"Ülkenin uluslararası alanda gösterdiği teslimiyetçi tavrın etkilerinin silinmesi çok önemli bir
hedef olacaktır"
Bu cümleler "
Balyoz hükümetinin de" dünya genelindeki klasik cunta
yönetimlerinden farklı olmayacağını ortaya koyuyor. Mevcut yönetimi "teslimiyetçi" olarak nitelendirek daha fazla dışa kapalı bir yönetim. Daha uzlaşmaz, daha sertlik yanlısı görünen bir dış
politika. Balyoz cuntası bu bağlamda
Avrupa Birliği ile ilişkileri tamamen kesmekten bile bahsediyor.
"
Avrupa Birliği'nin
Türkiye'nin bu onurlu ve kişilikli
dış politikasına saygı göstermemesi halınde, AB'ye tam üyelik hevesiyle yapılan tüm taahütler ve kurulan ortaklıklar gözden geçirilecektir"
Balyoz planları yapanlar, Türkiye adının
İslam kelimesi ile yanyana anılmasından da oldukça rahatsız...
"Türkiye'ye bölgede radikal dini oluşumlara karşı desteklenen "ılımlı İslam" kimliğinin örnek ülkesi rolü biçilmesine ve çerçevede Cumhuriyet'in yapısında köklü değişikliklere yol açabilecek politikaların dayatılmasına kesinlikle izin verilmeyecektir"
Balyoz cuntasının dış politikasında
Kuzey Irak kaynaklı terörün önüne geçilmesi için her türlü tedbire başvurmak, Irak'taki Türkmenler'in çıkarlarını korumak gibi politikalardan bahsedilirken somut olarak yapılacaklardan
bahis yok. ABD ve
Rusya ile ilişkiler konusu ise atlanmamış.
"
Amerika Birleşik Devletleri ile
Nato üyeliği ve müttefiklik seviyesinde sürdürülen
savunma ağırlıklı
işbirliğinin güçlendirilmesine ve özellikle ticari ve
ekonomik konularda da işbirliği seviyesinin yükseltilmesine çalışılacaktır. Rusya ile enerji, ticaret ve turizm gibi alanlarda var olan ve giderek gelişen yakın ilişkilerin siyasi açıdan da desteklenmesi önem arzetmektedir. Rusya ile bölgesel konularda daha yakın görüş alışverişi içerisinde bulunulması kaçınılmaz ve elzemdir"