Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı
Abdullah Gül, AB'ye,
Türkiye'nin üyelik süreci hakkında, "Siyasi konular
teknik müzakere sürecine karıştırılmadığı takdirde, müzakere sürecinin önünde teknik açıdan hiçbir engel görmedikleri" mesajını verdi.
Türkiye-AB Troykası Dışişleri Bakanları Toplantısı,
Dışişleri Bakanı Gül'ün ev sahipliğinde, AB dönem başkanı
Almanya'nın Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier, bir sonraki dönem başkanı
Portekiz'in Dışişleri ve İşbirliğinden Sorumlu
Devlet Bakanı Joao Cravinho ve AB
Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi
Olli Rehn'in katılımıyla Devlet Konukevinde yapıldı.
Dışişleri Bakanı Gül, toplantının ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, görüşmelerinin yararlı ve verimli geçtiğini ve pek çok konuyu samimiyet ve açıklıkla ele aldıklarını kaydetti.
"Toplantı bizleri tatmin edici bir görüşme olmuştur" diyen Gül, ilişkilerin, farklı düşünceleri de paylaşma imkanı buldukları toplantıdan daha da güçlenerek çıktığını kaydetti. Türkiye'nin müzakere sürecinin gözden geçirildiğini belirten Gül, dönem başkanı
Almanya'nın Türkiye'nin müzakere sürecinin daha da ileri götürülmesi yönündeki yapıcı yaklaşımından dolayı Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier'e teşekkür etti.
-SİYASİ VE TEKNİK KONULAR-
Gelecek dönemde Portekiz'in dönem başkanlığı sırasında da, aynı şekilde yapıcı ilişkiler içinde olunacağına inandığını söyleyen Gül, "AB ortaklarımıza, siyasi konular teknik müzakere sürecine karıştırılmadığı takdirde, müzakere sürecimizin önünde teknik açıdan hiçbir engel görmediğimizi vurguladık. Yeter ki işleri kendi mecrasında götürelim. O zaman bunları gayet başarılı biçimde götürebileceğimize inanıyorum" diye konuştu.
Müzakere süreci çerçevesinde Türkiye'nin kendi ödevini ve üstüne düşeni yapmayı bildiğini kaydeden Gül, bütün kurumların
işbirliğiyle hazırlanan ve geçen
Nisanda Devlet Bakanı ve
Başmüzakereci Ali
Babacan ile kamuoyuna duyurdukları
yol haritasını hatırlattı. Gül, meseleler teknik bazda ele alındığında 2007-2013 arasında Türkiye'nin üzerine düşeni yapacağını, tüm bu çalışmaların önce Türk
halkının çıkarına olduğunu, aynı zamanda AB sürecinde beraber olmaya çalışılan dünyayla bütünleşmeyi
hedeflediğini belirtti.
-KIBRIS SORUNU-
Kıbrıs konusunun da siyasi bir konu olarak görüşmede gündeme geldiğini kaydeden Gül, bu meselenin BM çerçevesinde çözümlenmesi gereğini vurguladıklarını ifade etti. Gül, "Bu problemin kapsamlı bir çözüm için BM platformundan AB platformuna kaymasının doğru olmadığını ve bu konuda da herkesin dikkatli olması gerektiğini paylaştık" diye konuştu.
Görüşmede ele alınan diğer konuları
İran,
Irak,
Orta Doğu barış süreci,
Lübnan'daki olaylar, Suriye'nin barış sürecine katılımı, Orta
Asya ve Kafkaslar olarak sıralayan Gül, bunun gibi pek çok konuyu görüşme fırsatı bulduklarını ve karşılıklı görüş alışverişinde bulunduklarını söyledi.
-TERÖRLE MÜCADELE-
Gül, toplantıda
terörle mücadele konusunun da ele alındığını, özellikle terör örgütünün son günlerde sivillere ve güvenlik kuvvetlerine yönelik saldırıları hakkında AB yetkililerine bilgi verdiklerini belirtti.
Kuzey Irak konusunun da gündeme geldiğini belirten Gül, "Türkiye'nin Irak'ın
toprak bütünlüğüne çok önem verdiğini ve herhangi bir gizli ajandası olmadığını, ancak sınırında herhangi bir şekilde, Türkiye'ye yönelik aleyhte faaliyetler,
terörist faaliyetler söz konusu olduğunda şüphesiz ki bununla ilgili her türlü tedbiri almaya da hakkı ve hukuku olduğunu açıkça söyledim" dedi.
Gül, PKK'yı terör listesine alan AB tarafının da bu konuda kuvvetli mesajlar verdiğini ve
terörle mücadelede AB'nin Türkiye ile yakın işbirliği içinde olacağını bildirdiğini kaydetti.
-"REFORM SÜRECİ GÜÇLÜ ŞEKİLDE DEVAM EDECEK"-
Dışişleri Bakanı Gül, iç siyasi gelişmeler ve
seçim sürecine ilişkin bir soru üzerine de şunları söyledi:
"Bize düşen şey geleceğe bakmaktır. Olan olmuştur, onlarla uğraşmadan geleceğin çok daha güçlü olmasıdır. Bununla ilgili de zaten
Mecliste
erken seçim kararı aldık. Dolayısıyla
genel seçimler 22 Temmuzda yapılacaktır. Şimdi seçim süreci başlamıştır. Kısa bir süre sonra da halk her şeye karar verecektir.
Ayrıca
Cumhurbaşkanlığı seçiminin
TBMM'de zorlaştığı ve kilitlendiği için TBMM yine bir anayasa değişikliği yapmıştır ve anayasa değişikliğini üçte iki çoğunluğun üstünde bir rakamla Sayın Cumhurbaşkanına göndermiştir ve şimdi artık Sayın Cumhurbaşkanının onayı beklenmektedir.
Dolayısıyla Türkiye'de
demokrasi çalışıyor. Türkiye, 1980'lerin, 1970'lerin, 1960'ların Türkiye'si değildir. AB ile müzakere eden bir ülkeyiz biz. Bu tip politik krizler olabilir, olmuştur, ama onlara takılacak halimiz yoktur. Biz geleceğe bakıyoruz.
Reform süreci güçlü şekilde devam edecektir. Herhangi bir şekilde önemli meselelerimizden, önemli konulardan taviz veya onları herhangi bir şekilde
ihmal söz konusu değildir. Bunların hepsi hükümetin kontrolü altındadır. Bugünkü toplantı bunun bir göstergesidir. Biz demokrasinin çalışmasını göstereceğiz halka ve tüm dünyaya. Türk demokrasisi daha da kuvvetlenerek yoluna devam edecektir."
Almanya'nın Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier
AB Dönem Başkanı Almanya'nın AB Dönem Başkanı Almanya'nın Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier, Türkiye'nin Irak'a olası bir
sınır ötesi harekatı konusunu Troyka toplantısında ele aldıklarını söyleyerek, "Ama değerli meslektaşım Gül'ün söylediklerinden doğrusu ben sınır ötesi bir askeri
operasyon yapılacağı izlenimi almadım" dedi.
Türkiye-AB Troykası Dışişleri Bakanları toplantısı, Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün evsahipliğinde Devlet Konukevi'nde düzenlendi.
Toplantının ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan AB Dönem Başkanı Almanya'nın Dışişleri Bakanı Steinmeier, Gül'e misafirperverliğinden dolayı teşekkür ederek, Alman dönem başkanlığı ve AB olarak Türkiye'deki gelişmeleri yakından takip ettiklerini bildirdi.
Ankara'da düzenlenen
intihar saldırısını hatırlatan Steinmeier, saldırıda hayatlarını kaybedenlerin yakınlarına baş sağlığı dileyerek, saldırının faillerinin bir an önce bulunarak
adalet önüne getirilmesini umduklarını belirtti.
Steinmeier, Türkiye'de iç politik gelişmeler açısından özel bir durumun mevcut olduğunu ve önümüzdeki dönemde genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılacağını anımsatarak, şunları kaydetti:
"
Eminim ki Türkiye'deki her kuvvet, kurum ve kuruluş kendi sorumluluğunu üstelenecektir. Umarım ki demokratik reformların sürmesi ve Türkiye'nin AB yolunda ilerlemesi konusunda başka bir alternatif olmayacaktır."
Avrupa'da Türkiye söz konusu olduğunda Türkiye'nin çok şey yaptığı ve çok yol katettiğinden,
ekonomik büyümesinden bahsedildiğini söyleyen Steinmeier, ceza hukukunun yenilendiğini, idam cezasının kaldırıldığını, Türk hükümetinin nisan ayında bir yol haritası hazırlayarak bundan sonraki reformların yolunu çizdiğini bildirdi.
Steinmeier, AB olarak reform sürecine çok önem verdiklerini, ifade ve
basın özgürlüğü, kadın hakları gibi konularda ilerleme olmasının ayrıca önemli olduğunu söyleyerek, 301. maddenin değişmesinin kendileri açısından önemine de dikkati çekti.
Alman dönem başkanlığı sırasında müzakere sürecinin devam etmesi ve hatta hızlanması için son ana kadar çabaladıklarını belirten Steinmeier, bu çabaları sayesinde bir başlığın daha müzakereye açılacağını, 26 Haziran itibariyle 3 başlığın daha açılmasının planlar dahilinde olduğunu kaydetti.
Steinmeier, dönem başkanlıkları sırasında Kıbrıs konusunda beklenilen hareketin olmamasının cidden üzücü olduğunu ifade ederek, gerek Ankara protokolünün onaylanmaması gerekse doğrudan ticaret konusunda bir ilerleme kaydedilmemiş olmasının üzücü olduğunu bildirdi. Steinmeier, Portekiz dönem başkanlığının bu konuda çalışacağına emin olduğunu da belirtti.
Türkiye ile AB'nin bazı ortak hedef ve çıkarları bulunduğunu ve bu çerçevede barış ve güvenlik sağlamaya yönelik birçok alanda birlikte çalışıldığını söyleyen Steinmeier,
Kosova,
Afganistan, Lübnan, Orta Doğu barış süreci gibi alanlarda Türkiye ile AB'nin birbirini tamamlayabileceğini kaydetti.
-IRAK VE SEÇİMLER-
Bir gazetecinin Irak'a olası bir sınır ötesi harekatın Türkiye'nin AB müzakere sürecini nasıl etkileyeceğini sorması üzerine Steinmeier, Avrupa'da bu konuda Türkiye'de yürütülen tartışmaları çok yakından izlediklerini söyledi. Steinmeier, Troyka toplantısında bu konuyu da gündeme getirdiklerini söyleyerek, şunları kaydetti:
"Türk tarafına bu konudaki pozisyonunu sorduk. Değerli meslektaşım Gül bize
yanıt olarak yaptığı açıklamada, Türkiye'nin kendi halkını korumak zorunda olduğunu, terörist faaliyetlere karşı kendi nüfusunu korumak durumunda olduğunu söyledi. Özellikle bu konunun gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye-Irak sınırında ne kadar önemli olduğunu söyledi. Ama onun söylediklerinden doğrusu ben sınır ötesi bir
askeri operasyon yapılacağı izlenimi almadım."
Steinmeier, Türkiye'deki iç siyasi gelişmeler ve seçimler hakkındaki bir soruya karşılık da bu koruyu en iyi yanıtlayacak kişinin aslında Abdullah Gül olduğunu, çünkü kendisinin bu süreçte önemli bir rol oynadığını söyleyerek, açıklamasının ilk kısmında bu sorunun yanıtının bulunabileceğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı seçimi konusunda Türk kamuoyunda bazı tartışmaların olduğunu, yürüyüşlerin yapıldığını ve seçimin Meclis tarafından başarıyla sonuçlandırılamadığını belirten Steinmeier, şunları söyledi:
"Şimdi söz konusu olan sürecin bundan sonra nasıl devam edeceği. Bunlar iç meseleler, eminim ki bir çözüme ulaştırılacaktır. Ama nasıl çözümleneceğine gelince; ilk başta da dediğim gibi umuyorum ki her ilgili taraf ve özellikle siyasi liderlik, Mecliste söz sahibi olan partiler Türkiye'nin reform sürecini ileri götürecek ve AB yolunda ilerletecek bir çözüm bulacaklardır."
Toplantıya, Gül ve Steinmeier'in yanı sıra bir sonraki dönem başkanı Portekiz'in Dışişleri ve İşbirliğinden Sorumlu Devlet Bakanı Joao Cravinho ve AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn katıldı.
Troyka toplantısında, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci
Ali Babacan, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Marc Pierini ile Dışişleri Bakanlığının üst düzey yetkilileri de yer aldı., Türkiye'nin Irak'a olası bir sınır ötesi harekatı konusunu Troyka toplantısında ele aldıklarını söyleyerek, "Ama değerli meslektaşım Gül'ün söylediklerinden doğrusu ben sınır ötesi bir askeri operasyon yapılacağı izlenimi almadım" dedi.
Türkiye-AB Troykası Dışişleri Bakanları toplantısı, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün evsahipliğinde Devlet Konukevi'nde düzenlendi.
Toplantının ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan AB Dönem Başkanı Almanya'nın Dışişleri Bakanı Steinmeier, Gül'e misafirperverliğinden dolayı teşekkür ederek, Alman dönem başkanlığı ve AB olarak Türkiye'deki gelişmeleri yakından takip ettiklerini bildirdi.
Ankara'da düzenlenen intihar saldırısını hatırlatan Steinmeier, saldırıda hayatlarını kaybedenlerin yakınlarına baş sağlığı dileyerek, saldırının faillerinin bir an önce bulunarak adalet önüne getirilmesini umduklarını belirtti.
Steinmeier, Türkiye'de iç politik gelişmeler açısından özel bir durumun mevcut olduğunu ve önümüzdeki dönemde genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılacağını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Eminim ki Türkiye'deki her kuvvet, kurum ve kuruluş kendi sorumluluğunu üstelenecektir. Umarım ki demokratik reformların sürmesi ve Türkiye'nin AB yolunda ilerlemesi konusunda başka bir alternatif olmayacaktır."
Avrupa'da Türkiye söz konusu olduğunda Türkiye'nin çok şey yaptığı ve çok yol katettiğinden, ekonomik büyümesinden bahsedildiğini söyleyen Steinmeier, ceza hukukunun yenilendiğini, idam cezasının kaldırıldığını, Türk hükümetinin nisan ayında bir yol haritası hazırlayarak bundan sonraki reformların yolunu çizdiğini bildirdi.
Steinmeier, AB olarak reform sürecine çok önem verdiklerini, ifade ve basın özgürlüğü, kadın hakları gibi konularda ilerleme olmasının ayrıca önemli olduğunu söyleyerek, 301. maddenin değişmesinin kendileri açısından önemine de dikkati çekti.
Alman dönem başkanlığı sırasında müzakere sürecinin devam etmesi ve hatta hızlanması için son ana kadar çabaladıklarını belirten Steinmeier, bu çabaları sayesinde bir başlığın daha müzakereye açılacağını, 26 Haziran itibariyle 3 başlığın daha açılmasının planlar dahilinde olduğunu kaydetti.
Steinmeier, dönem başkanlıkları sırasında Kıbrıs konusunda beklenilen hareketin olmamasının cidden üzücü olduğunu ifade ederek, gerek Ankara protokolünün onaylanmaması gerekse doğrudan ticaret konusunda bir ilerleme kaydedilmemiş olmasının üzücü olduğunu bildirdi. Steinmeier, Portekiz dönem başkanlığının bu konuda çalışacağına emin olduğunu da belirtti.
Türkiye ile AB'nin bazı ortak hedef ve çıkarları bulunduğunu ve bu çerçevede barış ve güvenlik sağlamaya yönelik birçok alanda birlikte çalışıldığını söyleyen Steinmeier, Kosova, Afganistan, Lübnan, Orta Doğu barış süreci gibi alanlarda Türkiye ile AB'nin birbirini tamamlayabileceğini kaydetti.
-IRAK VE SEÇİMLER-
Bir gazetecinin Irak'a olası bir sınır ötesi harekatın Türkiye'nin AB müzakere sürecini nasıl etkileyeceğini sorması üzerine Steinmeier, Avrupa'da bu konuda Türkiye'de yürütülen tartışmaları çok yakından izlediklerini söyledi. Steinmeier, Troyka toplantısında bu konuyu da gündeme getirdiklerini söyleyerek, şunları kaydetti:
"Türk tarafına bu konudaki pozisyonunu sorduk. Değerli meslektaşım Gül bize yanıt olarak yaptığı açıklamada, Türkiye'nin kendi halkını korumak zorunda olduğunu, terörist faaliyetlere karşı kendi nüfusunu korumak durumunda olduğunu söyledi. Özellikle bu konunun gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye-Irak sınırında ne kadar önemli olduğunu söyledi. Ama onun söylediklerinden doğrusu ben sınır ötesi bir askeri operasyon yapılacağı izlenimi almadım."
Steinmeier, Türkiye'deki iç siyasi gelişmeler ve seçimler hakkındaki bir soruya karşılık da bu koruyu en iyi yanıtlayacak kişinin aslında Abdullah Gül olduğunu, çünkü kendisinin bu süreçte önemli bir rol oynadığını söyleyerek, açıklamasının ilk kısmında bu sorunun yanıtının bulunabileceğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı seçimi konusunda Türk kamuoyunda bazı tartışmaların olduğunu, yürüyüşlerin yapıldığını ve seçimin Meclis tarafından başarıyla sonuçlandırılamadığını belirten Steinmeier, şunları söyledi:
"Şimdi söz konusu olan sürecin bundan sonra nasıl devam edeceği. Bunlar iç meseleler, eminim ki bir çözüme ulaştırılacaktır. Ama nasıl çözümleneceğine gelince; ilk başta da dediğim gibi umuyorum ki her ilgili taraf ve özellikle siyasi liderlik, Mecliste söz sahibi olan partiler Türkiye'nin reform sürecini ileri götürecek ve AB yolunda ilerletecek bir çözüm bulacaklardır."
Toplantıya, Gül ve Steinmeier'in yanı sıra bir sonraki dönem başkanı Portekiz'in Dışişleri ve İşbirliğinden Sorumlu Devlet Bakanı Joao Cravinho ve AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn katıldı.
Troyka toplantısında, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Marc Pierini ile Dışişleri Bakanlığının üst düzey yetkilileri de yer aldı.
AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, AB'nin terörle mücadelede Türkiye'nin yanında olduğunu kaydetti.
Rehn, Türkiye-AB Troykası toplantısından sonra düzenlenen ortak basın toplantısında, Türkiye'de bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, demokrasi ve
laiklik adına önemli gelişmelerin yaşandığı bu tarihi binada (Devlet Konukevi) yapılan toplantı sonrasında, yarın da İstanbul'da önemli bir enerji konferansına katılacağını ve burada Avrupa'nın enerji stratejisini üyelik müzakereleri bağlamında ele alacaklarını söyledi.
Konuşmasına Ulus'taki
terör saldırısına değinerek başlayan Rehn, "22 Mayıs'ta Ankara'daki terör saldırısı nedeniyle Türk halkıyla olan dayanışmamızı ifade etmek istiyorum. Türkiye'ye ve Türk halkına yöneltilmiş bu korkunç saldırıyı kınıyoruz ve saldırıda hayatını kaybedenlerin yakınlarına
başsağlığı diliyoruz. AB'nin terörle mücadelede sizin yanınızda olduğunuza emin olabilirsiniz" diye konuştu.
-"AB SÜRECİNDEKİ İLERLEMEDEN MEMNUNİYET DUYUYORUZ"-
Türkiye'nin AB sürecini de değerlendiren Rehn, "AB üyelik müzakerelerinin bu yıl da ilerleme kaydediyor olmasından büyük memnuniyet duyuyoruz" diye konuştu.
Almanya'nın dönem başkanlığı bitmeden, haziran sonuna doğru bu çerçevede iyi haberler beklediklerini ifade eden Rehn, 3 başlığın daha açılmasını umduklarını kaydetti.
Bunun iyi bir sonuç olacağını söyleyen Rehn, ancak sürecin sadece teknik olarak müzakere başlıklarının açılmasıyla kısıtlı olmadığını, diğer taraftan Türkiye'de yapılan reformların ilerleme süreci için de çok önemli olduğunu belirtti. Rehn, teknik müzakerelerin sonuç olarak binanın duvarları ve çatısını oluşturduğunu, ancak binanın temellerinin yapılan reformlarla atıldığını ifade etti.
Bu nedenlerle bundan sonra iktidara gelecek yeni hükümetin de reform sürecini tekrar harekete geçirmesi ve etkin hale getirmesinin çok önemli olduğunu belirten Rehn, şunları kaydetti:
"İfade özgürlüğü, dini özgürlükler, kadın hakları, sendikal haklar gibi hakların ülkenin her köşesinde ve her alanında yoğun şekilde devreye girmesi çok önemli. Türkiye'deki siyasi güçler
modernleşme ve reform sürecinde geniş kapsamlı bir ortak anlayış çerçevesinde hareket etmeliler. Bu sadece AB açısından değil, Türk halkının kendi çıkarına olduğu için de çok önemli. Bu süreç, modern, demokratik ve gittikçe artan oranda müreffeh bir ülkede yaşama isteğini yerine getirmek adına önemlidir."
-"SİYASİ İSTİKRAR VE DEMOKRATİK
GELİŞME TÜRKİYE İÇİN ÇOK ÖNEMLİ"
Rehn, bir soru üzerine,
siyasi istikrar ve demokratik gelişmenin Türkiye için çok önemli olduğunu belirterek,seçim süreci ve seçimin tamamen laik demokrasi anlayışı içinde gerçekleşmesinin önemli olduğunu ifade etti.
Parlamentonun boykot edilmesi, askerin görüşleri ve anayasa mahkemesi konusunda kişisel birtakım görüşleri olsa da bunları ifade etmek istemediğini söyleyen Rehn, çünkü 301. maddenin hala geçerli olduğunu belirtti.
"Bundan sonra geleceğe bakmak lazım. Bundan sonra istikrarı sağlamak çok önemli" diyen Rehn, seçimlerin yapılacağı açıklamasını olumlu karşıladıklarını hatırlatarak, bunun Türkiye'de siyasi istikrar ve demokratik gelişmenin devamını teminen çok önemli olduğunu kaydetti.
Rehn, "Bundan sonraki aşamada önemli olan şey seçimlerin yapılması, yeni bir hükümetin seçilmesi ve seçilen hükümetin de reform sürecini devam ettirmesi ve bu şekilde de Türkiye'nin AB'ye giriş sürecinin gelişmesi" diye konuştu.
aa