzde arayıp bulduğumuz zaman sır perdelerini açar size. İçinizde HAZIRCILIK mülâhazası varsa, ‘Hemen bulayım, hemen göreyim, hemen elde edeyim’ duygusuna bağlı iseniz, daha çok beklemeniz gerekecektir.”
“Herşeyin bir zekâtı vardır. Bedenin zekâtı da oruçtur. Oruç sabrın yarısıdır.” (Buharî)
“Sahurda bereket vardır. Bir yudum su içmekle dahi olsa mutlaka sahur yapın. Zira Allah (c.c.) sahura kalkanlar için rahmetiyle muâmelede bulunur; melekler de onlar için dua ve istiğfar ederler.” (Buharî)
“Orucun Ferde Kazandırdıkları:
1-Sabrı öğretir.
2-Nefsi terbiye der.
3-Günahlara karşı kalkandır.
4-Ruhu olgunlaştırır.
5-İnsanı Melekiyete yükseltir.
6-Nimetlerin Değerini öğretir.
7-Allah’la münasebetini kuvvetlendirir.
8-Allah’a kavuşmayı hatırlatır.
9-Sağlığa faydalıdır.
10-İktisada alıştırır.
11-Ebedî nimetlere liyakat kazandırır.
12-Emanete riayeti öğretir.
13-Sadakat ve vefayı öğretir.
14-Müstağni olmayı öğretir.
15-Samediyet sırrını kazandırır.
16-Disipline alıştırır.”
“Orucun Topluma Kazandırdıkları:
1-Birlik ve beraberlik sağlar.
2-Fakirin halini hatırlatır.
3-Dilenciliği önler.”
“Ramazan’ı kendi derinliğiyle duyabilmek, biraz onu duymaya çalışan insanın derinliğine bağlıdır. İnsan, Ramazan’ı hangi seviyede yaşarsa yaşasın, zâhire bakan yönü itibarıyla kınanamaz. Derince olmasa da orucunu tutan, teravihini kılan bir kişi bunların sevabını kazanır, üzerindeki sorumluluktan da kurtulmuş olur. Ne var ki, kazanacağı sevap, mülahazalarındaki enginliğe göre olacaktır. Diğer taraftan bunları şuurluca yapan bir insan hem bu dünyada hem de ötede kat kat fazlasıyla karşılığını bulacaktır. (…)
“Evet, çocuk yuvada iyi beslenmeli, sokakta iyi arkadaşları olmalı, camiye gittiğinde dinin derince yaşandığını görmeli, okulda mâneviyat adına alacağını almalıdır ki, neticede iyi bir Müslüman olabilsin. (…)
“Mesela toplum, kendi arasında bir mukavele yapıp şöyle diyebilir. ‘Gelin bu Ramazan’da Kur’an-ı Kerim’i daha farklı okuyalım. Arapçasını okurken bir yandan da meâl ve tefsirine bakalım. Teravihi hatimle kılmak üzere birbirimize söz verelim. Teravihi kılarken aralarda gürül gürül salavatlar getirelim. Cevşen ve Evrâd-ı Kudsiye gibi dua kitaplarını okuyalım. Ramazan daha derince duyma adına ne gerekiyorsa onu yapalım.’ Zaten teravihte müstehab olan, her selamdan sonra namazda geçen süre kadar oturup bir şeyler okumaktır. İki rekât kılıyorsanız iki rekatı kılacak kadar, dört rekat kılacak kadar oturup bir şeyler okumalısınız. Belki her gün farklı bir dua okuyarak o duyguyu sürekli canlı ve zinde tutacaksınız. Her gün yaptığınız o ibadetleri; rengini, desenini değiştirmek suretiyle besleyeceksiniz.
“İşte bir şekilde bir araya gelmiş topluluklar kendi aralarında anlaşıp böyle bir mukavele yapabilirler.
“Hâsılı, Ramazan’ı bütün derinliğiyle duyabilmenin yolu evvelâ insanın, kendisinde o derinliği hâsıl etmesine bağlıdır.”
Düşünce rönesansımızın temellerini meydana getiren bu eserleri teker teker ve tekrar tekrar mütalaa etmeliyiz…