Nisan sonunda başlayan
Cumhurbaşkanlığı ve
erken seçim sürecinde çok yoğun tempoyla çalışmak zorunda kaldık. 20
Ağustos ve 24 Ağustos tarihlerinde yapılan ilk iki tur oylamada
cumhurbaşkanının seçilemeyeceği varsayımından hareketle kısa süreli tatile çıktım.
Tesadüf bu ya, iznimin ilk günü Habertürk'ten
Gizem Hanım aradı. Haber bülteni için bağlantı kurmak istiyorlardı. 'İzindeyim' dedim. Şakayla karışık sitem etti: 'Böyle kritik bir günde izin olur mu?' 'Merak etme 28 Ağustos sabahı
Ankara'dayım. Sayın Gül 3. turda seçilir' dedim.
Hatta
Zaman Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa
Ünal bile takıldı: 'İzindeyken cumhurbaşkanı seçilirse haber olursun.'
Biz devam ettik. 27 Ağustos akşamı Ankara'ya döndüm. Ertesi sabah iş başı yaptım. Her şey tahmin ettiğimiz gibi gelişti.
Meğer hesaba katmadığımız başka bir şey varmış, onu da yeni öğrendim. Açıkcası, bir Ankara Temsilcisi olarak çok hayıflandım! Kendime kızdım! Haber Müdürü arkadaşım Hüseyin Özalp'e de görevini iyi yapmadığı için sitem ettim!
Biz tatilden dönerken bazı
gazetelerin Ankara büroları
alarmdaymış. Orta tirajlı ve etkin bir gazetenin Ankara bürosunda, üçüncü tur öncesi 27 Ağustos'u 28'e bağlayan gece
nöbetçi sayısı arttırılmış,
Genelkurmay ve kuvvet komutanlıkları önünde sabahın erken saatlerine kadar beklenmiş.
Gerekçe; Gül üçüncü turda kesin Cumhurbaşkanı, askerler
darbe yapabilir. Darbe olsaydı nasıl haber yapacaklardı bilmiyorum ama sabaha kadar beklediklerine mi yandılar yoksa Gül'ün seçildiğine mi o da ayrı bir soru.
ŞAMİL TAYYAR/STAR