10 yıl sonra korkunç bilanço

1999 yılında meydana gelen iki büyük depremde binlerce kişi hayatını kaybederken 376 bin konut ve işyeri hasar gördü.

10 yıl sonra korkunç bilanço

Afet Kanunu'na göre yıkılması gereken binalardan 123 bini hâlâ ayakta. Boya ve sıvalarlaçatlakları kapatılan 'beton tabutlar'da çok sayıda kişi ikamet ediyor. Biri 85 yaşındaki annesiyle, diğeri 9 yaşındaki torunuyla ölüme meydan okuyor çatlaklarla dolu binada. Belediye iki kez zorla tahliye etmiş. Ancak onlar, deprem hasarlı apartmana tekrar dönmüşler. Yıkılma tehlikesi taşıyan binada annesiyle yaşayan Ahmet Küçükbövelek "Başka kalacak yerim yok." diyor. İlkokul üçüncü sınıfa giden torunuyla kalan Netice Öymen ise oturduğu daireyi 2007 yılında 7 bin liraya aldığını söylüyor ve ekliyor: "Yıkılır korkusuyla yakınlarım bile ziyaretime gelmiyor." Postacı ve camcıların da girmeye cesaret edemediği İstanbul Avcılar'daki 9 katlı Emek Apartmanı'na benzer, Türkiye'de yıkılmayı bekleyen yaklaşık 123 bin konut bulunuyor. 17 Ağustos 1999'da meydana gelen ve yaklaşık 18 bin kişinin öldüğü 7,4'lük depremin üzerinden 10 yıl geçti. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı rakamlarına göre; devletin aciz kaldığı Gölcük ve Düzce depremlerinde 376 bin konut ve işyeri ağır veya orta derecede hasar gördü. Bunlardan 123 bini ise hâlâ ayakta ve yıkılmayı bekliyor. Boya ve sıva ile çatlakları kapatılan binalarda ev sahipleri değil, genellikle büyük felaketi yaşamamış illerden gelen kiracılar oturuyor. Hasarlı konutlar, mülkiyet anlaşmazlıkları ve belediyelerin duyarsızlığı yüzünden ne yıkılabiliyor ne de istenen şekilde güçlendirilebiliyor. Depremde zarar gören İstanbul Avcılar'da oturan Ahmet T., hayati tehlike taşıyan vatandaşlardan yalnızca biri. Ahmet T. görenlerin yanından geçmeye bile cesaret edemediği bir apartmanda 'ölümüne kiracı' olduğunu söylüyor. Belediyenin yıkım kararı aldığı orta hasarlı binanın büyük bölümü boşaltılmış. Asgari ücretle çalıştığı için normal bir evin kirasını karşılayamadığını anlatan Ahmet T., 200 TL kira ödediğini belirtiyor. Ekonomik sıkıntılar yüzünden eşi ve iki çocuğunun hayatını tehlikeye atarak yaşamaya devam edeceğini ifade ediyor. 9 katlı apartmanda Ahmet T. dışında 8 aile daha oturuyor. E-5 Karayolu'nun hemen yanındaki bina, her kamyon geçişinde adeta beşik gibi sallanıyor. Ankara'dan 2002'de Sakarya'ya taşınan ve bir kurumda memur olarak çalışan M.K., Yenigün Mahallesi'nde 5 katlı orta hasarlı bir konutta oturuyor. M.K., daireyi ev sahibinden kiraladığını belirterek, şunları anlatıyor: "5 kişilik bir aileyiz. Eve dışarıdan baktığımızda hasarlı gibi durmuyordu. Ayrıca başka kiracılar da vardı. Ucuz diye kiraladık. (Daha iyi bir ev bulduktan sonra çıkarız) dedik ama aradan 7 yıl geçti. Bazen korkmuyor değiliz. Kiracılar birbirlerine baka baka güç alarak hasarlı konutlarda oturuyor." Sakarya Valisi Hüseyin Atak, orta hasarlı binalar için onarım süresinin devamlı uzatılmasından yakınırken, sorunun kanunla çözülebileceğini ifade ediyor. HESAP SORULSAYDI VURDUMDUYMAZLIK OLMAZDI Adapazarı İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Hüsnü Gürpınar, depremden gereken derslerin çıkartılmadığını söyleyerek, "Oysa imar planlarının hazırlayıcı ve tasdik edicilerinden hesap sorulsaydı bugünkü vurdumduymazlık olmazdı." diyor. Adapazarı Emlakçılar Odası Başkanı Selçuk Başak, hasarlı konutlarda genelde ev sahiplerinin değil kiracıların oturduğunu anlatıyor. Başak, ev sahiplerince kiralanan bu konutların listesinin emlakçılarda olduğunu kaydediyor.
<< Önceki Haber 10 yıl sonra korkunç bilanço Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER