Baykal,
Diyarbakır Sanayi ve
Ticaret Odası Başkanı
Mehmet Kaya başkanlığındaki
sivil toplum örgütlerinin temsilcilerini kabulünde, ''
Türkiye Cumhuriyeti'nin tek bir ırkı vardır; o da insan ırkıdır. Kimsenin etnik kimliği devlete karşı tehdit unsuru değildir'' dedi.
CHP Genel Merkezinden yapılan yazılı açıklamada, dün CHP Genel Sekreter Yardımcısı
Algan Hacaloğlu ile CHP MYK üyesi Mesut Değer'in de katılımıyla yapılan ve 2 saatten fazla süren basına kapalı toplantıda, Baykal'ın sivil toplum örgütü temsilcilerinin sorunlarla ilgili açıklamalarını ve önerilerini dinlediği bildirildi.
Toplantının bazı gazetelerde eksik ve hatalı değerlendirmelerle yer aldığı kaydedilen açıklamada, Baykal'ın toplantıdaki değerlendirmelerine yer verildi.
Açıklamaya göre Baykal, ''Ben 1989'da ve daha öncesinde, ülkemizin
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne, oradaki insanlarımıza, ülkemizin tüm diğer
bölgelerindeki
Kürt kökenli yurttaşlarımıza ne kadar sıcak bakıyorsam, şimdi de aynı duygular içindeyim, aynı sorumluluğu taşıyorum'' diyerek,
terörle mücadele konusundaki duyarlılıkları nedeniyle son dönemlerde bu konuda zaman zaman yanlış anlaşıldıklarını, bazılarının da kendilerini yanlış veya eksik anladığını söyledi.
''1989'da Kürt Raporu ile DGM soruşturmasını göze alarak, devleti kimsenin etnik kökenine karışmamaya çağırmış parti'' olduklarını ifade eden Baykal, ancak devletin görevinin kimseyi etnik kökenler temelinde duyarlılıkları, etnisite farklılıklarını güçlendirmeye yönelik
teşvik etmek de olmadığını söyledi. Kişisel kültürel hakların, kamusal alanın değil, özel alanın olgusu olduğuna işaret eden Baykal, şunları kaydetti:
''Türkiye Cumhuriyeti'nin tek bir ırkı vardır; o da insan ırkıdır. Kimsenin etnik kimliği devlete karşı tehdit unsuru değildir. Hepimizin amacı, kendi kimliklerimizle, inançlarımızla tam bir eşitlik anlayışı içinde bir ve beraber yaşamaktır.
Devlet etnik kördür. Devlete göre sadece yurttaş vardır. Devlet karşısında herkes eşittir. Devlette dini, ırkı, mezhebi ne olursa olsun yurttaş vardır. Devletin kimseyi asimile etmeye hakkı yoktur.
Etnik kökeni ne olursa olsun, herkes Türkiye Cumhuriyeti'nin eşit vatandaşıdır. Kimsenin kimliği diğerinin altında değildir. Farklılıklar birbirimizi karşı karşıya getirmemelidir. Kimse kendi kimliğini diğerine empoze etmemelidir. Kimsenin ırkı ve kökeni diğerinden üstün değildir. Sülalemiz, aşiret ve kabilemiz olabilir, etnik kökenimiz olabilir ama bu bizi karşı karşıya getirmeye sebep olmamalıdır.''
''KARDEŞÇE YAŞAMANIN YOLLARI BULUNMALI'
Artvin'in büyük bölümünün Gürcü kökenli yurttaşlardan oluştuğunu, sınırın diğer tarafında da
Gürcistan devleti bulunduğunu dile getiren Baykal, ''Orada bir sıkıntı olduğunda
dayanışma duyguları devreye girer ama kimsenin aklına ayrılma düşüncesi gelmez. Gürcüsü, Azerisi, Çerkezi kardeşçe yaşarlar'' diye konuştu.
Herhangi bir çağdaş demokraside hak ve özgürlükler hangi ölçüde ise Türkiye'de de çıtanın o düzeye yükseltilmesi gerektiğini belirten Baykal, bunun sosyal demokrat bir parti olarak temel duyarlılıkları olduğunu aktardı.
''Eksikliklerin giderilmesi için her türlü desteğe varız'' diyen Baykal, zorla, şiddetle, terörle bir yere varılmayacağına, artık buna son vermenin zamanı geldiğine işaret etti.
Baykal, ''Bir an önce birbirimize karşı kini, nefreti, olumsuz duyguları bir tarafa bırakarak; el ele, kardeşçe yaşamanın yollarını aramalıyız. Kardeşçe yaşamanın yollarını bulmalıyız'' diye konuştu.
''GAP, AKP'NİN EN ÇOK İHMAL ETTİĞİ PROJE''
Bölgedeki
ekonomik ve sosyal gelişmede yetersizlikler olduğunu da savunan Baykal,
Güneydoğu Anadolu Projesi'ni (GAP) hem Türkiye bakımından hem bölgenin barışı ve huzuru bakımından ''olağanüstü önemli bir proje'' olarak niteledi.
GAP'ın,
AK Parti iktidarı iş başına geldiği günden bu yana en çok
ihmal edilen proje olduğunu savunan Baykal, şunları kaydetti:
''Son beş buçuk yıllık AKP İktidarı döneminde, GAP'a yönelik hiçbir ciddi kaynak tahsisi yapılmamış, hiçbir ciddi
uygulama gerçekleştirilmemiştir. İktidarın geçen yıl, GAP İdaresini kaldırmaya yönelik girişimleri ise CHP milletvekillerinin ve bölge AKP milletvekillerinin iş birliğiyle ancak önlenebilmiştir. Bu sadece sembolik bir olay değildir, onun altında GAP ile ilgili yatırımlara yönelik kaynak tahsisi anlayışı da yatmaktadır. GAP, hiçbir şekilde desteklenmemiştir, kendi haline bırakılmıştır.''
Baykal, bu bölgenin ekonomik alandaki geri kalmışlığı konusunda devletin, sorumluluğu üstlenmesi gerektiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Devlet sonuna kadar devlet kaynağı ile bölgeye gitmelidir. Ekonomik sorunların aşılması için devlete öncelikli görev verelim. Sosyal devleti bölgede ayağa kaldıralım.
Eğer Sayın
Başbakan 'beş yılda GAP'a 12 milyar dolar yatırım yapacağız' sözünü veriyorsa, biz sonuna kadar Başbakan'ın bu sözünün arkasında duracağız, onun takipçisi olacağız. Ancak hepimiz biliyoruz ki 2008 yılı bütçesinde böyle bir duyarlılık, böyle bir
ödenek tahsisi yoktur.''
Bölgede sınır ticaretinin geliştirilmesi gerektiğini ifade eden Baykal, bölgeye yönelik özel teşvik olanakları sağlayarak,
sektör, il hatta ilçe bazında teşvik verilerek bölgede yatırımlar ve istihdam olanaklarının canlandırılması gerektiğini kaydetti. Baykal, hayvancılığın ayağa kaldırılması için doğru yerde, doğru kesimlere yoğun devlet desteği sağlanması gereğine de işaret etti.
''AB'YE TAM ÜYELİK ÖNEMLİ HEDEFİMİZ''
AB'ye eşit koşullarda tam üyeliğin çok önemli bir
hedef olduğunu da dile getiren Baykal, ''Ancak tek başına
halay çekilmez. AB'de 'nikah olmasa da seni kuma olarak alacağım' zihniyeti hakim. Biz AB'ye değil, iktidarın bu konuda izlemekte olduğu 'teslimiyetçi tavra, haksızlığı hazmetme tavrına' karşı çıkıyoruz. AB, Türkiye'ye eşit koşullu tam üyelik için süre versin, biz de yol haritasını belirleyelim, devlet olarak o haritanın arkasında duralım'' dedi.
AA