Başörtülü kadınlara sırf öğrencilere burs verdiği için kelepçelenmesine de tepki gösteren Avcı, “Başörtülü insanlar başörtülülere kelepçe vurulduğunda bu zulmü alkışlayabilecek bir hâle getirildi.” ifadelerini kullandı.

Silivri yüksek güvenlikli cezaevinde 63 gündür tutuklu yargılanan hukukçu yazar Gültekin Avcı'nın ailesi, duygularını anlattı.

Özgür Düşünce'nin haberine göre, Gültekin Avcı'nın eşi Nurdan Avcı, ülkedeki hukuksuzluklara dikkat çekerek yargı mekanizmasının artık güven duyulan bir devlet organı olmadığını söyledi. Yaşanan süreçte namuslularla namussuzların ayrıştığını belirten Avcı, “Ülkemizde şu an hak, hukuk adalet yok. Sırf fakir öğrencilere burs verdiği gerekçesiyle başörtülü kadınlara kelepçe takılırken IŞİD liderlerinin, bırakın kelepçeyi, koluna dahi girilmediğini gördük” dedi.

Eşinin hukuksuz bir şekilde cezaevine konulduğunu belirten Nurdan Avcı, “Eşim Hidayet Beyin avukatıydı, gerek tutuklanan polislere gerek Hidayet Beye üzülürken, onların uğradığı haksızlıklarla hukuki mücadele ederken Gültekin bey de hukuksuzluğa maruz kaldı” ifadelerini kullandı. Yaşadıklarını imtihan olarak gördüklerini belirten Avcı, “Namussuzlarla namusluların ayrıldığı bir süreçte namusluların ve doğrunun tarafında olduğumuz için, eşim de doğruları söylediği için gurur duyuyoruz” dedi.

Siyasi iradenin en ufak muhalefete dahi tahammülü olmadığını belirten Nurdan Avcı, “Muhalif bir ses, muhalif bir yayın ve yayıncı istemiyorlar. Gültekin Bey onların bugün itiraf ettiği çözüm sürecinde yaşanan aksaklıkları iki yıl önce söylediği için cezalandırılıyor” dedi. Toplumun bilinçli bir şekilde kutuplaştırıldığını ve bu şekilde de olaylara karşı tepkisizleştirildiğini belirten Nurdan Avcı, insanların zulme alkış tutar hâle geldiğini belirtti. Avcı, “İnsanlar o kadar kutuplaştı ki hiçbir dönemde bu kadar kutuplaşma olmamıştı. Kendi ailelerimiz içinde bile kutuplaşmalar oldu.

Başörtülü insanlar başörtülülere kelepçe vurulduğunda bu zulmü alkışlayabilecek bir hâle getirildi. Bunu kabullenebilmek mümkün değil. Öyle bir algı operasyonuyla milletimizi kutuplaştırdılar ki artık yaşanan zulme seyirci kalmayıp zulmeden tarafına bile geçiyor. O görüntü CHP iktidarında olsaydı nasıl tepki verilirdi ama AKP eliyle olunca insanlar tepkisizleşiyor. İşte bu durum algı operasyonunun ne kadar başarılı olduğunu gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.

Gültekin Avcı'ya Doğu'dan sürekli telefon ve bilgi geldiğini belirten Nurdan Avcı, “Kaç defa gelen telefonlara ben şahit oldum. Bölgeden vatandaşlar devlet bize sahip çıkmıyor, örgüt silah dağıtıyor diyorlardı. Bölge halkı bizzat arayıp Gültekin Beye yaşadıklarını yazmasını istiyordu” dedi.

Toplumun medya aracılığıyla algı operasyonuna tabi tutulduğunu belirten Baba İsmail Avcı, “İnsanlara neyi göstermek istiyorlarsa onu izletip, okutuyorlar” dedi. Baba Avcı, “Bazı önemli olaylar oluyor eşe, dosta soruyorum, o olaylardan haberlerinin dahi olmadığını görüyorum. Çünkü izledikleri televizyonlar, okudukları gazeteler asıl konuşulması gerekenleri yansıtmıyor” dedi.

Toplumun algısının medya ile ciddi bir şekilde yönetildiğini belirten baba Avcı siyasi iradenin muhalif seslere olan tahammülsüzlüğünü de medyadan çıkarıl dığına işaret etti. Avcı, “Cebren de olsa hileyle de olsa bazı medya kuruluşlarını ele geçirdiler. Bu şekilde toplumun algısını da yönetmeye başladılar. İnsanlar hangi gazeteyi, hangi tv kanalını açsa onları göstermek istediğini görür oldu” ifadelerini kullandı.

Üzüntü duyduğunu ama bunun nedeninin oğlunun tevkif edilmesi olmadığını belirten baba Avcı, “Yapılan hukuksuzluklara, zulümlere üzülüyoruz. Yaptığımızın yanlış olmadığını biliyoruz. Gültekin köşe yazdı, köşesinde ülkenin bölünmez bütünlüğüne kast edenleri yazdı bu da birilerine ağır geldi” ifadelerini kullandı.

En son oğluyla açık görüşte bir araya geldiklerini belirten baba Avcı oğlunun İpek Medya'ya yönelik baskına karşı da değerlendirmede bulunduğunu belirtti. İsmail Avcı, şöyle devam etti: “Gültekin'le en son görüşmemizde, ‘Baba yazarı olduğum gazetenin sahipleri böyle yürekli, asil ve asalet timsali bir aile. Onursuz yaşamaktansa yoksul yaşamaya razı olurum diyen bir asude vicdan. Ama onların sayısı bugün bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az' demişti.