Özel yetkili savcılığın yaptığı soruşturmanın en üst düzey komutanların
imzasının bulunduğu bir belgeyi ortaya çıkardığını aktaran
Çiller,
BÇG'nin sırasıyla kendisi, DYP ve Refah-Yol Hükümeti'ni bitirmeyi amaçladığını aktardı. Çiller, 28
Şubat'ta DYP'li milletvekillerini ikna odalarında tehdit,
şantaj ve ikbal vaadiyle partisinden koparıldığını ifade etti.
Meclis Darbe ve Muhtıraları
Araştırma Komisyonu Eski
Başbakan Tansu Çiller'i Yeniköy'deki yalısında dinledi.
AK Parti Milletvekili
Nimet Baş'ın başkanlığında Çiller'in evine gelen
komisyon yaklaşık 5 saat
Tansu Çiller'i dinledi. Görüşmenin ardından Komisyon Başkanı Nimet Baş ve Tansu Çiller birer açıklama yaptı.
Komisyon Başkanı Nimet Baş, Çiller'in kendilerini çok iyi karşıladığını ve verimli bir görüşme gerçekleştiğini söyledi. Çiller'in 28 Şubat'ın asıl
hedefinin DYP ve kendisini hedef aldığını söylediğini aktaran Nimet Baş, hükümeti kurmak için
Demirel'e imza götürdüğünü ancak yetkinin kendisine verilmediğini söylediğini ifade etti. Baş, Çiller'in, Demirel'in
darbelerden çok çekmesinden dolayı bazı şeylere göz yummuş olabileceğini söylediğini kaydetti. Bütün sorulara içtenlikle
cevap verdiğini belirten Nimet Baş, 28 Şubat'ı ezber bozan bir darbe olarak tanımladığını sözlerine ekledi.
Komisyonun ayrılmasının ardından Tansu Çiller de basın mensuplarına açıklamada bulundu. Komisyona 28 Şubat ile ilgili tecrübelerini aktardığını söyleyen Çiller, 28 Şubatla ilgili tecrübelerini 2
Ekim tarihinde
Ankara Özel Yetkili
Cumhuriyet Savcılığı'na giderek anlattığını belirtti.
'28 ŞUBAT EZBER BOZAN BİR DARBEDİR'
28 Şubat'ın ezber bozan bir darbe olduğunu aktaran Tansu Çiller, 2 konuda diğer darbelerden farklı olduğunu söyledi. Ezberbozan darbe olmasının sebeplerinden birisinin 28 Şubat'ın bir kesit değil, süreç olması olduğunu aktaran Çiller, ikincisi ise darbenin topla, tüfekle yapılmamış olması olduğunu aktardı. Çiller,
“Evet Sincan'da tanklar yürümüştür ama bu meclise gelmemiştir. Meclisin kapısına kilit vurulmamıştır ancak demokrasimizin en temel ilkesi ihlal olmuştur.” diye konuştu.
28 Şubatta Meclis'in çoğunluğunu temsil eden
Doğru Yol Partisi'ne iktidarı kurma yetkisi verilmediğini aktaran Çiller,
partisinin milletvekillerinin otellerin arka odalarında oluşturulan ikna odalarında tehdit, şantaj ve ikbal vaadiyle DYP'den ayrılmaya zorlandığını söyledi. Çiller, bu durumun asla demokrasiyle bağdaştırılamayacağını aktardı.
28 Şubat'ta çoğunluğun azınlığa çevrildiğini vurgulayan Çiller, “Demokraside çoğunluğu belirleyen milletin iradesidir. Bu Meclis çoğunluğunu belirli partilere göndererek yapar. Siz o
çoğunluğa azınlığa çevirirseniz ve buna halen Meclisin gerçek iradesi çerçevesinde yapıldı düşüncesiyle, bunu demokrasin kuralları içinde görürseniz bunun ileri demokrasiyle bağdaşan durumu kalmaz. 28 Şubat darbedir, bir süreçtir kesit değildir. Bunun içersinde ikinci ezber bozan boyutuyla bir farklılık onu Meclis iradesinin çoğunluğun azınlığa çevirdiğini bunu da ikna odalarında otellerin odalarında bir
takım vaatlerle ve bir takım imkan sağlama vaatleri ve korkuyla yapmış olmalarından doğan bir gerçek demokrasi dışılık vardır.” ifadesini kullandı.
Özel yetkili savcılın yaptığı araştırmalarda elde edilen bir belgenin önemli bir gerçeği ortaya koyduğunu belirten Çiller,
“Batı Çalışma Gurubu'nun altında en üst düzey komutanlarının imzası olan belgede, tek ve ana hedef Tansu Çiller'i siyaseten bitirmek olarak ortaya konmuştur. Tabi bunu nedeni şu şekilde tanımlanmakta: Tansu Çiller eğer siyaseten bitirilirse Doğru Yol Partisi bitirilecek. Bu sayede
koalisyon çökecek, Refah-Yol hükümeti düşürülmüş olacak. Bu eğer bu şekilde planlı ve programla biçimde icra ediliyorsa buna demokrasi demek mümkün değildir.” şeklinde konuştu.
Darbelerde asıl bedelin millete çıktığını belirten Çiller, “Bu süreçte görülüyor ki Tansu Çiller hedef alınmış, onun üzerinden
toplumsal hafızanın morfik alanına yanlış bilgilendirmeler ve yanlış mesajlar verilmiş ve tarih yanlış yazılmış.
Yanlı bilgiler üzerine milletin karar vermesi sağlanmıştır. Bir yandan dışarıyla olan mücadele de öbür taraftan milletvekilleri teker teker DYP'den koparılmış.” diye konuştu.
28 Şubat'ın toplamda Türkiye'ye maliyetinin 251 milyar lira olduğunun resmi kayıtlara geçtiğini ifade eden Tansu Çiller, ”O günün milli gelirinin aşağı yukarı 1,5 katı, yani bir yılın bütün geliri yetmiyor, öbür yılın yarısı kadarı millete bir yük olarak bedel olarak fatura ediliyor. Bütün
doğu Anadolu, bütün Güneydoğu'daki GAP,
Konya projesi hepsinden çok çok daha üstün, birkaç milyar TL ile ifade edilen yeni köprünün kıyaslanamayacak kadar üstünde bir büyük bedel ödeten bir rakam. Ayrıca 2 milyon insanımız işsiz kalmış. Görülüyor ki her darbede olduğu gibi en büyük bedeli yine millet ödemiştir.”
28 Şubat'ın sorumlusunun sadece
Türk Silahlı Kuvvetleri olarak görmenin mümkün olmadığını aktaran Çiller, herkesin öz
eleştiri yapması gerektiğini ifade etti. Çiller şöyle konuştu: “Bu öz eleştiriyi herkes birbiri anlamak isteğiyle ve hoşgörü ortamında yapmalı. Çünkü hepimizin, herkesin Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yanında Sivil Toplum Kuruluşları'nın, yargı ve medyamızın herkesin, bu süreçte dahil olabilecek herkesin, bu özeleştiriyi yapmasına gerek var. Çünkü bu yanlışı düzeltmemiz, bir asgari müşterek ortamında buluşturma imkanını aramamız,
ülkenin bu gün en fazla ihtiyaç duyduğu meselelerden bir tanesidir. Ülke yeterince bölünmüştür. Türkiye tektir ve birdir. Bunun hepimizin olduğu bilinciyle ve yeni ayrışmalar, nifak tohumları atmadan, yeni hesaplaşmalar, hele kişisel hesaplaşmalar girmeden demokrasini evrensel değerleri ortamında, bu gün bizim gelecek nesillere borcumuz olduğu kadar milletin de siyasetçiden beklentisidir. Bu nedenle kişisel bir hesaplaşmaya girmiyorum. Kimseden şikayetçi olmayacağımı söyledim.”
Tansu Çiler, basın mensuplarının ‘Demirel ile en son ne zaman görüştünüz?' sorusuna ise cevap vermedi. Çiller, soruları kabul etmeyerek toplantıyı tamamladı.