Karadayı'nın 'darbe' tutkusu...
Genelkurmay eski Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'ya ait olduğu ileri sürülen bir ses kaydı dün internet sitelerine düştü.
Yalanlanır beklentisi içindeydim. Ancak
emekli Orgeneral Karadayı bir açıklama yapmadı.
Buna karşılık, konuşmalardaki ağır sözlerle
hakaret edilen
Anavatan Partisi eski Genel Başkanı
Erkan Mumcu zehir zemberek konuştu.
Ses kaydında geçen detayları doğruladı.
Kendisine "p....k" diyen Karadayı'ya, "Söz sahibinin seviyesini gösterir ve kendisine aittir" dedikten sonra
dava açacağını ifade etti.
Konunun en önemli muhatabı doğrulamasaydı, Karadayı'ya ait konuşmalara her şeye rağmen gazetemizde yer vermeyi düşünmemiştik.
Ortada "özel hayata müdahale" ile "
halkın hayatına müdahale" arasında bir çelişki söz konusuydu.
Karadayı, sıradan bir isim değil.
1994-1998 arasında tam dört yıl
Genelkurmay Başkanı olarak görev yaptı.
"Post-
modern darbe" olarak bilinen "28
Şubat" onun döneminin eseri.
Askerlerin "
toplum mühendisliğine" soyunduğu bu darbe, Türk siyasi hayatında da derin bir iz bıraktı.
28 Şubat, Encümen-i Daniş'in mektubu ile hayat bulmuştu.
Karadayı, bugün Encümeni Daniş'in önemli üyesi.
Bir diğer üyeleri emekli Orgeneral
Tuncer Kılınç Ergenekon'dan gözaltına alınınca Karadayı,
Milliyet gazetesinden Fikret Bila'ya
sürpriz açıklamalar yaptı.
16 Şubat 2009'da yayınlanan röportajda Karadayı, Encümen-i Daniş'i savundu.
28 Şubat ile ilgili de şu çarpıcı sözleri sarf etti:
"28 Şubat bir ihtilal değildi. Meşru zeminde yaşandı.
Yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim."
Karadayı'nın, emekliliğinden 10 yıl sonra yine "meşru zeminde, millet iradesine müdahale arayışına girmesi" ilgi
çekici.
367 krizini aslında AK Parti'nin Cumhurbaşkanı seçmesini engellemek için çıkarttıklarını
itiraf ediyor.
Formülü bulan ve kamuya lanse eden
Sabih Kanadoğlu'na "teşekkür" ediyor.
Ama, halkın da Cumhurbaşkanı seçmesine karşı çıkıyor.
Peki kim seçecek?
Akil adamlar mı? Düşünce üreten, darbe öneren kuruluşlar mı?
Karadayı, şok konuşmalarında sığınacak limanı da gösteriyor.
AK Parti'nin
erken genel seçimlerde ekseriyet oy alması ve
Cumhurbaşkanlığına kendilerinden birisini seçmesi halinde, "O zaman asker temizler bunu..." diyor.
28 Şubat'ta olduğu gibi 367 ve 27
Nisan "toplum mühendisliği" çalışmaları da ters tepiyor.
Halk, yüzde 47 gibi yüksek bir oy desteği ile demokrasiye sahip çıkıyor.
Asker de, demokrasiye ve halkın iradesine saygı gösteriyor.
Ordudan müdahale bekleyen Karadayı, Bila'ya verdiği sürpriz röportajında şu ilginç tespitlere de yer veriyor:
"Şimdi TSK'yı bölmeye, yıpratmaya uğraşıyorlar. TSK aleyhine bir hava yaratmaya çalışıyorlar, onu
hedef alıyorlar."
Sizce TSK'yı kim yıpratıyor, Sayın Karadayı?
Askeri "toplum mühendisliği"ne zorlamak ve milli iradeye "darbe" yapmaya
teşvik etmekten daha çok ne yıpratır ki TSK'yı?
Her şeye rağmen Karadayı'nın ses kayıtlarını, kim, neden sızdırmış olabilir?
"Fabrikatör" unvanlı Doğu Perinçek'in, eski Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun "1 Numara" olduğu iddiasının ardından, Karadayı'nın ses kaydının sızdırılmasını nasıl anlamak lazım?
Birileri, Ergenekon davasında hukuka saygıyı
tercih eden ve kamuoyu desteğini arkasına alan TSK'yı germek istiyor gibi...
Askeri, gayr-ı meşru faaliyetleri "
temizlik" çalışmasına zorlayıp, kendilerini kurtarmaya çalışıyor.
Bütün bunların TSK'yı yıpratıp, itibarını yerlerde süründüreceği gerçeği umurlarında bile değil...
"
Karanlık eller" kurtulsun yeter!
ERHAN BAŞYURT - BUGÜN