İfade hürriyetinin kamu yetkililerinin müdahalesi olmadan haber alınması ve verilmesini de kapsadığını vurgulayan AB'nin yürütme organı Avrupa Komisyonu, bu hürriyetin milli güvenlik adına ancak yargı tarafından kısıtlanabileceği, bu kısıtlamaların da İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) çizdiği sınırları aşmaması gerektiği uyarısı yaptı.
AİHS'nin ifade hürriyetini konu alan 10. maddesi, "herkesin ifade özgürlüğü hakkına sahip olduğunu, bu hakkın bir konuda fikir sahibi olunmasını, fikir ve haberlerin sınırları dikkat almadan ve kamu otoritesinin müdahalesi olmaksızın dolaşmasını kapsadığını" belirtiyor. Bu maddenin ikinci bölümünde de bu hakkın milli güvenlik, toprak bütünlüğü, kamu düzeni gibi konular söz konusu olduğunda kısıtlanabileceği; ancak bu kısıtlamaların kanunla yapılması gerektiği vurgulanıyor.
Türkiye'nin kurucu üyesi olduğu Avrupa Konseyi'ne bağlı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) ifade hürriyetini alabildiğince geniş yorumlaması ile tanınıyor.
AB Komisyonu'nun Genişleme ve Avrupa Komşuluk Siyaseti'nden sorumlu üyesi Stefan Füle'nin sözcüsü Peter Stano, yaptığı açıklamada, Ekim'de açıklanan İlerleme Raporu'na atıf yaparak devlet yetkililerinin basına ilişkin açıklamalarının savcıları harekete geçirdiği ve hem medya sahipleri hem de gazeteciler arasında oto-sansürü artırdığına dikkat çekti.
Hollandalı Hıristiyan Demokrat Ria Oomen-Ruijten tarafından kaleme alınan ve şu an AB'nin yasama organı Avrupa Parlamentosu'nda müzakere edilen taslak rapor da ifade ve basın hürriyetine ilişkin kısıtlamaları tenkit ediyor.
CİHAN