Woolford hala bazı şeyleri aşamadığını, ancak
İslam'ın huzur veren bir din olduğunu ifade etti.
Müslüman olduktan sonra Kuveyt'e yerleşen ve Arap sinema filmlerinde ve dizilerinde boy gösteren Woolford, Kuveyt'i batıya
tercih ettiğini söyledi.
Müslümanların çekti dizilerde oynamak için Arap ülkelerine giden Woolford, gazetecilere İslam'a girişini şöyle anlattı:
“Bir
kaza sonucu bir haftalığına
hastanede yattım. Yanımda bir bayan hasta vardı ve acısını dindirmek için daha sonra benim de hoşuma giden ve
yabancı olduğum farklı bir tarz
müzik çalmaya başladı. Ben de bu çalan müziği sevdim; onunla her gün bu müziği dinlemeye devam ettim. Bu müzik çok farklıydı. Çünkü içimi okşuyordu ve gerçekten de dinlerken huzur buluyordum. O kadın hastaneden ayrılırken bu
şarkıları söyleyen artistin ismini sorduğumda aldığım
yanıt beni ifade edemeyeceğim derecede şaşırttı.”
Woolford sözlerine şöyle devam etti: “
Kadın sorumu gülerek cevapladı ve ‘Bu dinlediklerimiz şarkı değil, Kur'an tilavetiydi, yani onlar Allah'ın sözleriydi' dedi. Bu beni gerçekten çok şaşırttı; çünkü içinde insanın ruhuna işleyen bir şeyler vardı ve içimi harekete geçiriyordu. Böylelikle bu huzur dolu
ilahi kitabın peşine düştüm. Kuveyt'e gelerek Müslümanlarla buluştum. Onların ne kadar güzel birer insan olduğunu görünce de Müslüman olmam gerektiğini anladım. Çünkü huzur buradaydı.”
Özel hayatına ilişkin yaptığı açıklamada ise, Müslüman olduktan sonra ailesinin bunu anlayışla karşıladığını dile getirerek “Müslüman olduktan sonra ailemden ciddi bir tepki almadım. Onlar da bunun kişinin özgürlüğü olduğunu ve kişinin istediği dini seçebileceğini söylediler” dedi.
Woolford, sanat hayatında da ciddi değişikliğe gittiğini ifade ederek şöyle dedi: “Batı'da beni basit bir kadın olarak gördüklerine inandım. Mesela oynadığım filmlerde cesur sahneler vardı. Ancak ben artık mültezim bir Müslüman olmuştum ve yeni inancımın verdiği ahlak benim bu tip sahnelerde oynamama izin vermiyordu. Ben de buna inanarak Amerika'dan Arap dünyasına gittim. Ortadoğu'da yayımlanan dizilerde oynamaya başladım. Bu benim için daha anlamlı oldu.”
Geçen yıl Müslüman olan Amerikalı film oyuncusu
Allison Woolford Müslüman olmayan bir insanın psikolojisinin “hicap” karşısında neler hissettiğini anlattı.
Kendisinin de hâlâ başörtüsü takamadığını kaydeden Woolford, “Hicap takmak bir yabancı için kolay bir karar” değil dedi. Bu konuda Müslümanların hoş bir tavır takınarak insanları zorlayıcı ve dışlayıcı olmamaları gerektiğini vurgulayan Woolford, anlatmak istediğini ifade etmenin güç olduğunu söyleyerek, “Eğer siz de koca bir ailede tek Müslüman birey olsaydınız ne demeye çalıştığımı çok daha iyi anlardınız” dedi.
İslam'a girmesinin ardından başörtüsü takamadığını söyleyen Woolford, “Bunun kolay bir
seçim olmadığını ifade etmeliyim. Çünkü bir yabancı için başörtüsü takmak geçmiş bir alışkanlık olmadığı için zor görünüyor. Ancak ben İslam'ı daha iyi anlayabilmek için
fetva ve ilmihal gibi dersler alıyorum” diye konuştu.
Samet DOĞAN / HaBertaraf.com