Kavgayı körüklemek için yüzlerce üniversite öğrencisinin okullardan atıldığını belirten Kenek,
gençliğin verdiği heyecanla üstlerinde oynanan oyunu göremediklerini ifade etti. Kenek, her dönemde kavgadan uzak durularak
diyalog içinde olunması gerektiğini vurgulayarak, gençlerin fikirleri ile insanları aydınlatması gerektiğinin altını çizdi.
12
Eylül 1980 Askeri Darbesi öncesi büyük bir buhrana giren Türkiye'de gençler, sağ ve sol adı altında iki kutba ayrıldı. Geleceğin büyükleri olan gençler, fikirleri ile bilim,
teknik, edebiyatta yarışmak yerine silahlara sarıldı. Bir oyunun figüranı olduklarının farkına varamadı. Bu kamplaşma sonrasında yüzlerce öğrenci işkence gördü, yüzlercesi
sakat kaldı ve yüzlercesi de hayatının baharında yaşamını yitirdi. O dönemde olaylara karışan yüzlerce öğrenciden birisi de
Kocaeli'nde ikamet eden
Yusuf Kenek. 1972-73'lü yıllarda liseye gittiği sırada
Ülkü Ocakları'nda kendisini siyasi çekişmelerin ortasına bulan Yusuf Kenek, "Amacımız
ülke üstünde oynanan oyunların önünü kesmek ve emperyalist güçlerin hegemonyasını bozmaktı. Tez karşısında anti tez mücadelesi ile katıldık." dedi. Kenek, o dönemde yaşanılan 'ahlak buhranı'nı konu alan broşürler dağıttığı için suçlu bulunarak 1974 yılı şubat ayında polisler tarafından ilk defa gözaltına alındığını söyledi.
Lise sonrasında 75-76 yılında eğitim enstitüsünde okumak için Kocaeli'ne geldiğini belirten Kenek, Ülkü Ocakları Kocaeli Şubesi'nin kuruluşunda görev aldığını dile getirdi. Kenek, sağ görüşlü öğrencilerin sayılarının şehirde az olmasından dolayı, sürekli olarak dış güçlere bağlı grupların saldırılarına maruz kaldıklarını ifade ederek, "Saldırıya maruz kalanlar bizler olmasına rağmen suçlu muamelesi ile karakollara adliyelere çıkartıldık. Gözaltına alınarak suçlu ilan edildik." dedi. Kenek, o yıllarda sık sık olaylara karışmalarından ötürü karakolların ve adliyenin evleri gibi olduğunu kaydetti.
"İŞKENCE SEANSLARINDA ARKADAŞIMI SEYRETTİRDİLER"
Üniversite yıllarında sürekli olarak olaylara karıştıkları gerekçesi ile gözaltına alındıklarını kaydeden Kenek, hiç suçu olmayan kişilerin dahi gözaltına alınarak cezaevine gönderildiğini söyledi. Cezaevinde gardiyanlar tarafından sürekli olarak hakaretlere ve dayaklara maruz kaldıklarını belirten Kenek, cezaevinde elektrikli sandalyede işkence gören bir arkadaşının karşısına oturtularak, işkence seansı izlettirdiklerini kaydetti. Kenek, cezaevindeki olayı şöyle anlattı: "Hiç suçu olmayan arkadaşımın işkence seansında karşısına oturtularak, yapılan işkence seyrettirildi. Arkadaşım elektrikli sandalyede işkence gördü. Ben de onu izlemek zorunda kaldım. Halbuki arkadaşımın hiçbir suçu yoktu. Küfürün bini bin paraydı. O günlerde
ağız dolusu küfürlere maruz kaldık."
"ÖĞRENCİLER ÜNİVERSİTEDEN ATILARAK, ÇATIŞSINLAR DİYE SOKAĞA SALINDI"
Kenek, eğitim enstitüsünden
mezun olmasına 1 hafta kala(4
Ağustos 1978) 25 Temmuz 1978'de Dönemin
Milli Eğitim Bakanı Necdet Uygur tarafından çıkarılan yönetmelikle enstitüden kaydının silinerek, üniversitede atıldığını söyledi. Bu karar ile yüzlerce üniversite öğrencisinin kaydının silindiğini kaydeden Kenek, bu durumu ise şu sözle değerlendirdi: "Bizler sokağa terk edildik. Bu yaptıkları iç çatışmayı körüklemekti." dedi.
"OYNANAN OYUNLARI GÖREMİYORDUK"
Gençliğin verdiği heyecanla o dönemki olayları doğru şekilde
analiz edemediklerini söyleyen Kenek, "Bunların yaptıklarını o yaşta anlamak zordu. Komünizme karşı bir mücadele olarak görüyorduk. Dış güçler tarafından organize edildiğini göremiyorduk. Bu kavgalar ile istiklalimiz, huzurumuz, işimizden, gücümüzden olduk." şeklinde konuştu. O yıllarda diyalog tekliflerinin güç odakları tarafından gençlere kabul ettirilmediğini kaydeden Kenek, her dönemde kavgadan uzak durulması gerektiğinin altını önemle çizdi.
Kenek, şöyle konuştu: "Ortak paydada buluşulmuş olsaydı bu ülkede bu kadar genç
fidan biçilmezdi. Ülke büyümesine katkısı olacak beyinler yok edilmezdi. Dün sağ ile solu, ülkeyi yıkmaya çalışanlar ile ülkeyi inşa etmeye çalışanları karşı karşıya getirdiler. Bugün farklı şeyleri araya sokmaya çalışıyorlar. İhtilal sonrasında bu iş durmadı. Ortaya dini grupları çıkarmaya çalıştılar, tutmadı. Ardından PKK'yı ortaya sürdüler. Bu şekilde ülkenin huzurunun bozulması için çalışıyorlar. Bu ülke ne zaman ayağa kalkmaya çalışsa önüne bir engel çıkarıyorlar. Kendi
ekonomik hürriyetlerini kazanmamış gençler, tahsillerinin en iyisini yapmalılar. Ülkede
oyun oynamak isteyen güçlerin figüranları olmasınlar. Bilgi ve ekonomik güç sahibi olduktan sonra fikirleri ile insanları aydınlatmalılar. Bu ülkeyi çok sevsinler ve bizi biz yapan değerlerden taviz vermesinler. Dış güçlerin oyuncağı olmasınlar. Çünkü onlar bölüp parçalayıp yutmayı seviyor."