Yolsuzluk, rüşvet ve terörle mücadele eden polislere yönelik gerçekleştirilen 2. dalga kapsamında 6 kişi serbest bırakılırken, 4 kişi ise tutuklanmıştı. Tutuklanan polis memurlarından Serdal Kurtoğlu, Hacı Şerif Erikmen ve Ebubekir Gül'ün mahkemece alınan sorgularında hiçbir belge düzenlemedikleri, yalnızca mahkeme tarafından kendilerine verilen emri uyguladıkları ortaya çıktı. Ancak Hakim Cevdet Özcan bütün bu gerçekleri dikkate almadan; hiçbir evrak düzenlemeyen, hiçbir evrakta imzası bulunmayan polis memurları hakkında "evrakta sahtecilik"ten tutuklama kararı verdi.
SORUMLULUKLARI YOK
Hakim Çiçek'in tutukluluk için gerekçe gösterdiği ikinci suç unsuru ise "kişiler arasında aleni olmayan konuşmaları kayıt etmek"ti. Ancak bu suç iddiasıyla alakalı da polis memurlarının herhangi bir sorumluluğu bulunmuyor. Görevleri sadece Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın (TİB) yaptığı dinlemeleri bir suç unsuru var mı diye TİB'in üzerinden dinleyerek, şayet suç şüphesine rastlarsa amirlerine bildirmek. Polisler bu tüm bu dinlemeleri mahkeme emri ile gerçekleştiriyor. Yani şayet dinlemeleri yapmazlarsa suç işlemiş olacaklar. Ancak suç işlemeyip görevlerini yerine getirmeleri tutuklanma gerekçeleri oldu.
'POLİSLER HUKUK SUİKASTİNE KURBAN EDİLİYOR'
Haklarında kanunsuzca bir yargılamanın yürütüldüğü polislerin, işlemedikleri suçlardan tutuklanmış olmaları avukatların da büyük tepkisini çekti. Avukatlardan Bilal Çalışır, Selam Tevhit Soruşturması'nda görev alan polislere yönelik bir hukuk suikasti uygulandığını belirterek, "Soruşturma kapsamında, dinleme yaptığı için suçlanan polislerden Selam Tevhit Soruşturmasında görev alanlar tutuklanırken, aynı nitelikteki mahkeme kararını uygulayan diğer polisler serbest bırakılıyor. Bu aleni bir hukuk katliamıdır, operasyonların hedefini açıkça ortaya koymaktadır." dedi. Çalışır ayrıca, "Tutuklanan 4 kişinin 3'ü hiçbir evrak düzenlemedi ancak evrakta sahtecilikten tutuklandı. Bu, hukuk adına büyük bir utanç ve garabettir." diyerek yaşanan skandalın büyüklüğüne dikkat çekti.
Zaman