Yaklaşık 100 bin personelin tayin yapıldığının belirtildiği raporda, "2010 referandumu ve 2011 seçimleri ile korkularından kurtulan ve hem iktidar hem de muktedir olan AKP, devleti ve toplumu yeniden tasarımlamak için harekete geçti. Bir taraftan iş dünyası, medya, STK'lar hatta dini cemaatler havuç ve sopa politikası ile dizayn edilirken diğer taraftan devler kurumları partinin isteği doğrultusunda davranmaya zorlandı." denildi.
17 ve 25 Aralık soruşturmalarını 'darbe girişimi' olarak nitelendiren iktidarın krizi kendi adına fırsata çevirmek için düğmeye bastığının dile getirildiği raporda, 169 yıllık şanlı bir geçmişi olan polis teşkilatının adeta günah keçisi ilan edildiğine dikkat çekti. "Özellikle Efkan Ala'nın İçişleri Bakanı olmasının ardından, polis teşkilatını zayıflatmak için hiçbir hukuki ve rasyonel dayanağı olmayan adımlar atılmaya başlandı. Halen de artarak devam etmektedir." denilen raporda, "Bu raporun amacı, polis teşkilatına karşı esasen 2011'den sonra başlayan ve 17 Aralık sonrasında yoğunlaşan yıldırma, sindirme ve polisi AKP'nin polisi haline getirme operasyonuna ışık tutmak ve yaşananları kayda geçmektir. Raporda öncelikle yapılan hukuksuzluklar ve atılan yanlış adımlar sıralanırken, bu yapılanların yansımalarına yer verildi ve sonuç bölümünde ise yanlış uygulamaların sonuçları ile gelecek adına oluşabilecek sakıncalar anlatıldı ve bazı öneriler sıralandı." değerlendirilmesinde bulunuldu.
"100 BİN POLİS TAYİNE TABİ TUTULDU"
Bakanlar ve ocuklarının da adının karıştığı 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının Türkiye'yi sarstığının vurgulandığı raporda, algı yönetimi ile oluşturulan 'paralelle mücadele'nin tek hedef haline getirildiği, terörle ve örgütlü suçlarla mücadelede dünyaca ün yapmış, halkın huzur ve refahı için mesai mefhumu tanımadan çalışan 250 bin kişilik polis teşkilatının neredeyse tamamının potansiyel olarak 'Paralel' ilan edildiğine dikkat çekildi.
Tayin edilen toplam personel sayısının 100 bin civarında bir rakama ulaştığının tahmin edildiğinin belirtildiği raporda, ailelerinin de sayılması halinde bu rakamın yaklaşık 300 bin civarında vatandaşı mağdur ettiği ifade edildi. Görevden almalar öyle siyasi bir hırsla yapıldı ki KOM Dairede görev yapan çaycılar, hatta eğitimli köpekler bile başka illere gönderildiği kaydedildi.
"POLİS KOLEJİ KAPATILIYOR ÖĞRENCİLER MAĞDUR EDİLİYOR"
Polis kolejine girmeye hak kazanan öğrencilerin, liselere giriş sınavlarında yüzde 1'lik başarı dilimine giren öğrencilerden oluştuğunun hatırlatıldığı raporda, "Ancak 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması sonrasında, kanunen kurulmuş olan polis kolejine kanuna aykırı olarak 2013-2014 yılında öğrenci alınmadı. Bununla da kalmayarak kanuna aykırı yönetmelik değişikliği ile burada okuyan öğrencilerin, düz liselerde okuyan öğrencilerden farkı kalmayacak şekilde, Polis Akademisi'ne doğrudan geçişi engellenmiş ve sübjektif mülakat şartına bağlanmıştır. Mağdur edilen öğrencilerin ve ailelerin hukuk mücadelesi Danıştay'da devam etmektedir." denildi.
Polis Akademisi'ne kilit vurulacağı, Araştırma Merkezlerinin kapatıldığı ifade edilen raporda, uzmanlık gerektiren organize suçlarla mücadele, siber suçlarla mücadele, hırsızlık ile mücadele gibi alanlarda polisin fiilen görev yapamaz hale getirildiği vurgulandı.
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrası özel harekât birimlerinin tecrübeli tim personeli ile birlikte uzman eğiticilerinin tasfiye edildiği ve bu birimlerden alınarak trafik gibi benzer birimlerde görevlendirildiğinin anlatıldığı raporda, kadro yok bahanesi ile hiçbir emniyet amiri ve müdürü hatta komiserlerin de terfi ettirilmediği ve emniyet teşkilatının hiyerarşik yapısının bozulduğuna dikkat çekildi. Terfii hak eden onlarca personel ve ailesinin mağdur edildiği vurgulandı.
17 ve 25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet operasyonları sonrası Emniyet'i kapıları gazetecilere kapanmıştı.
"HUKUKSUZ AÇILAN SORUŞTURMALAR VE VERİLEN CEZALAR"
"17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrası yönetim, sadece kanunların kendilerine verdiği görevleri yerine getiren polisleri, soruşturmalar ve disiplin işlemleri ile yıldırmak istedi." denilen raporda, "50 civarında ilde 500 civarında polis ve mülkiye müfettişi görevlendirilerek önceden fişlenen ve hedef ilan edilen binlerce polisin üzerine salındı. Bu çerçevede suç olmayan işlemler hakkında bile müfettişler marifeti ile ya da çeşitli suçlardan hükümlü insanların isimsiz, imzasız sahte ihbarları ile soruşturmalar açıldı. Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu'nda bilinçli olarak görevlendirilen muhakkiklerin sübjektif değerlendirmeleri ile yüzlerce polis ya açığa alındı ya da ihraç edildi. Yıllarca terörle mücadele etmiş polis müdürlerinin silahlarına bile el konularak, bu kişiler terör örgütlerinin açık hedefi haline getirildi." değerlendirmesine yer verildi.
SONUÇ VE TOPLUMA YANSIMALARI
Bağımsız Kütahya Milletvekili İdris Bal tarafından hazırlanan raporda, sonuç ve topluma yansımaları şöyle sıralandı:
Hükümetin 17 Aralık'tan sonra başlattığı cadı avı dramatik sonuçlara yol açtı.
Görevden almalar nedeniyle uyuşturucu ve organize suçlar, her türlü terörle mücadele ile örgütlü hırsızlık suçlarıyla mücadele eden birimlerin operasyonları durdu.
Polis teşkilatının motivasyonu kırıldı, motivasyon eksikliği, vatandaşa verilen hizmete de yansıdı.
Kritik birimlerde uzman teknik personel görevlerinden alındığı için, bu birimler fiilen görev yapamaz hale getirildi.
Polis müdürleri hükümetin tepkisinden endişe ettiği için her türlü operasyonlara ara vermek zorunda kaldı.
Bonzai denilen sentetik uyuşturucunun satışı patladı. Gasp ve hırsızlık suçlarında gözle görülür bir artış meydana geldi.
Bölücü terör örgütü iyice güçlenirken, El-Kaide' class='textetiket' title='El Kaide haberleri'>El Kaide, IŞİD ve benzeri örgütler de kuzey Irak ve Suriye'de olanların benzerini Türkiye'de yapmak için hazırlıklarını hızlandırdı.
Bu trajik durum bazı hassas karakterli memurları intihara bile sürükledi. İstanbul emniyetinde Sahtecilik Büro Amirliği'nde görevliyken tayin edilen 25 yaşındaki 5 yıllık polis memuru Emirhan Niyazi Paçacı, 12 Mayıs 2014'te tabancası ile intihar etti. Acılı babası Kadir Paçacı, oğlunun 'paralelci' denilerek tayin edildiğini ve işyerinde ayrımcılığa uğradığını, baskılara dayanamadığı için canına kıydığını açıkladı.
Sebepsiz yere oradan oraya sürgün edilen polislerin ve ailelerinin psikolojisi bozuldu.
Tayin edilen personelin çocukları okullarını değiştirmek durumunda kaldı. Motivasyonları bozulduğu için eğitimlerinde sorunlar yaşadılar.
Emniyetin içine adeta fitne sokuldu. Personel ''Paralel'', ''Ülkücü'', ''Nakşi'', ''Alevi'' diye yaftalandı. AKP'yi ve dolayısıyla yolsuzlukları savunanlar ile karşı çıkanlar birbirlerine karşı kötü gözle bakmaya başladı.
Başbakan Erdoğan'ın polisi hedef göstermesi ve medyada yer alan haberler nedeniyle, halkın polise olan güveni sarsıldı.
GELECEKTE BEKLEYEN TEHLİKELER
Polis idareden korktuğu için her türlü operasyonu yapmaktan çekinebilir.
Polisin operasyon yapamaması durumu kalıcı bir hal alırsa sokaklarda suç patlaması yaşanır.
Terör örgütleri ve uyuşturucu çetelerinin güçlenmesinin yanında daha önce büyük oranda sıfırlanan mafya örgütlenmeleri hortlayabilir.
Bölücü terör örgütü daha çok güç kazanır ve Güneydoğu'da iyice zayıflayan devlet otoritesi örgüt tarafından yok sayılabilir.
Motivasyonu bozulan ve sürekli hedef gösterilen çevik kuvvet polisi toplumsal olaylara müdahalede isteksiz davranmaya başlarsa, eylemler kontrolden çıkabilir.
Halkın polise olan güveni tamamen sarsılırsa vatandaş kendi cezasını kendi vermeye kalkabilir. Polisin ve yargının yapamadığı cezalandırmayı, mafyaya yaptırmaya çalışabilir.
Polis içine sokulan fitne teşkilatı kamplara ayırabilir. 12 Eylül öncesinde yaşanan POL-BİR- POL-SEN ayrışması gibi bir kamplaşmaya neden olabilir.
CİHAN