Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV) ile 8 STK adına Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) ayrı ayrı yaptığı açıklamada, Kobani’deki Kürtlere yönelik saldırıların telin edilmesi gerektiği ama şiddete başvurarak hak aramanın asla doğru olmadığı vurgulandı. Yazılı açıklama yayınlayan GYV, ilgili tüm taraflarla, siyasî emelleri bir kenara bırakmaya ve Kobani’deki insanî sorunun çözümü için gayret sarf etmeye çağırdı. Şiddete bulaşmanın haklı davayı haksız duruma düşüreceği uyarısını yapan vakıf, bu durumun çözüm sürecine de zarar vereceğine dikkat çekti. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da Türkiye dışında yaşanan olaylar bahane edilerek sergilenen şiddet eylemlerini lanetlediklerini söyledi. “Vandalizm ve eşkıyalık, hiçbir şekilde mazur gösterilemez, meşru kabul edilemez; hak arama metodu olamaz. Sıkıntılar ve talepler, sokak barbarlığıyla değil, demokratik usullere göre ifade edilmelidir.” dedi.
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV), toplumda infial uyandıran Kobani olaylarıyla ilgili sağduyu çağrısı yaptı. “İlgili tüm taraflar, Kobani’deki insani sorunun, siyasi emelleri için kullanmaksızın çözümü yönünde gayret sarf etmeli.” önerisinde bulundu. IŞİD’in, İslam’ın barışçıl mesajını kirlettiği ifade edilen açıklamada, “Suriye ve Irak’taki tüm halklara dönük vahşi eylemleri ile son olarak Kobani’yi hedef alan saldırıları dehşet vericidir ve telin edilmelidir.” denildi.
Haklı bir davanın şiddete bulaşmasıyla haksız duruma düşeceği uyarısı yapılan açıklamada, bu durumun asla aksamaması gereken çözüm sürecine de zarar vereceği, toplumun farklı kesimleri arasındaki kin, nefret, ayrışma, duygusal kopuş ve kutuplaşmaya sebep olacağı kaydedildi. Küçük bir kesimin illegal eylemlerinden büyük çoğunluğu barışçıl olan Kürtlerin sorumlu tutulamayacağı belirtilirken, iç barışın önemine dikkat çekildi. “Yetkililer, siyasiler, liderler ve kanaat önderlerinden beklenen toplumun her kesimini sükûnete davet etmek ve terör örgütlerinin eylemlerini masum gösterecek her türlü ifadeden kaçınmaktır.” tavsiyesinin dile getirildiği açıklamada Hizmet Hareketi’ne yönelik iftiralara da tepki gösterildi. Özetle şu görüşlere yer verildi:
“Okul, dershane, öğrenci yurdu gibi Hizmet gönüllülerinin açmış olduğu kurumlar da maalesef bu süreçte saldırıya uğramıştır. Buna rağmen, başından beri çözüm sürecini, bazı soru işaretlerine rağmen destekleyen ve yıllardır birçok toplumsal problemin yanı sıra Kürt sorununun çözümü için de çalışmalar yapan, bünyesinde yüz binlerce gönüllü Kürt’ü ihtiva eden, Kuzey Irak’taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde herkesçe takdir edilen pek çok okulu olan Hizmet Hareketi’ni, şiddet olaylarının planlayıcısı gibi göstermek akla ziyan bir iftiradır. 1970’lerin şiddet sarmalına dönmek, ülkede demokrasinin rafa kalkmasına ve herkesin zarar görmesine neden olacaktır. Demokrasi, hukukun üstünlüğü, özgürlük, çoğulculuk, insan hakları ve eşit vatandaşlık ilkeleri ile iç huzurunu sağlayamayan toplum ve devletlerin hemen yakın coğrafyamızdaki iç karartıcı örnekleri, hepimiz için birer ibret vesikası olmalıdır. Hiçbir ayrım yapmaksızın bütün vatandaşların haklarını garanti eden AB ve AİHM normlarına uygun, sivil bir anayasa ve gerçek bir demokrasi dışındaki tüm arayışlar çıkmaz sokaktır.”