Osmanlı sultanları ve ailesi tarafından yaptırılan ve ``Sultan camileri`` anlamına gelen selatin camilerinin 6`ncısı olan
Sultanahmet Camisi,
İznik çinileriyle bezeli olduğu için Avrupalılar tarafından ``Mavi Cami(Blue Mosque)`` olarak adlandırılıyor.
İstanbul`un tarihi yarımadasında bulunan Sultanahmet Camisi, Mimar
Sinan sonrası klasik
mimarinin en büyük ve en önemli eseri olarak biliniyor.
Caminin yapımı 1616`da tamamlanırken, yapımı 1620 yılına kadar süren
külliyenin diğer binalarının, dağınık bir düzenlemeyle yerleştirildiği görülüyor.
Binalar, tüm alana hakim ve dış avlu içinde yer alan cami ve hünkar kasrı çevresinde işlevlerine göre dini, eğitim yapıları ve sosyal tesisleri olarak gruplandırıldı.
Büyük çaplı bir prestij projesi olarak yapılan Sultanahmet Camisi ve külliyesinde
Mimar Sinan`ın öğrencisi Sedefkar Mehmet Ağa, klasik geleneğin denenmemiş detaylarını kullanarak devletin siyasi gidişine paralel olarak mimaride büyük bir atılım gerçekleştirdi.
İznik çinileriyle bezenmesi, yapının mimari ve sanatsal açıdan dikkate şayan en önemli yanı olarak öne çıkıyor. Mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinileriyle bezeli olan ve çinilerin süslemelerinde sarı ve
mavi tonlardaki geleneksel bitki motifleri kullanılması, yapıyı sadece bir
ibadethane olmaktan öteye götürüyor.
Sultanahmet Camisi, aynı zamanda Türkiye`nin 6 minareli tek selatin camisi olma özelliğini de taşıyor.
Caminin 6 minaresi olmasına ilişkin aktarılan bir
efsane şöyle:
``Dönemin
padişahı I. Ahmet, minareleri altından yaptırmak istemiştir ancak kaplamada kullanılacak olan altının değeri padişahın bütçesini fazlasıyla aşınca, caminin mimarı Sedefkar Mehmet Ağa bu emri güya yanlış işiterek `altın` sözcüğünü ``altı`` yaparak camiyi 6 minareli inşa ettirmiştir.``
Toplam 260 pencereyle aydınlatılan caminin ibadethane bölümü 64x72 metre boyutlarındadır. 43 metre yüksekliğindeki merkezi kubbesinin çapı ise 23,5 metredir.
Avlunun
batı girişinde, demirden ağır bir kordon bulunmaktadır. Bu kordon, avluya atıyla giren padişahın kafasını çarpmamak için eğmesini gerektiriyordu. Bu durum da padişahın bile camiye girerken kendisine çeki düzen vermesi gerektiğini göstermek amaçlı sembolik bir
eylem olarak kabul ediliyordu.
-KAREYE YAKIN DİKDÖRTGEN PLANLI ESER-
Vakıflar Genel Müdürlüğünden alınan bilgilere göre, Sultan Ahmet Evvel Vakfına kayıtlı olan cami, büyük bir külliyenin ana yapısını oluşturuyor.
Plan şeması itibarıyla Şehzade Camisi`ne benzeyen camide, merkezi kubbeyi dört yönden dört yarım kubbe destekliyor. Kareye yakın dikdörtgen planlı eserin içi zengin İznik çinileri ile kaplı bulunuyor.
-SANAT TARİHİ UZMANI PROF. DR. EYİCE-
Sultanahmet Camisi hakkında AA Muhabirine bilgi veren sanat tarihi uzmanı Prof. Dr.
Semavi Eyice, Mimar Sinan`dan sonra yetişen ve onun üslubunu devam ettiren Arnavut asıllı Sedefkar Mehmet Ağa`nın eseri Sultanahmet Camisi`nin, çok zengin bir mimarisi olduğunu söyledi.
Külliye şeklinde yapılan caminin zaman içinde bazı bölümlerinin yıkıldığını dile getiren Prof. Dr. Eyice, ``Sultanahmet Camisi`nin 6 minaresi var. Bu özellik başka camide yok`` dedi.
Prof. Dr. Eyice, külliyenin Darüşşifası yani hastanesi olduğunu, Sıbyan mekteplerinden ise birinin yıkıldığını, diğerinin durduğunu kaydetti.
Sultanahmet Camisi`nin arkasında ``Arasta`` tabir edilen ve
yangın geçirdiği için yıllarca kullanılmadıktan sonra
restore edilen çarşının giriş çıkışlarındaki sebillerin içlerinin çinilerle kaplı olduğunu, ancak o çinilerin birileri tarafından kırılıp götürüldüğünü anlatan Prof. Dr. Eyice, şunları söyledi:
``Her minarenin gövdesi ayrı bir şekilde süslenmiştir. Şehzade Camisi hariç bizde minareler sadedir. Sultanahmet Camisi`nde minareler üzerinde farklı farklı süslemeler vardır. Bir tanesinin üzerinde servi figürleri vardır. Caminin bronz çok güzel kapıları vardır. İçerisindeki çiniler sebebiyle `Mavi Cami`` olarak da adlandırılır. Sultanahmet Camisi, fazla aydınlık bulunur. Sebebi bir ihtilalde yaşanan arbedede renkli camların indirilmesidir. Bina, 19. yüzyılda çok kötü bir
restorasyon geçirmiş. Restorasyonu
Rumlar yapmış.
Padişahın namaza geçmeden biraz dinlenmesi için yapılan bölüme Kasr-ı Hümayun denir. Sultanahmet Camisi`nde de bu bölüm bulunur.
Çocuk yaşta padişah olan ve
genç yaşta da ölen Sultan 1. Ahmet`in caminin yapımında ilk vurduğu kazma, bugün Topkapı Sarayı`nda hala saklanır